Yoksa Sadece Önlem Almamız Gereken Sıradan Bir Viral Hastalık mı?
HPV’niz varsa eyvah bittik mi? (Tabii ki hayır!!!)
HPV olarak da bilinen ‘Human Papillomavirus’ cinsel yolla bulaşan, çok fazla tipi bulunan ve rahim ağzı kanserine de sebep olabilen bir virüs türü. HPV; Human Papilloma Virus kelimelerinin kısaltmasıdır.
Virüs hem çok kolay bulaştığı hem de uzun yıllar fark edilmediği için tehlikeli hale gelebiliyor. Yapılan araştırmalara göre, rahim ağzı kanseri olan kişilerin HPV testlerinin %99’u pozitif çıkmıştır.
Erken teşhisin hayat kurtardığı kanser türlerinin başında gelen rahim ağzı kanserine karşı önlem almak için, aktif cinsel hayatı olan kadınların mutlaka test yaptırması ve aktif cinsel hayatı henüz olmayan kadınların ise HPV aşısı olması önerilir. Oldukça ciddi sorunlara neden olduğundan, HPV’ye karşı korunmayı ve önlem almayı kesinlikle ihmal etmemelisiniz.
Kendini her zaman belli eder mi?
Maalesef çoğu zaman kendini belli etmez. Özellikle yüksek riskli HPV tipleri ile gerçekleşen enfeksiyon. Tipik olarak hücre DNA’sında bozulmalara neden olur.
Yıllar içinde mevcut lezyonlar ilerleyerek önce ara lezyon (bu aşamada rahatlıkla kontrollerde saptanıp, tedavi edilebiliyoruz) daha
Meme kanserinde erken teşhis her zaman hayat kurtaran bir değere sahiptir. Pek çok kanser türünde erken teşhisin çok önemli olduğu bilinir.
Bu nedenle meme kanserinin yaygınlığı da göz önünde bulundurulduğunda erken teşhis için gerekli tüm önlemlerin alınması gerekir.
Meme kanseri taraması kadınlarda düzenli olarak yapılmalı. Özellikle 40 yaş sonrası başlayan mamografi temelli taramaların ömür boyu düzenli bir şekilde devam ettirilmesi ihmal edilmemeli.
Ne sıklıkla yapılmalı?
Memenin klinik muayenesi 20 yaşından sonra yapılmaya başlanmalı ve her kadın kendi kendini muayene etmeyi öğrenmeli, her ay kendi kendine muayene yapmalı ve 3 yılda bir klinik muayene yaptırmalıdır.
Mamografi taraması ise hiçbir şikayeti olmayan ve aile hikayesi veya riski yüksek olamayan kadında 40 yaşında başlanmalı ve her yıl düzenli olarak devam etmelidir. Mamografi ile tarama 40 yaş altındaki kadınlarda özel durumlarda veya yüksek riski olanlarda yapılmaktadır. Öncelikle her kadının kendi kendini muayene etmesi, memesinde ele gelen bir kitle veya lezyon olup olmadığını hissetmesi önemlidir.
40 yaşından sonra da her ay düzenli olarak elle muayene yapmaya devam etmeli, her yıl düzenli olarak doktor kontrolüne
Miyomlar rahmin iyi huylu tümörlerdir. Rahimde yer alan ‘miyometrium’ isimli kas dokusundan anormal olarak büyüyerek meydana gelen miyomlar, günümüzde yaklaşık olarak her 4 ila 5 kadından birinde görülebiliyor.
Özellikle 30-40 yaşlarından sonra ortaya çıkan bu iyi huylu tümörler bazen hiçbir belirti göstermeyebiliyor. Bu nedenle miyoma sahip olan kadınların birçoğu bu durumdan haberdar bile değil. Bu kitlelerin neden oluştuğu bilinmese de genel olarak artan östrojen seviyesi ile yakından alakalı.
Menopoz döneminde östrojen seviyesinin düşmesi ile beraber miyomlarda hızlı bir gerileme hatta zamanla kaybolma meydana gelebilir. Gebelikte ise miyomlar, rahimin büyümesi ile beraber gelişme gösterebilirler. Ancak doğumun gerçekleşmesinden sonra miyomların boyutlarında küçülme veya kaybolma gibi durumlar görülebilmekte ya da herhangi bir değişiklik meydana gelmemektedir.
