Reflüsü olan dikkat etsin

19 Kasım 2017

Sigara ya da alkol gibi kötü alışkanlıklarla birlikte yastıksız ve karın üstü uyumak gibi alışkanlıklar reflünüzü şiddetlendirebilir. Reflüsü olanların turşu, narenciye gibi asitli yiyeceklerden de uzak durması gerekir.

Reflünün anlamından ve ne gibi şikayetlere sebep olabileceğinden bahsetmiştim. Bu sefer reflünün sebeplerinden bahsetmek istiyorum. Bu sebeplerden kaçınmak kendimizi reflüye karşı korumada bize yardımcı olacaktır.

Yemek borusunun alt kısmında bulunan fizyolojik kapak mekanizmasının bozulması daha doğrusu mevcut basıncın azalması reflünün sebeplerinden biridir. Normalde 15-30 mmHg olan basınç reflü hastalarında 10mmHg ya da daha aşağı düşmüştür. Sigara ve diğer tüm tütün ürünleri yemek borusu ile mide arasındaki geriye akışı engelleyen mekanizmanın çalışmasını olumsuz yönde etkiler. Tütün ürünleri ve alkol arada kapak vazifesi gören kas mekanizmasının kapanma basıncını düşürerek geriye akışa sebep olur. Ayrıca sigaranın mide asidini artırıcı etkisi reflüyü de artıracaktır. Alkol ise yiyeceklerin midede kalış süresini uzatır. Midenin boşalması gecikir. Böylece mide içi basıncının uzun süre yüksek kalması reflünün de artmasına sebep olur. Kilo artışı ve özellikle karın

Yazının Devamı

İnatçı öksürüğün sebepleri

12 Kasım 2017

Öksürüğün pek çok sebebi olabilir. Özellikle soğuk günlerin başladığı bu dönemde artış gösteren solunum yolu hastalıkları ilk akla gelen sebeptir. Ancak benzer şekilde sonbahara rastlayan aylarda mide şikayetlerinin de arttığını unutmamak gerekir. Ayrıca tıpta biri varsa diğeri yoktur gibi bir kural yoktur, yani ikisi de bir arada olabilir.

Savunma mekanizması

Geriye akış manasına gelen reflux kelimesinden dilimize geçen reflü midenin asit içeriğinin yemek borusuna doğru akması demektir. Tıptaki tam tanımı gastro (mide)-osefajeyal (yemek borusu) reflü olarak geçer. Normalde yemek borusunun mideyle birleştiği yerde bu geri kaçışı engelleyecek bir mekanizma vardır. Bazı durumlarda bu mekanizma iyi çalışmaz ve asit geri kaçar. Yediğimiz gıdaları sindirmeye yardımcı olan bu asitli içerik mide duvarının özelliği sebebiyle ona zarar vermez ancak bu aside göre özelleşmemiş dokuları son derece tahriş eder, şikayete yol açar. Bu şikayet ayakta veya oturur vaziyette iken basit bir ekşime ve yanma şeklindedir. Beraberinde yutma güçlüğü, geğirme, seste değişiklik olabilir.

Yatar vaziyete geçince yerçekiminin doğal etkisiyle asidin geriye kaçışı ve çok daha yukarılara gidişi kolaylaşır. Birbirine

Yazının Devamı

Hipotiroidinin sebepleri

5 Kasım 2017

Tiroit bezinin az çalışmasının nedenlerinden biri otoimmün bir hastalık olan Hashimoto tiroiditir. Bununla beraber iyot yetersizliği, sigara kullanımı, hamilelik de bu hastalığa neden olur.

