Başbakan Binali Yıldırım “Artık dünyada dostlukları artıran, düşmanlarını azaltan bir dış politika izleyeceğiz” dedi.
Yani dış politikamız artık değişiyor.
Değişin.
Hem de acele olarak.
Zaten bu ihtiyacı biz de hep belirtiyoruz.
Yine söyleyelim:
Dış işlerinde revizyon lazım.
Yani yeni bir dış politika.
Sil baştan.
Kolay mı?
Kolay veya zor.
İşte iki olay. Bu iki olay bile bizim dış politikamızın ne hallere geldiğini gösteriyor.
AB acaba ne olacak? Yani önce vize sorunu çözüme kavuşacak mı?
İlk zamanlar istekliydik, ama bugün değiliz.
Çünkü Avrupa her şeyi vizeye bağlıyor.
Vizenin Türkiye’deki karşılığı “mülteciler”di. Öyle başladı.
Sonra Avrupa’nın her istediğini vize şartına bağladı.
Mesela son günlerde (bizim düşmanımız sayılabilecek olan) AB Türkiye raportörü Kati Piri yine vize için konuştu.
“HDP’li vekiller parmaklıklar arkasına, yani hapishaneye girerse Türkiye’nin vize serbestliği asla onaylanamaz, gerçekleşemez” dedi.
Hani vizenin karşılığında yalnız mülteciler yani mülteci sorunu vardı.
***
Sonra yıllarca emek verildi ve Rusya ile Türkiye’nin arası düzeltildi.
Hem ihracat arttı, hem turizm.
Ruslar meyve ve sebzenin çoğunu Türkiye’den alıyordu.
Rus halkı da özellikle yaz tatilini Türkiye’nin güney illerinde geçiriyordu.
Ama bir Rus uçağı Türkiye’de düşürüldü ve Moskova ile aramız bozuldu.
Ankara da, Moskova da bu durumdan memnun değil.
Arayı düzeltmek lazım. Özellikle Ankara eskiye dönmek istiyor.
Ama Rusya’nın şartları var. Ankara’dan beklentileri var.
Uçağın düşürülmesi nedeniyle Moskova’dan özür dilenmezse, tazminat ödenmezse ara düzeltilemeyecek, eskiye dönülemeyecek.
Bunu bile bile Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız aramız bozulduğundan beri ilk defa resmi bir mektubu Moskova’ya yolladılar.
Rusya’nın Milli Günü’nü kutladılar.
Ama buna rağmen Rusya’dan yumuşama sinyali gelmedi.
Moskova’nın özür ve tazminatta ısrarcı olduğu anlaşıldı.
Öyleyse dışişlerimize iş düşüyor.
Rusya ile arayı düzeltecek başka bir yol bulmak.
O ne olabilir?
Onu da Dışişleri kararlaştıracak.
***
Bunlar iki örnek.
Oysa Türkiye’nin topyekûn dış politika değişikliğine ihtiyacı var.
Bunun ele alınması acele görüşülmesi, tartışılması gerekiyor.
Dışişleri bakanımızın çok önemli(!) Myanmar gezisinden sonra bu konu da herhalde ele alınır.
UTANIN - Canlı bomba...
Anlamak mümkün değil.
Daha doğrusu ben anlamıyorum.
Siz de anlayamazsınız zannederim.
Neyi?
12 günahsız kişiyi Vezneciler’de öldüren kadının cenazesi omuzlarda taşınır, ona gösterişli bir merasim yapılır mı?
İşte benim aklım bunu almıyor.
Söz ettiğim, canlı bomba Eylem Yaşa’nın cenazesi.
Diyarbakır’da toprağa verildi.
Merasimle. Ve nispet verircesine.
Bu merasime HDP’li Kayapınar Belediye Başkanları Fatma Arşimet, Mehmet Ali Aydın ve Bağlar Belediye Başkanları Eşref Güler ve Birsen Kaya Akat, HDP Diyarbakır İl Başkanı Gülşen Özer ve partililer katıldı.
Ve cenazeyi omuzlarında taşıdı.
Ve o, hiç akıllarında ölüm olmayan, günahsız 12 kişiyi öldürmüştü.
Hele ölenlerden birinin karnında bir de çocuk vardı.
Bu ölenlere, öldürülenlere yazık değil mi?
Hele hele ailelere.
Artık bu üzüntü bitmeli.
Sonu yok, yok, yok, yok...
Üstelik, Eylem Yaşa’yı kim aldatıp, canlı bomba yaptıysa, ona yazık ettiyse, genç yaşta hayatına son verdirdiyse, şimdi onu omuzlarda taşımaya utanmıyor mu?