BU pazar, ekonomiye de, bazı sıkıcı gelişmelere de biraz mola... Araya güzel ve farklı bir gelişme girecek bu hafta.
Amerika’da yaşamını sürdüren İzmirli bir tıp adamından büyük müjde geldi.
Yıllardır kazandığı başarılarla adını Ege’nin altın çocuğu olarak duyuran Prof. Dr. Enver Akalın böbrek tedavisinde yeni bir dönemin kapısını araladı.
Evet yıllardır beyin göçü verdiğimiz için üzüldüğümüz Ege’nin başarılı insanları şimdi yurtdışında dünya genelinde yeni buluş ve tekniklere imza atıyor.
* * *
1962 yılında doğan Akalın, Türkiye birincisi olarak İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ni ve ardından Ege Tıp Fakultesi’ni bitirdikten sonra Amerika’da iki ayrı üniversitede bobrek nakli ve immunoloji alanında üst ihtisasını tamamladı. 2000’de New York Mount Sinai Tıp Fakültesi’ne genç tıp adamı, şimdi böbrek hastalıklarında dünyada ilk sıralarda gösterilen New York Albert Einstein Tıp Fakültesi’nde Böbrek ve Pankreas Nakli Bölüm Başkanı olarak araştırmalarını sürdürüyor.
Çalışmalarının katkısını ise dünya yakın gelecekte böbreklerde doku uyuşmazlığı sorununun tamamen ortadan kalkmasıyla yaşayacak. Prof. Dr. Enver Akalın, Amerika’da böbrek hastalıklarında yeni ileri teknikler
GAZETECİ için haber kokusu almak dünyanın en güzel kokularından yeğdir.
Halk adına kovaladığınız haberler, gelişmeler bu mesleğin en keyifli yanı.
İbre daha sonra haksızlıklar, yenilikler, farklılıklara doğru ilerler.
Bazı istisnaları ise yaşarken görür, hissedersiniz.
Yazsanız bomba haberdir ama olmaz vazgeçer gelişmeleri beklersiniz.
Çünkü o haberi yazmak, yorumlamak, kent ya da bir sektör için elini taşın altına koyanları zan altında bırakırken, bilirsiniz ki birşey yapmayan yalnızca izlemekle yetinen ‘karamsarlık ve olumsuzluklardan’ beslenenleri mutlu eder.
Yılların tecrübesi, bize bunları görmek için yeter.
İZMİR Kalkınma Ajansı’nın 2010 yılı bütçesinde yer alan 7,5 milyon TL’lik güdümlü destek projesinin adresi nihayet belli oldu.
Yılbaşı piyangosu, Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü’ne çıktı. Enstitüsü ile birlikte Yenilenebilir Enerji Teknolojileri Merkezi (YETMER) kurulacak. YETMER, kapsamında biyokütle, fotovoltaik, rüzgâr, güneş ısıl ve jeotermal enerji dallarında sektörün ihtiyaçları doğrultusunda, Türkiye’de ilk kez kurulacak test ve analiz laboratuvarına sahip olacak.
Enstitünün 1 milyon TL eş finansman desteği ile birlikte proje 8,5 milyon TL’ye mal olacak.
Bu sayede yurtdışında gerçekleştirilen test ve analiz işlemleri, Türkiye genelinde artık İzmir’de yapılacak.
Üniversite kampüs alanında gerçekleştirilecek YETMER’le birlikte çocuklara yönelik bilim merkezi kurulması da hedefleniyor.
Çinliler geliyor
Son onay için DPT’ye gönderilen projeye, alanında dünyanın ikinci büyük firması, Çinli Trina Solar da destek olmaya söz verdi. Bilgileri aldığımız İzmir Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Ergüder Can, iki ay önce gerçekleştirdikleri Çin ziyareti sırasında firmayla tanıştıklarını ve projeden söz ettiklerini anlatıyor.
Kırmızı etteki gelişmeler malum. Et fiyatlarının önünü almak için ithalat yapıldı. Sıra sıra anguslar ülkemize teşrif buyurdular. Et Balık Kurumu 60-70 bin tonluk ithalat yaparken özel sektör tarafındanda 25-30 bin karkas ve canlı girişi oldu. Buna rağmen İzmir’de market fiyatları oldukça az etkilendi. Marketlerin bir kısmında fiyatlar neredeyse hiç değişmedi.
Şimdi eğer uzatılmazsa 31 Aralık tarihinde kasaplık ve karkas 31 Mart tarihinde ise canlı düve ithali son bulacak. Yani yaklaşık 10 gün kaldı.
