Türkiye’de temaslarda bulunan ABD’nin etkili politikacılarından Senatör Lindsey Graham, Ankara’da bir basın toplantısı düzenledi. Suriye konusunda görüşlerini açıklayan Graham, YPG’nin siyasi kolunun terör örgütü PKK ile bağlantılı olduğunu söyledi.
ABD’nin etkili politikacılarından Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, “Suriye’de Türkiye için ortaya çıkardığımız YPG/PKK sorununu çözmeliyiz. YPG’nin siyasi kolu, PKK ile bağlantılıdır. Obama, YPG’yi silahlandırarak Türkiye için bir kâbus yarattı. Trump, çekilmede çok dikkatli olmalı ve bu sorunu Türkiye’nin kucağına bırakmamalı” dedi.
ABD’nin YPG meselesini hallederek Suriye’den çekilmesi gerektiğini söyleyen Senatör Graham, aksi takdirde, ABD’nin silahlandırdığı gruplarla Türkiye’nin uğraşmak zorunda kalacağını belirtti. ABD’li senatöre göre, plansız bir çekilmede kazananın İran, kaybedenin Türkiye ile SDG içinde ABD’yle çalışan YPG dışındaki kişiler olacak.
Silahlandırma ‘aptalca’
1980’lerden bu yana Türkiye’yi izleyen, ABD Başkanı Donald Trump ile doğrudan görüşebildiği için “etkili” bir isim olarak nitelendirilen, ABD Dışilişkiler Komitesi üyesi Lindsay Graham, Türkiye’de yakından tanınan bir isim. Graham, 2016’da eski Savunma
Bir ülkenin milyonlarca kilometre uzaktaki bir ülkeye asker göndermesi, o ülkeden asker çekmesinden daha zor olabilir mi? Ya da hangisi daha zor (olmalı)? ABD’nin Suriye’den asker çekme kararının ardından ortaya çıkan yaklaşımlar, gerekçeler ve manevralar bu soruların ve cevaplarının tartışılmasına bir kez daha imkân verecek gibi görünüyor.
13 Ocak tarihli yazımın başlığında ‘ABD Irak’ta askeri varlığını artırıyor mu?’ diye sormuştum. Bağdat’ta yapılan tartışmaların ve gözlemcilerin soruya yanıtının ‘evet’ olduğunu ve gerekçelerini aktarmıştım. ABD; Suriye’de terör örgütü YPG/PYD’yi kullanarak istediği şekli veremediği gibi bu nedenle Ortadoğu’daki etkisi de zayıfladı.
Ancak bir önceki yazıdaki sorunun kapsamını genişletmemiz ve ABD’nin Suriye’den askerlerini çekme kararına paralel olarak bölgedeki askeri varlığını ve etkinliğini artırıp artırmayacağını tartışmamız gerekiyor. Zira Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun 8 ülkeyi kapsayan Ortadoğu turundaki rota ve bazı noktalardan yansıyan açıklamalar buna işaret ediyor.
Pompeo’nun rotası
Türkiye’nin de yakından izlediği Ortadoğu turu ‘sürpriz’ Irak bölümü ile birlikte 9 ülke için planlanmıştı. Tur 8 Ocak’ta Ürdün’den başladı ve şu ülkelerle
Başlıktaki soruya, Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Irak Çalışmaları Koordinatörü Bilgay Duman, “Evet” diye yanıt veriyor. Üstelik Duman, bunun ABD Başkanı Trump’ın Suriye’den askerlerini çekmesi kararının bir sonucu olarak da görmüyor. Duman’a göre; Suriye’den bağımsız olarak ABD Irak’taki mevcudiyetini ve etkisini artıracak. Bunun bir kaç nedeni var. Birincisi; Irak’ın Körfez’e, Suriye’ye ve İran’a açılan jeopolitik konumu. İkincisi; ABD’nin Suriye’de YPG/PYD’yi kullanarak yaratmak istediği etkiyi bir türlü yaratamaması. Duman, “ABD, Suriye’ye istediği şekli veremedi. Üstelik Suriye meselesiyle oynadıkça, Ortadoğu’daki etkisi de zayıfladı” diyor. Irak’ta hükümetin kurulma sürecinde ABD’nin desteklediği isimlerin geride kalması buna bir örnek. ABD’nin Ortadoğu’da etkisini tekrar hissettirmek için İsrail, Suudi Arabistan, BAE dışında, Irak’taki askeri mevcudiyetini artırma yoluna gideceği anlaşılıyor. Üstelik DAEŞ’e karşı mücadelenin devam etmesi gerektiği gerekçesini Irak’ta ileri sürmesi de daha kolay. Çünkü 2011’de askerlerini çektikten sonra bu gerekçe ile ülkedeki varlığı devam etti. Irak’taki güvenlik güçlerini bu nedenle eğitti.
