Fiziksel aktivitenin sağlık üzerindeki olumlu etkileri yüzyıllardır bilinmektedir. Ancak modern bilim, fiziksel aktivitenin yalnızca beden sağlığı için değil, aynı zamanda yaşam süresinin uzatılması, yani longevity üzerindeki doğrudan etkisini de net bir şekilde ortaya koymuştur. Fiziksel aktivite, hücresel düzeydeki biyolojik süreçleri düzenleyerek, yaşlanmayı yavaşlatmakta ve yaşa bağlı hastalıklara karşı koruma sağlamaktadır. Şimdi, bu ilişkinin temel mekanizmalarını inceleyelim.
Mitokondriyal sağlık
Fiziksel aktivite, hücrelerde enerji üretim merkezi olan mitokondrilerin işlevini iyileştirir, daha fazla ve daha sağlıklı mitokondrinin üretilmesine yol açar.
Genetik stabilite
Fiziksel aktivite, vücuttaki serbest radikallerin üretimini düzenleyerek oksidatif stresi azaltır. Serbest radikaller, hücrelerde proteinlere, DNA’ya ve lipidlere zarar vererek yaşlanmaya katkıda bulunur. Düzenli egzersiz, hücresel antioksidan savunma sistemini güçlendirir, yaşa bağlı genetik mutasyonların oluşmasını engeller. Ayrıca, egzersizin telomer adı verilen kromozom uçlarını koruyan yapıların uzunluğunu artırdığı ve korunmasına yardımcı olduğu gösterilmiştir.
Küçülmeyi yavaşlatır
Egzersiz, beyin hücrelerinin yenilenmesini teşvik eder ve nöroplastisiteyi artırır. Nöroplastisite, beynin yeni bağlantılar kurma ve kendini yeniden düzenleme yeteneğidir. Yaşla birlikte bu yetenek azalabilir, ancak fiziksel aktivite, özellikle aerobik egzersizler, hipokampüs gibi beyin bölgelerinin büyümesini teşvik eder. Hipokampüs, hafıza ve öğrenme ile ilgili kritik bir bölgedir ve yaşla birlikte küçülmeye başlar. Düzenli egzersiz, bu küçülmeyi yavaşlatarak bilişsel işlevlerin korunmasına yardımcı olur.
Kalbi güçlendirir
Düzenli fiziksel aktivite, kalp kaslarını güçlendirir, kalbin daha verimli çalışmasını sağlar, kondisyonu artırır yan damarların gelişmesini destekler.
Damarların esnekliğini korur
Damarların iç yüzeyini kaplayan endotelyal hücrelerin işlevini iyileştirir, damar sertliğinin (ateroskleroz) önlenmesine yardım eder. Endotelyal hücrelerin yenilenmesini teşvik eder ve damarların esnekliğini korur.
LDL seviyesini azaltır
Kan lipid düzeylerini düzenler. Özellikle düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) yani ‘kötü kolesterol’ seviyelerini azaltır ve yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL) yani ‘iyi kolesterol’ seviyelerini artırır. Bu durum, damar tıkanıklığı riskini de azaltır. Ayrıca insülin duyarlılığı ve kan şekerinin düzenlenmesine, obezite ve vücut ağırlığının kontrolüne yardımcı olur, stresin kontrolünü kolaylaştırır, uykuyu düzene koyar.