HER yıl rutin Evliya Çelebi gibi Türkiye’yi gezen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ziyaretlerinde çoğunlukla aynı rotayı çizer.
İzmir’e gelişi yılbaşından itibaren planlanır ve olağanüstü koşullar hariç, üç kez gelinir.
Bunlardan biri gerçekleşti ve Hisarcıklıoğlu, İzmir’de Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda Olağanüstü Meclis Toplantısı’nda Egeli işadamlarına konuştu.
Bana göre konuşmaktan çok havadan sudan sohbet etti, güzel anekdotlar anlattı ama kürsüdeki bildiğimiz, tanıdığımız Hisarcıklıoğlu değildi sanki.
Volümü düşük konuşma
1,5 milyon üyesiyle Türkiye’nin en büyük işdünyası örgütünün temsilcisi Hisarcıklıoğlu, her zaman güzel konuşur, anekdotlarla örülü örnekler verir, dinleyenleri etkiler. Ama mutlaka sanayiciye, ülkenin gerçeğini yaşayanlarına hitap ettiğini de göz önünde bulundurarak, sıkıntılara değinir, hatta konuşmalarında sık sık sesini yükseltirdi. Çünkü bilirdi ki, karşısındaki sanayicinin, tüccarın canı yanıyor.
Bilirdi ki çoğu sanayici binbir sıkıntıyla boğuşurken, kendi temsilcisinin beklentileri de dile getirmesini istiyor.
Hisarcıklıoğlu tüm bunları göz önünde bulundurarak konuşur ve elbette konuşmalarının finalini yumuşatır, özellikle amaçlarının bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek olduğunu hatırlatarak, iktidarla da ters düşmemeye özen gösterirdi.
Bu kez “paralel gidiş” vardı.
İşte bazı ihtimaller
Global krizin darbesini ağır yiyen, dış ticareti yüzde 30’un üzerinde daralan, iç pazardan bunalan bir işdünyası Başkan’ın karşısında yokmuş gibiydi. “Yapısal reformlara gitmeliyiz” dediğinde aklıma bir türlü gerçekleşmeyen “vergi reformu geldi” ama Başkan, anayasal değişimden söz etti. Anayasanın işdünyasının önünde engeller taşıdığını aktardı. Haklılık payı varsa bile öndeki engelleri es geçerek Anayasa’ya kadar gelmesi enterasandı.
İşdünyasının bu sözünü sakınmayan başkanı neden böyle light usluba geçmiş olabilir. Aklımıza açıkçası birkaç olasılık geliyor?
A- Herkesin canının nekadar sıkkın olduğunun farkında ve kısa zamanda aşabileceğiz dediği konu kalmadı. Sıkıntıları bir açsa bin dert dinleyecek o yüzden moral aşılamaya çalıştı.
B- Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği anlamına gelen Eurochambers’ın başkan yardımcısı olarak global konularla daha çok ilgileniyor. Zaten konuşmasında işdünyası için kararların artık Ankara’dan da değil Brüksel ile Washington’dan alındığını söyledi. O zaman niye uğraşsın Ankarayla...
C- Global krizin etkilerinin azalmaya başladığını belirtti, bunun verdiği coşkuyla sıkıntılı konulardan söz etmek istemedi.
Ya da D şıkkı Hisarcıklıoğlu’nun son dönemi, bir daha seçilme olasılığı yasal olarak yok. Şimdi neden bozulsun aralar?
Kendisinden önce konuşan EBSO Başkanı Ender Yorgancılar ile EBSO Meclisi’nin sözünü esirgemez üyesi Atıl Akkan’ın sıkıntılardan söz etmesi de etkilemedi Hisarcıklıoğlu’nu...
Oysa Akkan biraz daha kentin ve ülkenin işcamiası açısından gerçeklerine girdi ama ağır girdi. TOBB’un, Başkan Hisarcıklıoğlu’nun artık eforunun tüm beklentilerle mücadele etmeye yetmediğinden başladı, başkan yardımcılarının ne yaptığını sordu. Akkan’ın işdünyasının sıkıntılarına verdiği örnekler doğruydu. “Yatırım yapın” denilen işadamlarının ÇED raporu almasının en az bir yıl sürdüğünü, yasal olarak fabrikaların altına yapımı zorunlu sığınak için yaklaşık 150 bin TL’ye yakın maliyet gerektiğini ama KOSGEB’in 25 bin TL destek için “cansuyu” veriyoruz diye bağırdığını anlattı. Eski başkanlardan Salih Esen de hiç değilse iç piyasayı kilitleyen çek konusunu gündeme getirebildi.
“İzmir artık birlikte hareket ediyor”
Umarız yakında her şey; bu sıkıntılara ya değinmeyen ya da birkaç satırla geçen TOBB Başkanı’nın çizdiği tablo gibi olur.
Bu arada İzmirle ilgili bir tespitinin ise hayli isabetli olduğunu vurgulayarak Hisarcıklıoğlu’nun hakkını da vermiş olalım ...
1991 yılından bu yana TOBB delegesi olduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu, “O günden bu yana İzmirli kurum başkanları hep bir çekişme içindeydi. İlk defa son yıllarda ortak hareket edilmeye başlandığını görüyorum” saptaması yaptı ki, İzmir’in Ankara’dan nasıl görünmeye başlandığının bir habercisidir bu gelişme.
Ortak hareket etme kültürü, İzmir adına Hisarcıklıoğlu’nda umut yaratmış. Biz ise geçmişte konuşmalarıyla, eleştirileriyle, karşı duruşlarıyla tanıdığımız TOBB Başkanı’nın bu light uslubundan sonuç çıkarmaya çalışacağız şimdi.
Her şey daha iyiye gidecek umutlu mu olalım, yoksa işdünyasının başkanı da artık sesini kıstı, halimize mi yanalım...