Gut hastalığı geçtiğimiz hafta da bahsettiğim gibi kanda ürik asit düzeyi yüksek kişilerde sodyum ürat kristalleri halinde sıklıkla eklem içi ve çevresindeki dokularda birikerek iltihabi bir süreç başlatıp ağrılı ataklar halinde seyreder.
İltihabi durum daha doğrusu enflamasyon dediğimiz yangı sebebiyle bu atakların olduğu bölgede şişlik, kızarıklık, sıcaklık artışı, hassasiyet ve ağrı olur. Bazen de bu kristaller biriktiği bölgede tofüs adı verilen sert yapılara neden olur. Bu yapılar büyüyerek etrafındaki kıkırdak ve kemiğe baskı yapar ağrıya neden olur. Kimi zaman bu yumrular cilt altından elle hissedilebilir. Bu tür gut hastalığı kronik tofüslü gut olarak adlandırılır. Atakların sayısı ve sıklığı kişiye göre değişir. Kalıtımsal faktörler, beslenme alışkanlığı, aşırı ürik asit yapımına neden olan bazı kan hastalıkları ya da atılımını azaltan aspirin, diüretik, siklosporin gibi ilaçlar, yaşam tarzı tedavideki düzen hastalığın seyrinde rol oynar.
Korunmak için
Beslenme ve yaşam tarzı bu hastalıktan korunmak için birincil
Gut Latincede damla anlamına gelen gutta kelimesinden türemiştir. Gut hastalığının diğer adı da damla hastalığıdır. Eklemleri etkiler. Bir veya daha fazla eklemde ürik asit kristallerinin birikmesi ile seyreden bir enflamatuvar yani yangılı eklem hastalığıdır. Çoğunlukla ayak başparmağını etkileyen gut krizi çok ağrılıdır. Zamanında tedavi edilmezse hastalık kronikleşir: Ataklar birbirine yaklaşır ve eklemler deforme olur.
Neden olur?
Gut hastalığının sebebi ürik asit yüksekliğidir. Kanda kolayca ölçülebilen bu değer normalde kadınlarda 1.5-6 mg/dl ve erkeklerde 2.5-7 mg/dl olarak belirlenmiştir. Ürik asit vücutta pürin adı verilen bileşiklerin yıkım ürünü olarak ortaya çıkar. Pürinler tüm canlıların hücre çekirdeğinde bulunan temel yapı taşlarındandır. Vücudumuzda endojen yani içeride yapılan ve eksojen yani dışarıdan alınan iki çeşit pürin kaynağı vardır. Dışarıdan alınan kısmı biz yiyecek ve içeceklerle karşılarız. Yiyecekler arasında en çok pürin içeren et, balık ve deniz ürünleri gibi maliyeti yüksek
Dikkati toplayamamak birçoğumuzun zaman zaman şikayetçi olduğu bir konudur. Elbette bunun birçok sebebi olabilir. Bazen B12 vitamininin eksik olduğunu düşünürüz, hipotiroidi yani tiroid bezinin yavaş çalışması da unutkanlık ve dikkati toplayamamaya sebep olabilir ya da Kovid beyin sisi yaptı diye düşünürüz. Uykusuzluk, yorgunluk vs.., tüm bunlar sağlığımızı da ilgilendiren sebeplerdir. Metabolizmamızın iyi çalışması için sağlıklı yaşamalı, doğru şekilde beslenmeli, iyi uyumalıyız. Eksik vitamin ve mineralleri tamamlamalı, kontrollerimizi zamanında yaptırmalıyız. Biliyoruz ki sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Zihin sağlığımız için beden sağlığımız da önemlidir. Ayrıca psikolojik durumumuzun da bu konuda ne kadar önemli olduğunu unutmayalım. Depresyondaki bir kişinin dikkat dağınıklığı mutlaka vardır. Canımızı sıkan ve üzen konuyu kafamıza takar başka bir şeye ilgi ya da dikkat gösteremeyiz. Dikkatimizi toplayabilmek için önce bu konuyu halletmemiz gerekir. Diyelim ki bunların hiçbirinde bir sorun yok o zaman yine dikkatimizi toplayamıyorsak
Kemik erimesi olarak bilinen ve kelime anlamı gözenekli kemik olan osteoporoz hastalığı en sık kadınlarda ve menopoz sonrası görülüyor. Bu süreçte mineral içeriği azalan kemikler kolayca kırılır hale geliyor, zamanla boy kısalıyor, postür bozuluyor, kamburlaşma ile sırt ağrıları başlıyor. Hatta yüzde bile kemik erimesine bağlı birtakım değişiklikler olup, yüz ifadesi değişebiliyor. Şakak bölgesi ve elmacık kemikleri üzerindeki kemik yapıda azalma ile göz etrafı ve göz kapakları aşağıya düşük gözüküyor. Yüz daha sarkık hal alıyor. Gençleşme amacıyla yapılan dolgular bu boşlukları da doldurarak daha genç bir görünüm verebiliyor. İşte gördüğünüz gibi kemik erimesi sağlığımızı etkileyip kırıklara, ağrılara, kemik zayıflığı ile hareket zorluklarına yol açtığı gibi yaşlanma belirtileri ile güzel ve dinç görünmemize de büyük oranda etkilidir.
