İZMİR’DE seçime yönelik yapılan kamuoyu anketleri ile sokak analizlerinin ortaya koyduğu tespitlerden biri de EXPO adaylığının halk tarafından bilindiği ve önemsendiği oldu.
Açıkçası her EXPO kelimesini tuşların arasına aldığımda, hafif bir utanma duygusu da belirir bende. Halk nelerle uğraşıyor, hangi sıkıntılarla boğuşuyor, bir EXPO tutturmuşuz afyon niyetine diyerek arsız bir ses içimde beliriverir.
Neyse ki artık sokak analizleri var! Gönül rahatlığı ile yazabilirim.
Bu kez yazılmayacak gibi de değil. İzmir’in EXPO 2020 adaylığı için bugün, önemli günlerden birisi. Vali Cahit Kıraç, BIE Başkan Yardımcısı, Usul Komitesi Başkanı Necil Nedimoğlu, Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, İzmir Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Ergüder Can, bugün Paris’te.
Ancak Heyet Paris’e kadroda bir eksikle gitti.
* * *
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, son operasyonlar nedeniyle gitmekten vazgeçti. ‘Belediyede fiili bir operasyon varken Paris’e gidemem’ dese de ‘Arkadaşları dört duvar arasında özgürlük ve onur mücadelesi verirken’, Paris’te Loscartales’e mutluymuş, kentte, ülkede herşey yolundaymış gibi yapmayı kaldıramadı Başkan.
Açıkçası, Başkan bu konuda sonuna kadar haklı...
* * *
Ayrıca Aziz Kocaoğlu’nun bu heyette olmamasının EXPO’yu zor duruma düşürecek bir yanı yok.
Sonuuçta, bugün Türkiye’nin resmi adaylık başvuru mektubunun kendisi değil, fotokopisi BIE Genel Sekreteri Loscartales’e teslim edilecek.
Mektubun aslı zaten Loscartales’in elinde.
Başbakanlık mektubu 30 nisan tarihinde BIE’ye göndermişti. Şimdi mektubu elden teslim etmek, BİE’ye adaylık konusunda İzmir’in iddiasını ve yerel dinamiklerle Hükümetin uyumunu göstermek açısından önemseniyor ki, bunun için Kocaoğlu’nun daha çok zamanı olacak.
En güzeli hayırlısı demek!
* * *
Aday ülke sayısı netleştiğinde ve geçmişteki gibi ilk yarı finale kalınırsa (ki şanslı görünüyor) dünyayı hallaç pamuğu gibi atacak ekipler oluşturulacak yine.
Sonuçta EXPO adaylığı İzmir’in, yılların ihmaline karşı elindeki en büyük koz... Hükümetden, yerel dinamiklerden ne kadar hizmet alır, bütçeden ne pay sağlayabilir ve bugüne kadar olmayan hangi projeleri gerçekleştirirsek, kar’ımızdır...
Ancak operasyonun siyasi yanı olup olmadığı netleşmeden, yasal süreç sonuç vermeden bu kentte herşey yolundaymış gibi EXPO’ya kilitlenmek de hakikatten zor...
‘PROJECİ’ BAKAN...
AK Parti’nin İzmir’de kendi kitlesinin dışında kararsız seçmeni etkileyecek ender isimlerinden biri eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım olacaktır.
Bunu küreye bakarak değil, Yıldırım’ın köşe yazarlarıyla yaptığı basın toplantısından yola çıkarak söylüyorum.
İki özellik öncelikle hissediliyor.
Birincisi, sağlam tespitler üzerinde yol almayı seviyor. Konuyu ufak detaylarına kadar bilmeden gözboyacı vaadlere girmiyor. İkincisi projelerle uğraşmayı ve engelleri tepeden bitirmeyi seviyor.
Sorunu iyi tespit ettiği için etkileyici projeler üretebiliyor. İzmir’de en büyük sorunun genç işsizlik olduğunu fark edince, “İzmir’i dijital arşivlemenin merkezi” yapacağız diyor. 5 bin genç alınacağını söylüyor. Ankara bu çalışmaya başladı ama olsun. Sonuçta İzmir için de doğru proje.
Yıldırım’ın bir tespiti de yeni tersane kurulması ve kapsamlı projeler için özel yasa çıkarılmasına yönelik. ‘Bu yasa olmadan İzmir’de yol alamayız’ diyor. Yasanın, yerel dinamikler, odalar, kanaat önderleri ile çıkarılacağına işaret ediyor.
Başarır mı, zaman gösterecek.
Politik bir insan değilim dese de, en etkili politikanın projelerin arasına sıkıştırılmış vaadler olduğunun farkında.
Yıldırım’ın tarzı İzmir için tutar ancak AKP içinde bu tarz, henüz pek yalnız görünüyor.