Irak’ta ABD üsleri
Saddam Hüseyin’i
›› Türkiye’ye gelecek olan ABD heyeti ile hem Patriotların fiyatı hem de Rusya’dan alınacak S-400 hava savunma sistemi ile F-35 uçaklarının uyumu görüşülecek
›› ‘Onları dinlemek istiyoruz’ diyen Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, “Bu kurum hiçbir projeden asla ve kata taviz vermeyecektir” açıklamasını yaptı
Türkiye’ye 3.5 milyar dolarlık Patriot satışına onay veren ABD’den bir heyet önümüzdeki haftalarda Türkiye’ye gelecek. ABD heyeti ile hem Patriotların fiyatı hem de Rusya’dan alınacak S-400 hava savunma sistemi ile F-35 uçaklarının uyumu tartışılacak. Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, “Onlara ne tür tedbirler aldığımızı söylemekten çok, dinlemek istiyoruz. Endişelerini net, teknik verilere dayalı olarak henüz işitmedik” dedi. Türkiye’nin savunma sanayinde artık kısıtlamaları görmek istemediğini belirten Demir, “Şundan emin olun; bu kurum hiçbir projeden asla ve kata taviz vermeyecektir. Kiminle işbirliği yaparsak yapalım, kiminle ortak çalışırsak çalışalım, olmazsa olmaz şartımız. Kimsenin ağzının kokusunu çekmeden kullanabileceğimiz ürünler oluşturduk” diye konuştu.
Türkiye’nin tamamen çıplak olan uzun menzilli hava savunma sisteminin örtülmesi amacıyla, acil ihtiyaç
Ankara’da temaslarda bulunan 7 kişilik ABD heyetinin detayları net açıklanmayan bir FETÖ soruşturması için Türkiye’ye geldiğini ifade eden Bakan Gül, “Ciddiye aldığımız, önemli delilleri görmek istediler” açıklamasında bulundu. Heyete Cumhurbaşkanı’na suikast timi ile ilgili bilgiler de verildiğini ifade eden Gül, “New York soruşturması iadeye evrilebilir” yorumu yaptı.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ABD’den gelen 7 kişilik FBI ve savcı, hâkim heyetinin New York’ta yürüyen ve detayları net olarak açıklanmayan bir FETÖ soruşturması için geldiğini söyledi. Ancak Gül’ün sözlerinin satır arasından soruşturmanın örgütün kara para ve illegal yollarla ilişkisi hakkında olduğu ortaya çıktı. Adalet Bakanı Gül’ün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast düzenlemeye çalışan tim ile ilgili bilgilerin de verildiğini söylemesi dikkati çekti. Adalet Bakanı Gül, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri ile dün Hâkimevi’nde bir araya geldi. Bakan Gül’ün açıklamalarında şu noktalar öne çıktı:
‘Ciddiye alınıyor’
New York bölge savcılığında bir soruşturma açılıyor. Türkiye’den bazı konularla ilgili bilgiler istendi. Biz, FETÖ’nün iadesiyle ilgili Türkiye olarak tüm talepleri 15 Temmuz öncesinde
Kişisel veriler, başkaları tarafından öğrenilmesi halinde kişinin mağdur olmasına ya da ayrımcılığa maruz kalmasına neden olabilir. Bu nedenle verileri paylaşırken dikkatli olmak gerekiyor. Bu konuda hem kişilere, hem kurumlara düşen yükümlülükler var
Türkiye’de artık ad, soyad, adres yada TC kimlik bilgisi ile sınırlı olmayan, içine araç plakamızdan, sağlık verilerimize, siyasi parti, dernek üyeliğinden, cinsel hayata yönelik kişisel verilerimizin korunmasından sorumlu bir kurum var. Kişisel Verileri Koruma Kurumu Başkanı Faruk Bilir, “Kişisel veriniz mahreminizdir” diyerek hem kişilere, hem de sektör ve kurumlara düşen yükümlülükleri Milliyet’e anlattı. Bilir, Türkiye’de kişisel verilerle ilgili alışkanlıkların değişmesi gerektiğini söyledi.
