Tarihte belki ilk.
Daha önce hiçbir devletin vatandaşlarının başına gelmemiştir.
Ama bizim başımıza geldi.
1) Savaş
2) Darbe
3) Terör
Evet, üçünü birlikte yaşadık, yaşıyoruz.
Suriye’ye tanklarımız ve askerimiz girdi. Kilometrelerce ilerledi. IŞİD’i sınırımızdan attı. Onunla birlikle PYD’ye de gereken dersi verdi.
Bunları kimle yaptı?
Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) destekleyerek.
Ve bu ordunun içinde bölgenin Türkmenleri var.
***
Türkiye sınırından aşağı 40 kilometre ve sınıra paralel 70 kilometrelik bir alan alınacak. Belki bu alanın adı güvenlikli bölge olacak. Artık aşağı inerek de Kürt koridoru kurulamayacak.
45 kilometre Türk toplarının son atış noktası olduğu için bu topraklarda emniyet sağlanmış olacak. Büyük bir ihtimalle bu alana Suriyeli mülteciler yerleştirilecek. Böylece Avrupa göçmen akınından kurtulmuş olacak.
Türkiye böylece Kürt koridoru hayalini de yok etmiş, yani güneyimizdeki PYD (Kürt) koridorunu tarihe gömmüş olacak.
Yani, “bir taşla iki kuş”.
Yani, “IŞİD görünümlü PYD operasyonu”.
***
Darbeyi de yaşadık.
Ama bu girişim halinde kaldı.
Çünkü 79 milyon tek yürek olarak bu teşebbüse karşı durdu, karşı çıktı.
“Bir musibet, bin nasihatten iyidir” sözünün doğruluğunu işte burada gördük.
Türk halkı darbecileri aforoz etti ve hangi partiden olursa olsun, hangi görüşte olursa olsun demokraside birleştiğini ortaya koydu.
Halk bugün, “eskiyi unutalım birlik olalım” diyor. Ve bazı iç güçlerle, bazı dış düşmanların Türkiye’yi bölmek, parçalamak yani yok etmek istediğini söylüyor.
Öyleyse bu düşmanlarımıza imkân vermemek için bugünlerde birlik olmaktan, particilik yapmamaktan başka yolumuz yok.
Onun içinde 79 milyonun çoğu bu birlikteliğin gereğini yapıyor.
***
Terör.
Onu anlatmak gereksiz, çünkü yıllardır her an yaşıyoruz.
Son günlerde çok arttı, çok şiddetlendi.
Suikasta bile gelindi.
Her gün bir canlı bomba ve patlayan araç var.
Her gün can kaybımız var, yeni şehitler.
Yüzlerce yaralı, yani gazi.
Bunu bitirmek lazım.
Böyle gitmez.
Özellikle o bölgede, “sıkıyönetim”e ne dersiniz?
Halka iyi muamele, teröriste pişman olacağı bir tokat...
Ne zamana kadar?
Tehlike yani terör ortadan kalkana kadar.
Başka çare kaldı mı?
***
Evet, bizim görmediğimiz, yaşamadığımız yok.
Ama hep “mutsuzluk”.
Devletin, hükümetin bizi, yani halkını mutlu etmesi, bize huzurlu bir hayat sağlayabilmesi, her şeyden önce görevini iyi yapabilen bir istihbarat örgütüne sahip olmasıyla mümkün.
İşte son olaylardan bu ihtiyacı anladık.
FETO, IŞİD, PKK terörüne karşı devletin istihbarat zafiyeti aleni görülüyor.
Gerekirse dünyadaki başka örgütlerden örnekler alalım.
Başımıza gelen her felakette istihbarat eksikliğinden söz edildi, bu doğrudur.
Ve bu boşluğu artık dolduralım.
Olmaz mı?
POLİTİK
Lehte değişiklik
Hükümet, neye mal olursa olsun güneyimizde bir PYD (Kürt) oluşumuna müsaade etmeyeceğini, ilan etmişti.
Ve hükümet “Fırat’ın batısına PYD’nin geçmesine izin veremeyiz. Bu bizim kırmızı çizgimizdir” diyordu.
Ama ABD o sırada, yani bunlar konuşulurken, PYD’yi tutuyordu. Kendi askerleri yerine PYD’nin IŞİD’le savaşması Washington’un işine geliyordu. Bundan iyi “al gülüm, ver gülüm” olur muydu?
Son günlerde ABD’nin üslubu değişse de, “gün geldi devran döndü” ABD, PYD’yi değil Ankara’yı memnun etmenin daha akla yakın olduğunu kabul etti. Ve, IŞİD’e karşı Türk askerinin PYD’den daha etkili olabileceğine inandı. ABD, PYD’ye “Fırat’ın doğusuna çekil” dedi. ABD Türkiye’nin Suriye’ye girmesine göz yumdu.
Bunda herhalde Türkiye ve Rusya’nın iyi ilişkilere başlamasının rolü oldu.
Rus uçağının düşürülmesinden sonra Suriye hava sahasına girmeyen Türk uçakları diğer devletlerle beraber; yani koalisyon uçaklarıyla Suriye hava sahasına girip IŞİD mevzilerini bombaladı. Yani bizim Suriye politikamız değiştiği gibi diğer devletlerinde Türkiye ile ilgili Suriye politikaları değişti.
Durum lehimize oldu.
Kıymetini bilelim ve bu yeni politikayı değiştirmeyelim.
2 ŞARKI VE
Günümüzde gazeteci
Gazetecilik gibi meslek var mı? Tabii zevk alana.
Her türlü bilgiyi almalı ve her türlü bilgiyi okuyucuya veya izleyiciye vermelisiniz. Çeşitli fikirlerden haberdar olmalısınız. Yani öğrenmeyen, öğretemez...
Savaştan, darbeden, terörden, suikasttan, magazine konu olanlara kadar sizin bilmediğiniz, izlemediğiniz olay olmamalı.
Yoksa bana göre bugün artık iyi gazeteci sayılmazsınız.
Çünkü günümüzde olaylar çoğaldı ve iç içe geçti.
Mesela benim gazetecilikte, Milliyet’te 52 yılım geçti.
Ama gazeteme ilk günkü gibi sabah geliyorum.
Düşündüklerimi söylüyorum.
Her akşam TV’lerdeki tartışmaları izliyorum.
Bütün gün haber programlarını gözlüyorum.
Her gün 12 gazeteyi elden geçiriyorum. Çalışma odamda 52 yıldır TV kapanmadı, hep haberlere açık.
Öğrenmenin yaşı yok, öğreniyorum, öğreniyorum.
Gazetedeki toplantılarda magazinden, en ağır siyasi manşet konularına kadar her konu benim ilgi alanım içinde.
Mesela, son günlerde en sevdiğin iki şarkıdan söz et denirse ben hazırım.
“Bağdat” ve “Afitap” derim.
Belki bu konu magazine girer ama bence önce gazeteciliğe girer, sonra magazine.
Ne dersiniz?
(Başkalarından bahsetmektense, eleştirmektense kendimden söz ettim. Kusura bakmayın. Yani kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla.)