Tiroit bezinin az çalışması anlamına gelen hipotiroidinin en sık nedeni Hashimoto tiroiditidir. Otoimmün yani bağışıklık sistemiyle alakalı bir hastalıktır. 1912 yılında Japon bilim adamı Akira Hashimoto tarafından tanımlanan bu hastalıkta nedeni bilinmeyen bir şekilde vücut kendi tiroit dokusunu yabancı doku olarak algılayıp onu yok etmek üzere antikor oluşturmaya başlar. Sonuçta tiroit bezinde iltihap hücresi birikir, tiroit hücreleri tahrip olup azalınca bez küçülür, hormon yapacak hücre kalmaz. Hashimoto hastalığı başlangıcında tiroit bezinde büyüme gözlenir. Yani guatr vardır. İlerleyen zamanda tiroit bezi devam eden tahrip nedeniyle yıllar içinde küçülür. Bu hastalıkta genetik geçiş söz konusudur. Hashimoto hastalarının yüzde 95’i kadındır. Tüm yaşlarda ortaya çıksa da 30-50 yaş arasında daha sık gözlenir. Hashimoto tipi tiroit iltihabını yok edecek bir tedavi şekli veya hastalığı tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi yolu yoktur. Yapılan tedavi sadece guatr ve tiroit bezi yetmezliği varsa

Yazının Devamı

Hipotiroidinin belirtileri

29 Ekim 2017

Tiroit bezi az çalıştığı zaman daha düşük miktarda tiroit hormonu salgılar. Tıptaki adıyla hipotiroidi olarak adlandırılan bu durum tüm metabolizmayı etkiler, tiroit hormon düzeyi düşük olunca vücuttaki hücrelerin aktivitelerinde yavaşlama başlar. Hipotiroidinin tanısı kanda bakılan tiroit hormon düzeyinin düşük olması ve TSH (Tiroidi stimüle eden hormon) düzeyinin yüksek olması ile kolayca konur. Ancak belirtileri de bazen hemen tanıyı koydurucu şekilde olabilir. Dilerseniz yine olay kahramanımız bir hanımın şikayetleri üzerinden gidelim: Hastamız aşırı halsizlik ve sürekli uyku halinden şikayetçi. Çabuk yoruluyor, konsantrasyon güçlüğü çekiyor, zaman zaman ani öfke patlamaları geçiriyor ve depresyona eğilimi var. Diyet yapmasına rağmen kilo veremiyor. Kronik kabızlıktan şikayetçi. Adet düzensizliği var. Daha önce birkaç kez düşük yapmış. Saçları dökülüyor, cildi kuru ve hep çok üşüyor. Göz kapakları şiş, vücudunda sert ve parmakla basıldığı zaman çukur (godet) bırakmayan ödem var. Tüm bu belirtileri depresyon, kansızlık, vitamin eksikliği, mevsim değişikliği gibi sebeplere bağlayıp kendini ezbere vitamin, mineral bombardımanına tutuyor. Antidepresanlarla beraber esas sebebi

Yazının Devamı

Belki de tembel olan tiroid’inizdir!

22 Ekim 2017

Tiroit bezi boynun ön-orta kısmında yer alan kelebek şeklinde bir organdır. Normal ağırlığı 20-30 gram arasındadır. Triodotironin (T3) ve tiroksin (T4) adı verilen iki çeşit hormon salgılar. Bu hormonların yapısındaki ana madde iyottur. Bu nedenle dışarıdan yediğimiz besinler ve içtiğimiz su vasıtasıyla aldığımız iyot miktarı vücutta bu hormonların üretimini etkiler. Tiroit hormonlarının başlıca görevi metabolizma üzerinedir. Vücut ısısını ayarlama ve metabolizma hızını belirlemede etki gösterirler. Bu görevlerinin yanı sıra vücudun birçok işlevinde de değişik etkilere sahiplerdir.

Tiroit bezinin çalışması

Tiroit bezinin çalışmasını denetleyen bir üst mekanizma vardır. Bu mekanizma beyinde bulunur. Negatif geri beslemeyle açıklanan bir sistem üzerinden hareket eder. Eğer tiroit bezi hormon üretiminde tembellik yapar da az hormon üretirse beyinde hipotalamus bölgesinde TRH (Thyrotropin-releasing hormone) salgılanarak hipofiz bezine etki eder ve hipofizden TSH (Thyroid Stimulating Hormone) salgılanmasını sağlar. TSH da tiroit bezine etki edip T4 ve az miktarda T3 yapımını ve salgılanmasını sağlar. T4 ve T3’ün büyük bir kısmı kanda bulunan proteinlere bağlanır, çok az bir kısmı ise

Yazının Devamı

Erken tanı tedavideki başarıyı etkiler

15 Ekim 2017

15 Ekim kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserine dikkat çekmek üzere Dünya Meme Sağlığı Günü olarak anılır. Diğer kanserlerde olduğu gibi meme kanserinde de erken tanı tedavideki başarıyı belirler. Bir önceki yazımda meme kanserinin risk faktörlerinden bahsettim, şimdi biraz bu kanserin teşhis ve tedavi yöntemlerinden bahsedelim.

