Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’nin 1 numaralı işinin “başkanlık” olduğu kanaati yayılıyor.
Başka işi kalmamış gibi.
Hep söylüyoruz.
Savaş var.
Terör var.
Darbe teşebbüsü var.
Geçim zorluğu var.
Ekonomide geri gidiş var.
Bunlar hallolmuş gibi, illaki başkanlıkta, başkanlık.
Adı ne olursa olsun başkanlık.
***
Ben “yarı başkanlık” taraftarıyım. Bunu birkaç kez yazdım.
Ama önce şu yukarıda saydığım problemleri halledelim. Değil mi?
Sonra başkanlık sistemi mi, yarı başkanlık sistemi mi, bunları görüşürüz.
Yıllardır dünyada bunlar tatbik ediliyor.
Şimdi bunları sulandırıp “başkanlığa” “Cumhurbaşkanı Sistemi” demek, “başkanlık sistemi”ni “Türk tipi” deyip tanınmaz hale getirmek yanlış sayılmaz mı?
Veya halkı adam yerine koymamak “Onlar bu işlerden zaten anlamaz” anlamı taşımaz mı?
***
Evet, tekrar edelim.
Sistem değişikliği için yukarıdaki sorunlar, sorun olmaktan bir an önce çıkarılmalı.
Mesela “terör” 35 yıldır var, yani PKK ile yaşamaya neredeyse alışacağız.
Ve bu alışkanlığa artık Ankara son vermeli.
Ve verecek.
***
İşte bunun için “4 yeni adım” atılıyor. Ankara bunu şimdi açıkladı.
1) Silahlı İHA sayısı artırılacak.
2) Asker kış mevsiminde de operasyonda olacak.
3) PKK yurtdışında amansız takip edilecek.
4) Kanaat önderleri ile güçlü iletişim halinde olunacak.
***
Hadi hayırlısı.
Yani önce terörü yok etmek.
Ve sonra “yarı başkanlık.”

Haberin Devamı

TECAVÜZ | Kadınlar kazandı

Bir önerge ortalığı karıştırdı.
“Cinsel istismar suçunda, mağdur ile failin evlenmesi halinde, fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın ertelenmesine imkân verilsin.”
AKP ve hükümet bunu savundu.
Muhalefet karşı çıktı.
Adalet Bakanı “Bu yasa tasarısı tecavüzleri kesinlikle kapsamıyor” dedi.
Muhalefet aksini savundu.
Bakan sözlerine şöyle açıklık getirdi:
“Düzenleme, sadece evlenmiş ama yaş şartı nedeniyle nikâh yapmamış olanların resmi nikâhla evlenmeleri halinde uygulanacaktır. Düzenleme, sadece dışarıdaki kadının, içerideki kocanın, bu evlilikten doğmuş çocukların ve ailelerin mağduriyetini gidermeye yöneliktir.”
Muhalefetin cevabı bana göre yeterli değil.
Hukukçuların konuşması lazım. Tarafsız, siyasi hüviyeti olmayan hukukçuların. Bu konular siyasete, siyasi yarışa feda edilemez.
***
Geçmiş nasıldı, gelecekte nasıl olmalı. Bu işler, yani tecavüzler bu kadar basit mi? Acaba, araya tehdit, baskı, para, birden çok suçlu karışmıyor mu? Böyle olaylar yok mu? İş Bakan’ın söylediği kadar, basit mi, yalın mı?
En iyisi bu konuda dediğimiz gibi hukukçuları dinlemektir. Bu konularda ihtisas sahibi hukukçuların onlara kulak verip, siyasi değil, hukuki doğruya varmak çok isabetli olacaktır.
***
Zaten toplumun aleyhte direnişini gördükten sonra hükümet de söylemine yeni bir şekil verdi.
Başbakan Yıldırım şöyle dedi:
“Bu tecavüzcüye değil, erken evlenene af.”
Adalet Bakanı Bozdağ ise “Cinsel istismar suçu kapsam dışında” dedi.
Kadın kuruluşları ise bu düzenlemeye karşı olduklarında ısrar etti. “Yanlıştan dönülsün” dediler.
***
Biz bu kadar önemli bir işin bu kadar aceleye getirilmesine karşıyız.
Ve yine “hukukçular” diyoruz.
Onların görüşüne göre hareket edilmesini savunduk, savunuyoruz.
***
Biz ne dersek diyelim.
Ama sonuçta kadınlar galip geldi.
Hangi partiden olursa olsun onların isteği oldu.
Cumhurbaşkanı “mutabakat” istedi.
Ve Başbakan önergenin komisyona geri alındığını açıkladı.
Komisyon oybirliğiyle bu konuyu kapattı.
Şimdi bakalım ne olacak?

Haberin Devamı

AB VE | Şanghay Beşlisi

Haberin Devamı

Avrupa Birliği ve Şanghay Beşlisi tartışması çıktı.
Bunu Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan yarattı.
Türkiye 53 yıldır AB kapısında üyelik bekliyor. Oysa AB Türkiye ile boy ölçüşemeyecek bazılarını üyesi yaptı.
Yani Ankara’ya haksızlık etti. Bu haksızlığa gerekli cevap en ağır şekilde verilmeli.
Verilmeli ama Cumhurbaşkanı tarafından değil.
Çünkü, o devleti temsil ediyor ve sözünden dönemez.
Yarın ne olacağı belli olmaz, ihracatımızın yarısını AB ülkelerine yapıyoruz.
Başka siyasi mi yok.
Cevabı onlardan beklemek, onların ağzından vermek yerinde olacaktı.

SALI | Dağarcık boş mu?

Salı günleri partilerin “grupları” var.
Onların da TV dizileri gibi meraklıları var.
Neye meraklı?
Kavgaya, eleştiriye, çoğu kez küfür benzeri kötü söze.
Ama öneri yok, bir yenilik yok, istek yok, buluş yok, daha iyisini yapma hesabı yok, müjde yok, iyi söz yok, plan-program yok.
Eleştiri, eleştiri, eleştiri. Kavga, kavga, kavga. Kötü söz, kötü söz...
Yeter, ayıptır.
Particilik yalnız bu olamaz. Muhalefet iktidarın alternatifi olmalı ve Salı grup konuşmaları ile bunu seçmene göstermeli. Ama bu fırsatı dağarcığı boş olanlar kullanmaz.
İşte bizde de öyle.