Kemik oluşumu için gerekli iki temel mineral, kalsiyum ve fosfattır. Yaşam boyunca kemik dokusu her gün bir miktar yıkılır ve yapılır, yani
Yaz mevsiminden sonbahara geçerken ya da sonbahardan kış mevsimine geçerken özellikle de üst solunum yolu enfeksiyonlarının arttığını biliyoruz. Nasıl ki ülkeler savaşa hazırlanırken askerlerin sayısına ve eğitimine, cephanenin doluluğuna, sınırların güvenliğine dikkat ediyorsa biz de mikroplarla savaşa hazırlanır gibi gardımızı almalıyız. Burada düşman mikroplar, askerlerin eğitimi aşı, sınırların güvenliği bulaş önlemleri, cephane de vücudumuzun sağlamlığı, vitamin, mineralden zengin sağlıklı beslenme oluyor. Pandemi zamanı bu konuya sık sık değindim. Tekrar yeni varyantların konuşulduğu, artık herkesin maske takmaktan vazgeçtiği ve bu hastalıktan yaka silktiği şu dönemde Kovid-19 ve başka virüslerden de korunmak için tedbirimizi bir güzel almalıyız. Bu da bağışıklığı kuvvetli tutmaktan geçiyor.
Havanın soğumasıyla beraber insanlar açık alanlardan kapalı yerlere parklardan, bahçelerden, teraslardan kapalı ortamlara geçmeye başladı. Bu durum da insanların bir araya gelmesiyle birlikte damlacık yoluyla bulaşan bu hastalıkların kolayca yayılmasına yol açıyor. Bu
Geçen hafta derin ven trombozunu (DVT) ve teşhisi atlandığında başımıza neler gelebileceğinden bahsettim. Şimdi de bu hastalığın riskini azaltmak ve korunmak için neler yapmalı, biraz bundan bahsedelim:
1- Hareket edin: Uzun süre oturmak veya hareketsiz kalmak DVT riskini artırabilir. Oturduğunuz veya uzandığınız süreleri düzenli aralıklarla kısa yürüyüşler veya bacak hareketleri yaparak bölebilirsiniz, özellikle uzun uçak yolculukları veya araba seyahatleri sırasında bunu yapmak önemli.
2- Dengeli beslenme ve hidrasyon: Sağlıklı bir diyet ve yeterli su tüketimi kan akışını ve dolaşımını destekler. Aşırı tuz tüketiminden kaçının, çünkü bu sıvı tutulumuna neden olabilir.
3- Sigara: Sigara içmek, daha doğrusu tüm tütün ürünleri kan damarlarını daraltabilir, pıhtılaşmayı kolaylaştırır ve DVT riskini artırabilir. Bu alışkanlıktan kaçının veya azaltmaya çalışın.
4- Fiziksel aktivite: Düzenli egzersiz yapmak kan dolaşımını artırabilir ve kasların pompalama etkisiyle venöz dönüşünü iyileştirebilir. En güzel
Derin ven trombozu (DVT), vücudun derin venlerinde yani toplardamar-larında oluşan bir tür pıhtılaşma sorunudur. Çoğu zaman bariz belirti vermeyen ya da verdiği belirtiler tam olarak anlaşılmayan bu hastalık oluşan pıhtının gidip akciğer damarını tıkamasıyla başımıza ölümcül bir şekilde sonuçlanabilecek çok büyük işler de açabilir. Pulmoner emboli olarak adlandırılan bu hastalık acil olarak tedavi edilmesi gereken tehlikeli bir durumdur. Trombozun yani pıhtının oluştuğu derin venler, kas dokusu çevresinde bulunan büyük toplardamarlardır. DVT, genellikle bacaklarda meydana gelir, ancak nadir durumlarda kollar veya diğer vücut bölgelerinde de görülebilir.
Derin ven trombozunu kolaylaştıran nedenler:
1 Uzun süre hareketsiz kalmak veya yatak istirahati gerektiren durumlar: DVT’nin en sık sebepleri arasındadır. Uzun süre oturmak veya hareketsiz kalmak kanın bacaklarda toplanmasına neden olur ve pıhtı oluşumu kolaylaşır. Özellikle uzun süren uçak seyahatlerinde sürekli oturmak yerine düzenli aralıklarla kalkıp yürümek veya oturduğunuz
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), yüksek tansiyonun küresel sonuçlarına ilişkin ilk raporunu ve bu sessiz öldürücü hastalığın nasıl yenileceğine dair tavsiyelerini geçen hafta yayınladı. Rapor, yüksek tansiyonu olan yaklaşık 5 kişiden 4’ünün uygun şekilde tedavi edilmediğini, ancak ülkeler tedavi kapsamını genişletebilirse 2023 ile 2050 arasında 76 milyon ölümün önlenebileceğini belirtiyor.
Hipertansiyon dünya çapında 3 yetişkinden 1’ini etkiliyor. Bu yaygın ve potansiyel olarak ölümcül hastalık felç, miyokard enfarktüsü, kalp yetmezliği, böbrek hasarı ve diğer birçok sağlık sorununa da neden oluyor.
Hipertansiyonlu kişilerin (tansiyonu 140/90 mmHg veya daha yüksek olan veya antihipertansif ilaç kullanan) sayısı 1990 ile 2019 arasında ikiye katlanarak 650 milyondan 1.3 milyara çıktı. Şu anda dünyada hipertansiyonu olan kişilerin neredeyse yarısı bu hastalığa sahip olduklarının farkında değil. Hipertansiyonlu yetişkinlerin dörtte üçünden fazlası ise düşük ve orta