Teşhis yöntemleri

Uzmanlar 20 yaşından itibaren kadınların memelerinde bir kitle ele geliyor mu diye ayda bir ve tercihen adet bitimini taklip eden 4-10 gün içinde kendi kendilerini muayene etmelerini öneriyor. Hiçbir şikayeti olmasa bile 35 - 40 yaşlarında ultrason ile 40 yaşından itibaren de yıllık mamografi tetkikleriyle kontrollerini yaptırmasını tavsiye ediyor. Bununla birlikte mamografide şüpheli bir bulgu tespit edildiğinde bulgunun özelliklerini görmek, kistik yapılı göğüslerde bu kistleri diğer lezyonlardan ayırmak için de meme ultrasonu mamografiye tamamlayıcı olarak kullanılıyor. Ayrıca saptanan lezyonun niteliğinin tespiti de ultrason eşliğinde yapılan biyopsiyle sağlanıyor. Problemli bölge hakkında daha net bilgiler elde etmek için tomosentez adı verilen bir radyolojik tetkik daha vardır. Bu tetkikte mamografilerden daha fazla

Yazının Devamı

Meme kanseri hakkında bilmemiz gerekenler

8 Ekim 2017

Adını bile anmak istemediğimiz, kötü hastalık diye bahsettiğimiz kanser bulunduğu dokuya göre isim alır. Buna göre de huyu, karakteri değişir. Erken yakalandığı takdirde tedavi edilme şansı fazladır. Hatta tamamen kurtulmak da mümkün olabilir.

Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Toplumdaki bilincin her geçen gün artmasıyla erken tanı ve dolayısıyla tedavi şansı artmıştır. Kanser tarama programına dahil edilen meme kanseri, tıpta bu konuda yapılan birçok araştırma sayesinde ilerleyen teşhis ve tedavi metotlarıyla önceki senelere göre çok daha yüz güldürücü sonuçlarla karşımıza çıkmaktadır.

Risk faktörleri

Hastalıklara ait risk faktörlerinin bazılarını değiştiremeyiz bunlar;

Cinsiyet: Kadınlarda daha sık görülmekte

Yaş: 55 yaşından sonra daha sık görülmekte.

Aile öyküsü: Birinci derece akrabalarda görülmesi riski artırır.

Genetik mutasyon:

Yazının Devamı

Stresle baş etmek için...

1 Ekim 2017

Stresi hep kötü biliriz. Gerçekten de birçok hastalığın zeminini hazırlayabilir. Dostların, akrabaların arasını bozacak kavgalara da sebep olabilir. Ancak az miktarda olduğu zamanlarda bazen faydalı da olabilir. İnsanı hafif hırslandırarak motive eder. Zor elde ettiğimiz değerler daha kıymetlidir bunları elde ederken yaşadığımız zorluklarla doğru orantılı olarak stres de yaşarız. Sonunda elde ettiğimiz zaman da o oranda seviniriz. Düşünsenize hayatımızda hiçbir zorluk olmasaydı her şeyi kolayca elde etseydik bizim için bir kıymeti de olmazdı ve sonuçta mutluluk da duymazdık. Yani bir zafer kazanmak ya da sonuçtan memnun olmak için azıcık strese de ihtiyacımız var. Ancak azı karar çoğu zarar misali bu ayarı tutturmak oldukça zordur.

Farkında olmak önemli

Stresi baskılamayın, göz ardı etmeyin. Stresi yok farz etmek, önemsiz saymak ondan kurtulmanın bir yolu değildir. Hoşumuza gitmeyen bir olayı ne kadar görmezden gelsek de bilinçaltımız bundan olumsuz şekilde etkilenir. Bizi strese sokan konuyu çözüme kavuşturmazsak asıl o zaman zararı dokunur. Dolayısıyla stresin sebebinin farkında olmak ve bunu bir şekilde lehimize çevirmek elimizdedir. Bazen aklımızın bazen de kalbimizin gösterdiği

Yazının Devamı