Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aslında annemin yıllardır sorduğu bir soruya ışık tutmak oldu bu...
“Enflasyon düştü diyorlar ama marketteki ürünlerin fiyatı neden sürekli artıyor” diye sorunca, “eskisine göre düştü” diye kısaca yanıt vererek geçiştirmeye çalışsam da, ülkedeki enflasyon hesabının sokağın gerçeğini ne kadar yansıttığına dair soru işaretleri çoğumuzun peşini bırakmaz.
Yanıtı kabaca biliyoruz oysa... Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 449 maddelik bir sepet oluşturuyor daha sonra yaklaşık 27 bin 400 işyerinden sepetteki ürünlerin fiyatlarını alarak Tüketici Fiyatları Endeksi “TÜFE’ rakamlarını belirliyor.
Peki bu rakamlar sokağın gerçeğini ne kadar yansıtıyor.
Bunun için sokaklara değil, kendi yaptığımız bazı çalışmalarla birlikte TÜİK İzmir Bölge Müdürlüğü’ne gittik.
Bölge Müdürü Rıdvan Yaka, ellerindeki tüm bilgileri kamuoyu ile paylaşma iradesine sahip kolay rastlanmayan bir bürokrat. Rakamların üzerinde gezinirken, hem vatandaşın enflasyon gerçeğini ortaya çıkarmaya hem de aradaki farkın tanımını yapmaya çalıştık.
* * *
Çok gerilere gitmeden yalnızca dört yıl önceden başladık. Halkın diğer detay ihtiyaçlarını bir kenara bırakarak olmazsa olmazlar; gıda, su, ulaşım, tüp gibi temel ihtiyaçlarını hedef aldık.
Bunu da sağlıklı olması açısından TÜİK’in İzmir’de 20 ayrı market ve alışveriş merkezlerinden aldığı fiyatları önümüze koyarak hesapladık. 2005 Aralık ayı endeksi ile 2009 endeksi karşlaştırıldığında, dört yılda ürün bazında fiyat artışları 22 temel tüketim maddesinde yüzde 111.39 oldu.
“Enflasyon düşüyor” masalının altından “vatandaş eziliyor” gerçeği çıktı.
İktidar, Türkiye genelinde düşen enflasyon oranlarıyla vatandaşın gönlünü kazanmaya çalışırken, ceplerdeki delik dört yılda hızla büyüdü.
* * *
2005 yılından bu yana pirinçteki artış yüzde 66.5 olurken, koyun etinde yüzde 86.7, tavuk etinde 129.5, beyaz peynirde 167,8, kuru üzümde 69,4, kuru soğanda 72.5, mercimekte 98.2, elektrikte 68.3, tüpte 49,4’lük artışlar karşımıza çıktı. Rekor limonda. Limon fiyatı dört yılda yaklaşık yüzde bin arttı.
Bu rakamlar insana “iyi ki enflasyon düşüyor” dedirtiyor. Ya düşmeseydi!
Öncelikle şunun üzerinde net durmak gerekiyor. Enflasyonda düşen sadece geçmişe göre artış hızı.
Yoksa fiyatlar artmaya, özellikle vatandaşın olmazsa olmazı gıdada, suda, elektrikte, tüpte yükselmeye devam ediyor. Enflasyon hesabı 449 kalem mal ile yapılırken, bu kalemlerin enflasyon sepeti içindeki oranları gözönüne alındığı için, tek kalem mala gelen zamlar sepetin genelini çoğunlukla etkilemiyor.
* * *
Sepet geçmiş yıllara göre daha çok ihtiyaçları kapsasa da içinde yine yurtdışı turlar, şans topu, at yarışı, kontak lens, hacca gidiş gibi kalemler dikkatimizi çekmeye devam ediyor.
Enflasyon sepetinde yalnızca ekmeğin, yerini biliyoruz yüzde 4. Diğer kalemlerin sepet içindeki oranını TÜİK Bölge Müdürü de bilmediğini ifade ediyor.
Enflasyon sepetini oluşturmak için TÜİK her ay 900 haneye gidiyor. Bu ailelerin adresleri de Ankara tarafından belirleniyor. Ailelerin tüm harcama kalemleri çıkarılıyor. Bu birinci aşama. İkinci aşamada çıkan harcama kalemleri için Türkiye genelinde 27 bin 400 market ve işyerine gidiliyor. İzmir’de TÜİK elemanları ayda 850 işyerine uğruyor. Pazar manav da takip ediliyor.
Tüm bunlardan çıkan sonuçların ortalaması Türkiye genelinde TÜFE fiyatlarını yansıtıyor. İşte karşımıza her ay çıkan ülke geneli rakamlar bunlar... Buna baktığınızda 2005 yılında 7,72 olan TÜFE rakamı 2009’da 6,53. Yani düşüyor!
Şimdi isteyen sevinsin..
* * *
Tabii TÜİK’in bağımsızlığı bu noktada çok önemli. Rakamların ve hedef alınan ailelerin, işyerlerinin objektifliği büyük önem taşıyor. TÜİK İzmir Bölge Müdürü Rıdvan Yaka bugüne kadar hiçbir siyasiden, müdürden, bakandan ya da hükümet yetkilisinden işlerine karışılmasına yönelik ima dahi almadıklarının altını çiziyor.
Zaten kendisine sunulanın ötesinde, gerçeğin peşinde araştırmaya niyetli olanlara rakamlar yeterince ipucu veriyor.
* * *
Peki vatandaş dört yılda ne kazandı? Yine resmi rakamlara bakalım. İmalatta dört yıllık toplam ücret artışı yüzde 49,8 olarak görünüyor. Global krizle, yüzbinlerce insanın işsiz kalması, kısa çalışma metoduyla çalıştırılması tabii ki bu rakamda yok.
Ya da şöyle yapalım.
Son dört yıldır aldığınız maaşlara bir bakın. Geliriniz, beyaz peynir, et, tüp kadar yani yüzde yüze varan oranlarda artıysa kurtardınız.
Gerisi yani İzmir’de milyonlarca vatandaş ise enflasyon canavarının ağzında yaşam savaşı veriyor.