Miyom tedavisinde progesteron hormonunun yeri
Progesteron hormonu östrojenin vücutta ortaya koyduğu etkiyi dengelemeye yarayan, onun zıttı olarak fonksiyon gören bir hormondur. Bu nedenle östrojen ile büyüyen miyom harın tedavisinde progesteron kullanılabileceği düşünülmüştür.
Ancak kullanılan vakalarda progesteronun miyomu
2005 yılında Da Vinci cerrahi sisteminin jinekolojik hastalıklarda kullanılması için FDA onayı aldıktan sonra robotik destekli minimal invaziv operasyonlar dünyada büyük bir hızla yayılmaya başladı.
Konvansiyonel laparoskopik operasyonlara benzer bir şekilde robotik cerrahi gelişmiş perioperatif sonuçları ile beraber hastanın operasyon sonrasında hastanede kalma süresinde düşüş ve daha kaliteli bir iyileşme süreci elde edilir.
Robotik cerrahi klasik laparoskopik yöntemde kısıtlı olan iki boyutlu görüş, kamera hassasiyeti, laparoskopik enstrümanlar için kısıtlı hareket alanı ve cerrahın kötü ergonomik pozisyonu gibi durumları önemli ölçüde geliştirir. Robot destekli bu yaklaşımda bunlarla beraber hastanın ameliyat süresince ya da sonrasında komplikasyon yaşama riskini de minimum seviyeye indirir.
Enfeksiyon Riski Minimum
Yapılan araştırmalara göre robot destekli operasyonların açık yöntemlere göre pek çok avantajı bulunuyor. Robotik cerrahi yönteminde daha az kan kaybı oluşur, bu da ameliyat sırasında hastanın kan ihtiyacını düşürür.
Ayrıca derin toplar damar pıhtılaşması, enfeksiyon, lenfosel, hematom ve anastomoz kaçağı gibi komplikasyonların görülme oranı açık operasyonlara ve
Son yıllarda ülkemizde de birçok operasyonda kullanılan robotik cerrahi yöntemi gelişmiş teknolojisi ile hastalara olduğu kadar doktorlara da konforlu bir çalışma alanı sağlıyor.
Robotik kollarda yer alan üç boyutlu ve büyütülmüş görüntü sunabilen kamera sayesinde güvenli bir çalışma ortamı sağlayan “Da Vinci” isimli robot, üç ana sistemden meydana gelir. Halk arasında sanılanın aksine operasyon tek başına otonom olarak robot tarafından gerçekleştirilmez.
Operasyon, robotik kolların kontrol edildiği ve yönlendirildiği konsolun başında oturan cerrah tarafından yapılır. Üç ana sistemden oluşan cihazın konsol dışında robotik kollarının yer aldığı bölümü ve kamera sistemi ile ışık kaynağının yer aldığı kule bölümü bulunur.
Robotik cerrahi ile tam kontrol
Konsolun başında oturan cerrah tüm sistemi ve operasyonu buradan yönetir. Gelişmiş kontrol mekanizması ve herhangi bir titremenin olmadığı hassas robotik kollar ile ameliyat güvenli bir şekilde tamamlanabilir.
Konsol üzerinde yer alan pedallar ve kontrol ünitesi tüm hareketi sağlayan birimlerdir. Konsola oturan cerrah ellerini kontrol bölümlerine yerleştirerek buradan el, parmak ve bilek hareketleri ile robot kollarını yönlendirir.
Cerrahın
“Robot Yardımlı Cerrahi” olarak da bilinen robotik cerrahi, birçok kompleks prosedürün daha esnek, hassas ve klasik cerrahi tekniklerden daha kontrollü bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlar
Bu robotik cihaz üzerinde yer alan üç boyutlu kamera ve yakınlaştırma özelliği sayesinde her bir dokunuş, minimal invaziv bir yöntemle gerçekleştirilen mükemmel bir keskinlikle yapılır. Bu da hastanın sadece operasyon bölgesine odaklanarak mikro cerrahi yapılabilmesine olanak sağlar.
