Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

GEÇEN gün, EGİAD ve Price Waterhousecoopers ortaklığıyla İzmir’de “Şirketlerde mali işler ve finans biriminin değişen rolü” adlı toplantıdaydık. Toplantı genel hatlarıyla finans direktörlerinin yani CFO’ların değişen rollerini anlatıyor, özetle finansçıların bu çalkantılı ekonomide şirketin başına geçme, CEO olma şanslarının yükseldiğini anlatıyordu.
Güzel uyarı ve öneriler, anekdotlar oldu. Onlara sonra geliriz. Şimdi konumuz başka...
Verilen arada Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı Mehmet Tiryaki ve Vestel CEO’su Ömer Yüngül’le sohbet ederken, konu et fiyatlarının yüksekliğine geldi. Tiryaki, Yüngül’e “yüzünüz gülüyor, et fiyatları yükseldi artık mutlusunuz” diyordu.
Yüngül’ün Manisa Ticaret Borsası Başkanı Arif Koşar’la, Türkiye’de pek bilinmeyen bir sığır cinsi olan Angus’u yetiştirmek için kurduğu entegre hayvan çiftliğine getirmişti sözü. Yüngül de piyasanın kendisini daha yeni toparladığını anlattı.
Onların orada bıraktığı sohbeti daha sonra biz Yüngül’le sürdürdük.

Çok zor dayandık
Çiftliği kurdukları dönemin et fiyatlarında oynamaların başladığı günlere denk geldiğini söyleyen Yüngül, yaklaşık dört yılda sektörün yaşadıkları ekonomik çalkatılardan dolayı zarar etmiş. “Öyle bir kısır döngü yaşadık ki, bir yandan sektörü tanımaya bir yandan da yaşanan kısırdöngüyü izlemeye başladık” diyor.
Global kriz nedeniyle ithal edilen yem fiyatlarının yükselmesi, süt fiyatlarındaki aşırı düşüş, bu düşüşe karşı süt hayvanlarının kesilmesinin et piyasasında fiyatların alt ve üst olmasına yol açtığını belirten Yüngül bu sürece çok zor dayandıklarını anlattı.
Ülkenin en büyük elektronik ve beyaz eşya şirketlerinden Vestel’in İcra Kurulu Başkanı olarak bildiğimiz Yüngül’ün bu girişimi Türkiye’de bir ilk. Manisa’da 10 milyon YTL’nin üzerinde yatırımla angus cinsi et hayvancılığı tesisini oluşturan Yüngül bu eti İstanbul’daki restoranlara ve büyük otellere satıyor.
Angus, et kalitesi ile tanınıyor. Yurtdışında bir çok ülkede angus restoranları bulunuyor. Eti özel ve lezzetli. Güney Amerika’dan ilk başta 200, ikinci etapta ise 800 angus cinsi gebe düve ithal eden Yüngül şu andaki hayvan sayısının kaça ulaştığı konusunda gülümseyerek, bilgi vermiyor.
Angusun etinin pahalı olması nedeniyle şimdilik İstanbul yiyebiliyor. Burada karşılaştıkları ilgiden memnunlar ancak sektörün dalgalanma sürecine geldiği için fiyat politikasını asıl bundan sonra tam olarak oturtabilecekler. Besiciliği ortağı ve oğlu ile yürüten Yüngül, çiftlik hayatını da çok sevmiş.

Yakında denge kurulur
Yaklaşık bir yıldır kırmızı et fiyatlarının yükselmesi onların işine yaradı ancak bu süreçte halk da kırmızı eti yüksek fiyatlardan yedi ya da yiyemedi.
Bundan sonra ise fiyatların bir süre artmayacağına, yatay seyir izleyeceğine inandığını belirten Yüngül hayvancılığın bir devlet politikası olarak yeniden ele alınması gerekliliğine işaret ediyor. Yüngül’e göre, özellikle global krizin yem fiyatlarına etkisi nedeniyle beli bükülen üreticiye destek verildiği takdirde bunun yararını tüketici fiyatlarda görebilecek.
Üzülürek bu konuda verebileceği bilginin bu kadarla sınırlı olduğunu çünkü son zamanlarda global krizin de etkisiyle çiftiğe ancak 15 günde bir zor gidebildiğini söylemesiyle bitirdik Yüngül’le konuşmamızı.
Vestel’in işlerinin yoğunluğunden, kendi işi kapsamlı bir yatırım olmasına rağmen bu temponun arasında hobi gibi kalıyor.
Bugün artık neredeyse her sektörde üretici -tüketici dengesini kurmak zorlaştı. Ya üretici ya tüketici eziliyor. Umarız kırmızı et sektörü Yüngül’ün söylediği gibi gelişir ve önümüzdeki süreçte üretici-tüketici dengesi korunur.
Üreticinin kazanma, halkın da uygun fiyatla kırmızı et yeme hakkı birlikte korunduğu sürece sağlıklı bir ekonomiden söz etme şansımız olur.


