Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Neden geldin, sen mi götürecen kız bizi buradan” dedi biri. Diğerine ben sordum; “Hükümet sizleri modern konutlara, yüksek katlı apartmanlara taşırsa, özellikle buraların kahrını en çok çeken siz kadınlar ne dersiniz ?” diye. Yanıt değişmiyor “Hic bi yere gitmeyiz. O, önce bizim 100 liramızı versin.”
Sözü özü açık, içleri dışlarında ya, gizlemek yok. “İstanbul’a açılıma katıldık, Başbakan’a gittik diye 100 lira vereceklerdi onu da ic ettiler. Şimdi bunlar mı bize ev verecek, iş sağlayacak?” diye bağıra bağıra anlatıyorlar.
Türkiye açılarak roman vatandaşlarına kadar geldi. Aslında onlar hep yanlarındaydı, belki ilk kez yanına baktı Türkiye.
Daha önce neden bakılmadı diye sormanın anlamı yok, kim baktı ki?
Ama bu bakışı yargılamanın anlamı var.
Başbakan’ın deyimiyle ‘en kalbi duygularıyla’ yaşayan insanlar onlar.
Açılım iradesiyle mi hareket ediyoruz, yoksa Kürt yaklaşımıyla eller yanmaya başladı, o sıcak, samimi duyguları maşa yapmaya mı ihtiyaç var?
* * *
Diyelim ki dert, gerçekten hatır sormak. Devlet hatırını sorarak, onları dinleme kararı aldı. Yaklaşımların en naifi bu olsun...
Hatırları, durumları kötü tabii.
İşsizlik yüzde 90. Yaşadıkları yerler, sosyal koşulları çok kötü. İzmir’de siyasi parti lideri gibi konuşan başkanları Abdullah Çıtır, çeşitli semtlerde 300 bin roman vatandaşı olduğunu söylüyor. Birarada yaşadıkları yer merkezde, Ege Mahallesi. Burada 5 bin kişi, bin hanede yaşıyor.
Hepsi bir yandan konuşunca birbirimizi zor duysak da, söylenenler istekler aynı.
Bir kere, başka bir yere, hele şehir dışına doğru taşınmayı hiç düşünmüyorlar. TOKİ işi onlara göre bir kurmaca. “Kent merkezinde TOKİ bina yapamayacağına göre bizim onunla işimiz yok” diyorlar. Ancak aynı, bulundukları yerde olursa binaların yenilenmesi kabulleri ama öncelik başka yerde, iş ve aş’ta.. “Sosyal hizmet uzmanları fakirlik parası vermek için bizim buralara zorla, 3 ay sonra geliyordu, şimdi bir süre ayağımıza gelecekler, değişen o olacak” diyor yaşlı bir kadın. Müthiş bir Kafka gerçekliği...
İşsizlik ve gelecek korkusu kadınları öyle sarmış ki, yıkık harabe apartmanları yenilenmese bile olur. Şaşırtıcı olan burası. “Bir sıva, bir boya yapsınlar yeter biz ne yapacağız güzel evi, kocaya, oğlana, bana iş olmadıktan sonra.” ‘Sözle değil, işle bizi topluma entegre edebilirsiniz’ demenin direk yolu bu.
Kucağında çocuğuyla otomatik silah gibi konuşan genç kadın koyuyor noktayı; “Biz zaten açığız, bak içimiz dışımız bir bizim. Eğer açılım buralardan taşınmak, bizi şehirden koparıp göz önünden çekmekse biz açılmayacağız.”
* * *
Aslında gençlerin çoğu yaşadıklarının daha farkında. Dernek Başkanı Cıstır da uyanık, gayet iyi dile getiriyor beklentilerini:
“Bu açılım değil, buluşma. Başbakanımız rakamlarla konuşsun inanalım. ‘2010 yılında roman vatandaşlarımıza bu açılım karşılığı şu kadar bütçe ayırdık’ desin. Ya da bu ‘parklarda, okullarda roman vatandaşlar çalışsın’ desin. 50 kişi çalıştıran işyerlerine bir roman işçi alınacak şartı getirilsin, gocunmayız yeter ki düzenli işlere kavuşabilsinler. Bizde adresini söyleyenleri işe almıyorlar.”
Selendi’yi unutan, onları ne kadar hatırlayacak ? Selendi’deki olayların üzerinden 80 gün geçti. Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nda ele alınacak denilen olaylar gündeme dahi alınmadı.
Valilik’ten Büyükşehir Belediyesi’ne giden “Roman vatandaşlar için yer tespiti” yazısına belediye yanıtını gönderdi bu arada. “Bu çalışma için talep ettiğiniz şekilde kent içerisinde uygun arsa bulunamamıştır”.
Çingeneler Zamanı filminde bir sahne vardır, “Kendime yalan söylemeye başladığımdan itibaren, artık kimseye inanmaz oldum” diye geçer. Kendine yalan söylemeden başlayan bir hareketse bu, bir yerlerden başlamak güzeldir.
Ama ekonomiyi işin içinden çıkılmaz hale getirip, işsizliğe tarihi rekor kırdırırken, bugüne kadar bu yoksulluğun içinde, en çok ezdiklerinize, hiçbir gelecek, sosyal güvence sağlamadıklarınıza açılımı ‘TOKİ sizlere ev yapacak’ diye başlatmak büyük bir yanlışa işaret ediyor.
Bazı maşalar ateşi alırken, kucağa düşürür.
Şimdilik bu romana, Romanlar da inanmıyor.



“Başkan’dan talimat geldi, başlıyoruz”
İzmir’deki roman vatandaşlar Hükümet’ten iş beklerken, bulundukları merkezi alanlardan çıkmadan bu alanların rehabilitasyonu için Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na, daha doğrusu onun yerel seçimler öncesi verdiği söze güveniyorlar.
Büyükşehir Belediyesi Emlak Yönetimi Dairesi Başkanlığı Başkanı Selçuk Savcı aynı zamanda Harita Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı. Kentin merkezinde daha çağdaş bir ortam oluşturmak için zaten yerinde çözüm projesi hazırladıklarını belirten Savcı, Ege Mahallesi ve Hilal’de arazi tespit çalışmalarını sürdürdüklerini, Başkan Kocaoğlu’nun önceki gün “Başlıyoruz” talimatı verdiğini söyledi.
Kocaoğlu’nun talimatı üzerine çalışmaları hızlandırdıklarını, arazideki çalışmaların yoğunlaşıltırılmasına karar verdiklerini anlatan Savcı, “Mali boyutunu ortaya çıkarıyoruz. Orada tarihi dokular var. Yaşam şartlarına uygun çözümler üreteceğiz. Binaların altı işyerleri şeklinde yapılacak. Büyük ihtimalle, önce bir bölümü yapacak, sonra diğer bölüme geçeceğiz. Ancak sadece fiziksel dönüşüm düşünmüyoruz. Sosyal dönüşüm de önemli. Hilal’de örneğini yaptık, Ege Mahallesi’ne de el sanatları ve meslek kurslarına yönelik bir merkez yapacağız”diye konuştu.
Evet, birileri olsun, yeter ki sözünü tutsun...