“Türkiye’nin geleceğinden kaygı duyanlar” var.
Ben Türkiye’nin bugününden de kaygı duyuyorum.
İktidar, muhalefet bugün geçici de olsa birlik, beraberlik içinde olmayacaksa bu kaygı böyle sürer.
Ve mutlulukla son bulmaz.
Yalan mı?
Doğru değil mi?
Tahmin ederim hiçbir devlet bizim bugünkü durumumuzda değil, bu çaresiz, bu zavallı durumda değil.
Her gün terör, her gün bomba, her gün toplu katliam, her gün savaş, her gün çatışma, her gün kavga, her gün anlaşmazlık...
Yeter be...
Böyle ülke olur mu?
İşte bu bizimki.
Huzursuz ülke.
Yeter.
Yeter.
Yeter.
***
Evlatlarımız her gün şehit oluyor.
Buna artık son vermek lazım değil mi?
Nasıl?
Ben ne bileyim.
İdareci sizsiniz.
Siyasetçi sizsiniz.
Yani iktidar ve muhalefet.
Yetki sizlerde.
Silah sizlerde.
Para sizlerde.
Önleyin.
Yeter.
***
Kifayetsiz komşular, bazı büyük devletlerin kışkırtmasıyla ve korumasıyla, bize kafa tutuyor...
Susturun.
Konuştuklarına pişman edin.
Bu güç bizde yok mu?
Var.
Var.
Var.
***
Birlik ve beraberlik ne oldu?
Özledik.
Hiç olmazsa bu kriz ortamında, birbirinizi yemeyi bırakın.
Ortak noktaları bulun.
Anlaşın.
Bu ülke böyle yönetilemez, ileri götürülemez.
İktidar, muhalefet fol yok, yumurta yokken birbirinizin kuyusunu kazmayı bırakın.
Anlaşın.
Anlaşın.
Anlaşın.
***
Türkiye’yi bölmek isteyenler var.
Türkiye’yi parça parça yapmayı amaçlıyorlar.
ABD ve Batı bunun için Irak’ta ve Suriye’de düşmanlarımızı destekliyor.
Dikkat.
Dikkat.
Dikkat.
***
Halkla alay etmeyi bırakın.
“Emekliye 3 yılda 400 lira banka promosyonu vereceğiz” demeyin.
Bunun günde 10 lira olduğunu önceden hesap edin.
Adamlarla alay mı ediyorsunuz dedirtmeyin.
Kendinize sorun.
Sorun.
Sorun.
***
İktidar ve muhalefet, bu kötü durumdan siyasi partiler olarak siz mesulsünüz, sakın unutmayın...
Toparlanın.
Toparlanın.
Toparlanın.
***
Partilerin vatanı kurtarmak için işbirliği nasıl olmalı? Buna cevap bulun.
Bana göre şu 7 maddede anlaşın.
1) Geçici ortak hükümet. (AKP+CHP+MHP)
2) Bütün yurtta 6 ay için olağanüstü hal.
3) Bütün sınırlara patlayıcı duvar.
4) PKK ile savaşı düz alana alma.
5) Herkese iş.
6) Genel af.
7) Herkese kanun karşısında eşitlik.
YAZIK
Taksim arsası!..
İstanbul, dünyanın sayılı güzel şehirlerinden biri.
Hep böyle söyleniyor.
Doğru.
Ama yöneticilerimiz sanki bu güzel şehri çirkinleştirmek için görevlendirilmiş.
Bakın Taksim’e.
O meydan meydan değil, sanki bir arsa.
Aylardır, hatta belki de yıllardır bir şekil bulunamadı.
Öyle gariban gariban duruyor...
Bu şehrin, bu güzel şehrin, bu en güzel meydanı böyleyse, varın siz yöneticilerimizin haline, zavallılığına acımayın.
Mümkün mü?
SATILMASIN
Boğaz’daki polisevi
Boğaz’da Baltalimanı’nda, hep önünden geçtiğimiz Polis tesisleri var.
Bu Boğaz manzaralı polisevinde, konaklama, düğün organizasyonu, restoran ve kafe hizmetleri veriliyor. Şimdi bu yer, bu bina satılacak.
Oysa bu güzel mekân polislerimizin kullanımında kalsa iyi olmaz mı?
Olur, hem de çok iyi olur.
Bunun için satıştan vazgeçmek gerekir.
Hadi vazgeçin...
Yeri gelince nasıl polisi eleştiriyorsak, yeri gelince de polisimizi savunmalıyız.
Doğrusu bu değil mi?
CEZA
Ehliyet iptali
Trafik içler acısı.
Kurallara ve kanunlara uyan yok.
Kaldırımlara çıkanlar, makas atanlar, yolda hızla giderken direksiyonda telefonla konuşanlar, içkili araba kullananlar, araba direksiyonunda kitap okuyanlar, kırmızıda geçenler, dönülmez yerden dönenler, hız sınırına uymayanlar, ters yola girenler, vs. vs...
Yani, başta dediğimiz gibi, kurallara uyan yok.
Çünkü, etkili kontrol yok...
Kontrolün etkili olması demek yukarıda saydığımız, kanun saymayanların sık sık cezaya çarptırılması ve sonunda ehliyetlerini kaybetmeleri demektir.
Bakın o zaman herkes nasıl kuralcı olur.
Kurallara uyan vatandaş da rahat eder.