Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TÜRKİYE’DE, yıllardır siyaset, ekonominin üzerine basar. Ülkenin geleceğine, gelir getirici konulara eğildiğinizde bir bakarsınız gündem hızla değişir. Anayasa değişikliği gelir, türban gelir, Ergenekon gelir, açılım gelir, ıslak imza gelir.
Türkiye gibi geçiş ve gelişmekte olan bir ülkede siyasette taşların sürekli yer değiştirmesi olağan gözükse de, içinizi acıtan bir başka nokta belirir...
Siyasetin özü, halkın, geniş kitlelerin refah ve demokratik haklarının artırılması, korunmasına dayanır.
Size, “İyiliğiniz için çabalıyor, demokratik haklarınızı koruyoruz derken” bakarsınız ki halkın alım gücü düşer, işsizlik patlar, çoğunluk zor bir hayatın dikenli telleri üzerinde yürütülür. Türkiye elbette açılım dahil siyasi ergenlik mücadelesini sürdürmeli ama aynı şekilde, halkın çoğu için ekmek, soluk, yaşam demek olan ekonomik refahı yaygınlaştırmanın önü kapatılmadan.
Çoğunlukla zorluk içinde yaşayan insanların ülkesi burası ve onlar adına çok şey kolay olmuyor. Ama bazen bir sihirli el değiyor, bazen bir çalışma ya da proje imdatlarına yetişiyor ve “çook zor” görünenler, kolaylaşabiliyor. Ender de olsa, az kişiye de ulaşsa bu projeler sevindiriyor.

“Yeteneğine hayran kaldım”
Devlet Opera ve Balesi Çalışanları Vakfı İzmir Şubesi (TOBAV) bir süredir kendi çabalarıyla farklı bir çalışma sürdürüyordu. Zor şartlar altında yaşayan çocukların müzik yeteneği olanları keşfetmeye çalışarak konservatuara hazırlıyorlardı. Elbette bu çalışma bir vakfın olanakları söz konusu olunca ancak birkaç çocukla sınırlıydı. İzmir Kalkınma Ajansı’nın destek çağrıları TOBAV’ın dikkatini çekti ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü”nü, Sokak Çocukları Derneği’ni de arkalarına alarak projeyi genişleterek ajansa başvurdular.
Hemen bir ayraç açalım, kentin sosyal hayatında, sivil toplum örgütlerinin çalışmalarında İzmir Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle bir dönüm noktası yarattığına artık sık tanık oluyoruz.

Projeye dönelim..
TOBAV Müdürü İlhan Cinpir ile İzmir Operası Çocuk Korosu’nu çalıştıran İsmail Bilen, “Sesime kulak verin” sloganıyla yola çıktılar.
İZKA desteğiyle projeyle bu yıl 70 çocuğa ulaşacaklar. Bugüne kadar ülkede gelir durumu iyi olan çocukların küçük yaşta opera, piyano ve diğer müzik aletlerinin eğitimi alabilirken, “Sesime kulak ver” projesiyle dezavantajlı olarak tanımlanan, sokak çocuklarının yanı sıra, yetiştirme yurtlarında kalanlar ile dar gelirli semtlerde okuyan yetenekli çocuklara ulaşılacak. Halen çocukların seçimi süren proje dokuz ayda tamamlanacak.

Seslerine kulak verilen deniz  yıldızları

Hayatlarında başka perde açılıyor
İsmail Bilen Hoca “Babaları inşaat işçisi olan 3 kardeşi dinledim, inanamadım, öyle doğal yetenekler ki, piyanoda çaldığım örnek parçayı hatasız çaldılar” diyor.
İkinci sınıftan lise dörde kadar öğrenci seçebiliyorlar ve bu öğrencileri konservatuarın ilk, orta, lise ve üniversite düzeyine göre yetiştiriyorlar.
Proje bütçesi 130 bin 970 lira olarak oluşturulmuş. Kalkınma Ajansı tüm sosyal destek projelerinin yüzde 75’ini veriyor.
Geri kalan parayı karşılamak adına sponsor olarak Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı’na ulaşmışlar. Yiğitbaşı, teklifi hemen kabul etmiş.
Bana göre projenin en çok şu kısmı önemli; Bu çocuklar, konservatuar sınavlarını kazanamasalar dahi, hayata bakışları değişiyor. Çünkü asıl amaç nitelikli insan olmalarında sanatın gücünü kullanmak. Dokuz aylık çalışmada çocuklar tiyatroya, operaya gidecek kültür gezilerine katılacaklar. Hayatlarında bambaşka perdeler açılacak. Kurs boyunca, koro eğitimi, ses eğitimi, çalgı eğitimi, müziksel işitmelerini üst düzeye getirici eğitim alacaklar.
Projeye katılan, destek veren herkes mutlu.
Sokak Çocukları Derneği Başkanı Neşe Can Hürtürk derneğe bağlı dinlenen 80 çocuktan 24’ünün seçilmiş olmasından oldukça heyecanlanmış. İdil Yiğitbaşı, çocuklar arasında fırsat eşitliği yaratabilecek bu tür projelere her zaman destek vermeye hazır olduklarını belirtiyor.
* * *
70 çocuk az bir sayı gelebilir ancak sonuçta bu çocukları ileride eğitebilecek kurumların sayısı sınırlı. Ve onlar şimdilik denizyıldızının hikayesi gibi. Kıyıdaki binlerce yıldızdan bazılarını denize atan çocuğun verdiği yanıt her biri. “Ama onlar kurtuldu”
Keşke yazının başında anlatabildiklerimiz olabilse ve Türkiye yüzde 15’i geçmiş işsizliği ile yoksulluğuyla daha etkin mücadele edebilse. Her alanda fırsat eşitliği zemini oluşturulabilse.
Bu eşitliği yaratma çabası hele çocuklar için olunca, küçük bir katkı koyanları dahi kutlamak gerekiyor.
Evet İzmir şimdi, dezavantajlı Mozart’larının peşinde...