“Bizde asıl olan ANZ (Ahmet Nafiz Zorlu) raporudur” Konferansta yeni finans raporlamalarına değinilirken Ömer Yüngül’ün verdiği bilgi, hem harika hem de tam Türkiye gerçeğiydi. Açık ve içten konuştu. Bence not edilmeli... “Bizde de birçok raporlama var ama asıl rapor ANZ raporudur. İsmini ben koydum. Yani Ahmet Nazif Zorlu raporu. Patron bakıyor, “dükkanı kapatırsam ne kalıyor, ne gidiyor” diye. Hikaye devri bitti realite devri başladı. Vestel’de yıllık bütçeler yapardık artık yıllık bütçe yok, benim 3 aylık dönemde karımı görmem lazım. Öyle çalkantılı günler yaşıyoruz ki, CEO’lar da korkuyor. Hep finansman ve nakit akışını konuşuyoruz. Basit kelimelerle hazırlanmış raporlar şirket sahiplerini daha çok etkiliyor”
Türkiye’nin en büyük şirketi, ihracatın dinomosu Vestel üretmekten öte satmanın ve finansal kaynakları değerlendirmenin peşindeyken artık raporlamaların yöntemi de her şirketin patronuna göre değişiyor...


TÜSİAD’da İzmir’i İdil Hanım mı temsil edecek?
Türkiye’nin en büyük iki işdünyası örgütlenmesinden biri olan TÜSİAD’da 21 Ocak’ta gerçekleştirilecek seçimler için önceleri bir süre başkanlık tartışması yaşandı. Ferit Şahenk ile Ümit Boyner isimleri arasında gidilip gelindi. Sonunda Ümit Hanım’ın ismi üzerinde Başkanlar Kurulu anlaştı. Şimdi, yeni yönetim kurulu tartışılıyor. Bu kez, Ümit Boyner’in Ayvalıklı olmasından dolayı Ege kontenjanının var olduğu, bu kontenjanın Anadolu’dan yana kullanılmasına dair talepler oluştu. İzmir’den yönetime giren Mehmet Ali Molay’ın yeni dönemde görevini bırakmak istemesi üzerine Anadolu’da bir kıpırdanma başladı ve “Ege yerine Anadolu’ya koltuk ayırın” sesleri yükseldi. TÜSİAD’ın iki dönem yönetim kurulunda yer alan Bülent Akgerman “İTÜSİAD’ın üyelerinin yaklaşık yüzde 10’unu İzmirliler oluşturuyor, yönetimde muhakkak bir izmirli olmalı” yaklaşımı sergilerken, yine geçmiş dönemde Yönetim Kurulu üyeliği yapan Tufan Ünal ise bu konuda ısrarcı olunması gerektiğini vurguluyor. Önümüzdeki günlerde TÜSİAD üyesi 44 Egeli bir araya gelerek bir isim belirlemeyi ve TÜSİAD’da Ege, İzmir simgesini korumayı hedefliyorlar. Henüz kimin önerileceği belli değilse de yaptığımız nabız yoklamaları “Tıkır tıkır makina” reklamlarında görmeye başladığımız, Yaşar Holding’in çiçeği burnunda başkanı İdil Yiğitbaşı’nı işaret ediyor.
Listede Yaşar Holding’den dört temsilcinin yer alması da dikkat çekiyor.
Egeliler bu yolla belki de TÜSİAD’ın üçüncü kadın başkan adayını şimdiden hazırlamış olacaklar. Eğer Yiğitbaşı “çok yoğunum” derse Lucien Arkas ile Ekrem Demirtaş’da diğer sürpriz isimler olabilir. Kesin olan şu ki, çoğunluk Ege’nin TÜSİAD’daki geleneksel temsilini kaptırmamaya kararlı...