Ege’de besicilikte en büyük iki çiftliği; 3 bin baş hayvan varlığı ile Pehlivanoğlu grubu ile beş bin baş kapasitesiyle Söke’deki Kayhan ailesine ait besi çiftliği oluşturuyor. Diğerleri 100 baş hayvan ortalamasına sahip küçük üreticiler. Pehlivanoğlu Grubu, ısrarla yerli et satmaya çalışıyor. Ali ve Hanif Pehlivanoğlu, marketlere ithal et sokmamaya çabalıyorlar.
Tabii nereye kadar ?
Pehlivanoğlu Grubu’yla konuşmamın bir nedeni daha var. Grubun et direktörü Hüseyin Şenoğulları, hem üretici hem tüccar hem parekendeci olarak üçlü sacayağının ortasında biri olarak sektörün ombudsmanı sayılıyor.
Şenoğulları, gece saat 3’lerde açılan hayvan pazarlarını takip ederek,
SOSYAL Güvenlik Kurumu ve vergi borçlarının yeniden yapılandırılması için en ısrarcı illerden biri İzmir olmuştu.
Hatta 12 Eylül öncesi referandum için “Evet” turlarına çıkan her Bakan’a, bu konu ısrarla iletilmiş ve Bakan Ali Babacan yapılandırmanın ilk işaretlerini İzmir ziyaretinde vermişti.
Tasarıyı nihayet 15 gün kadar Babacan bayram müjdesi olarak açıkladı.
TBMM’ye “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” olarak Meclis’te bekliyor.
‘Torba yasa’ denilse de içindeki maddelerle çuval yasaya dönüşen tasarının en geç 13 Ocak’a kadar yasalaşması bekleniyor.
Yapılandırmadan yararlanmak isteyenler ise kanun yayınlandıktan iki ay içerisinde başvurabilecek.
* * *
KAPATACAĞIZ derken tamamen açtık arayı...
‘Eğitimde fırsat eşitliği’ demek dahi nostaljik kaldı...
Yakın bir arkadaşımın hayatı boyunca karnesindeki notlarla toto oynayan oğlu şimdi iç mimar.
Bir tanıdığımın her yıl teşekkür getiren çalışkan kızı iki yıl üst üste sınavlara girdi, kız delirecek ne yapsa puanı bulunduğu kentte istediği bölüme yetmiyor.
Tabii devlet üniversitelerine.
Özel üniversiteler bu kızımızı yüzde 50’lik bursla almak istedi ama ailesinin geri kalan parayı karşılama ya da başka kentte okutma imkanı yok.
‘Nasılsa hırs yaptı, bu yıl kazanır Devlet’i diyorlar.
Bazen okuyucuyu gülümsetmek için köşelerde fıkralara, anekdotlara yer verilir ve çoğu da ters giyilmiş elbise gibi durur...
Oysa ülkede öyle gelişmeler oluyor ki, fıkraya ne hacet!
Örneğin size Ege’den üç rektör atamasını anlatayım.
Gerçi fıkra da olabilir, demokrasi adına dram da!
Manisa Celal Bayar Üniversitesi rektörlüğüne, bildiğiniz üzere Ekrem Pakdemirli’nin oğlu, Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli seçildi.
Bir rektör adayı, o anı, espriyle anlatıyor:
“YÖK Genel Kurulu’ndayız. Neredeyse tablo şöyleydi; adaylar sırayla çağırılıyor. Sıra Pakdemirli’ye gelince içeriden bir ses yükseliyor. Velisiyle gelen aday gelsin!”
Bugün pazar, güzel şeylerden söz edilsin istiyor insan. Keyifli geçsin pazar günü. Geçtiğimiz yıl boşalan fabrikalarla dolu Atatürk OSB’de çarklar yeniden dönmeye başladı.
Üstelik şimdi onlarda seçim heyacanı da var.
İzmir’in en büyük organize sanayi bölgesi Atatürk OSB’yi sardı. Tarih 24 Şubat’ı gösteriyor ama Başkan Hilmi Uğurtaş’a bölge sanayicilerinden Bayram Talay erkenden rakip çıkınca kulisler hareketlendi.
Uğurtaş, “İki yıllığına ve son kez adayım” diyor.
Evet OSB pazar günü için doğru adres, buradaki yarış da, tatlı bir yarış olacak.
Atatürk OSB sorunsuz bir organize bölge. Altyapı, enerji sorunu yok, satılacak arazi kalmadı.
Ancak seçim telaşı tatlı da olsa, Başkan Hilmi Uğurtaş, sanayicinin durumunun gittikçe acılaştığını anlatıyor.