Robotik cerrahi doktorla beraber hastaya da konforlu bir operasyon süreci sunar. Konvansiyonel laparoskopik yöntemin getirdiği avantajları bir adım ileri çıkaran bu yöntem, günümüzün en ileri teknoloji ürünü, gelişmiş ameliyat yöntemi olarak kabul edilir.
ROBOTİK CERRAHİ İLE GELEN KONFOR
SADECE AMELİYAT SIRASINDA DEĞİL SONRASINDA DA DEVAM EDER
Robotik cerrahi ile operasyonlar bir santimden küçük kesilerden gerçekleştirilir. Bu da operasyon bölgesinde hemen hemen hiçbir iz olmaması anlamına gelir. Özellikle jinekolojik operasyonlarda göbek deliğinden yapılan operasyonlarda ameliyat izi dışarıdan gözle görülemeyecek seviyelerde olur.
Vücudun diğer bölgelerine yapılan operasyonlarda ise kesiler genellikle dışarı
Dünyada kalp hastalığından sonra ölüme en çok neden olan rahatsızlık kanserdir. Jinekolojik kanserler, diğer kanserler arasında daha çok öne çıkar. Kanser nedenli ölümlerin oranı her geçen yıl daha da artar ve önümüzdeki yıllarda kalp hastalıklarını geçeceği düşünülür.
Teknolojide yaşanan gelişmeler ve yapılan tıbbi araştırmaların birçoğu kanseri ortadan kaldırmaya yöneliktir. Bu nedenle bu alanda önemli gelişmeler yaşanır.
Son yıllarda giderek yaygınlaşan robotik cerrahi yöntemi ile kanser tedavisinde önemli başarılar elde edilir. Özellikle jinekolojik kanserlerde robotik cerrahi sayesinde yüz güldürücü sonuçlar görülüyor. Da Vinci adı verilen robot ile yapılan operasyonlarda kanser tedavisinde önemli ilerlemeler sağlanır.
Robotik Cerrahi Nasıl Uygulanır?
Jinekolojik kanserlerde robotik cerrahi yöntem aslında halk arasında kapalı ameliyat olarak olarak bilinen laparoskopinin teknolojik olarak daha gelişmiş bir türüdür. Tıpkı laparoskopik yöntemde olduğu gibi bu yöntemde de hastanın karın boşluğuna yapılan 1 cm den küçük kesilerden kamera yardımıyla gerçekleştirilir.
Robotik kollarda yer alan cerrahi aletler ile bu kesilerden girilerek müdahale yapılır. Robotik cerrahi yönteminde
Rahim sarkması, kadınların yaşam kalitesini düşüren ve her yaştan kadında yüksek oranlarda görülen bir sorundur. Rahim sarkması, özellikle çok sayıda normal doğum yapan kadınlarda daha sık görülür.
Rahim sarkmasına bağlı meydana gelen sorunlar oldukça çeşitli. Sarkmanın şiddetine göre belirtiler değişiyor. Adet düzensizliği ise rahim sarkması için doğrudan bir sonuç değil.
Kasık ağrısı, iç genital organların (mesane, rahim ve/veya rektum) vajinadan önce ıkınarak, daha sonra devamlı olarak dışarı sarkması, idrarını zor yapma, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, bel ve bacak ağrıları, cinsel fonksiyon bozuklukları ya da kabızlık rahim sarkmasının en yaygın belirtileri arasında yer alır. Bazı hastalarda pelvik tabandaki destek dokudaki bozukluğa ilave olarak mesane boynunda da zayıflık sonucu idrar kaçırma da sarkma ile birlikte görülebilir.
Pek çok farklı nedeni olabilir
Rahim sarkmasının temelinde pelvik bölgede (leğen kemiği) bulunan kasların zayıflaması yatar. Zayıflayan kaslar rahmi gerektiği gibi tutamadığı için rahim aşağıya doğru sarkar ve zamanla bazı hastalarda dışarı çıkabilir. Rahim sarkmasına sıklıkla mesane ve/veya rektum ön duvarı sarkması eşlik eder.
Rahim sarkmasının