Kanun korumasında
- Kişisel veri kavramının içine neler giriyor?
Bize ait olan her şey. Kanunda kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir bir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi olarak tanımlanmış. Yani bir gerçek kişiyi doğrudan ya da dolaylı tanımlayan, diğer insanlardan ayırt eden her şey. Adımız, soyadımız, TC kimlik numaramız, araç plakamız, adresimiz, kan grubumuz, biyometrik- genetik verilerimiz, ırkımız, sağlık bilgilerimiz,
TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na adaylığı resmen ilan edilmeden önce görevinden istifa edip etmeyeceği, ederse ne zaman edeceği, istifa etmezse bunun etik olup olmayacağı tartışılmaya başlandı. Milletvekilleri belediye başkanlığına aday olduklarında istifa etmek zorunda değiller. Bu nedenle belediye başkanı seçilememeleri halinde parlamentoya dönme imkânına sahipler. Hatta seçildiklerinde bile isterlerse milletvekilliğini tercih edebilirler. Yıldırım’ın adaylığı daha bir olasılık iken kulislerde onun yerine kimlerin Meclis Başkanı olabileceği konuşulmaya başlandı. Hatta aralarında eski bakanların da olduğu 4-5 isim bu çerçevede dillendirildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, salı günü Yıldırım’ın istifası konusunda “Meclis Başkanımızın adaylığı noktasında istifa nereden çıktı? Öyle bir şey var mı? Dersinizi iyi çalışmamışsınız. İstifaya gerek yok. Milletvekilliği süreci, bir belediye başkanı seçilinceye kadar aynen devam eder. Meclis Başkanlığı’nda da durum aynıdır” dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, konuya farklı bir noktadan yaklaştı. Bahçeli, “Şimdiden Meclis Başkanlığı’ndan ayrılarak, büyükşehir belediye başkanı olduğu
Türkiye’nin, Fırat Nehri’nin doğusunu YPG/PYD’li teröristlerden temizlemekte kararlı olduğunu söyleyen Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ‘Tüm dünya aynı şeyi söylüyor. Türkiye gireceğim derse girer. Bunda hiçbir tereddüt yok’ dedi
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ABD’nin Suriye’den askerlerini Türkiye ile eşgüdüm içinde çekeceğini söyledi. Çekilme sürecinin zaman alacağını belirten Çavuşoğlu, askerler çekilene kadar sahada ABD-Türkiye iş birliğinin somut ve olumlu neticelenmesi için Menbiç yol haritasının uygulanabileceğini vurguladı. Çavuşoğlu, “Sözünde durmamış bir ABD görüntüsü vermemek önemlidir dedik, Pompeo (ABD Dışişleri Bakanı) da hem fikir olduğunu söyledi” dedi. Dışişleri Bakanı, ABD’nin askerlerini Türkiye üzerinden çekmek konusunda bir talep iletmediğini ancak iletirse değerlendirileceğini de sözlerine ekledi.
Türkiye’nin Fırat’ın doğusunu YPG/PYD’den temizlemek konusunda kararlı olduğunu, “Türkiye gireceğim derse, girer” sözleriyle ifade eden Çavuşoğlu, Ankara temsilcileriyle buluşmasında özetle şunları söyledi:
‘Henüz bir talep gelmedi’
ABD İLE İŞ BİRLİĞİ: ABD’nin Suriye’den çekilmesini nasıl koordine ederiz, burada boşluk nasıl oluşmaz, dışişleri bakanları, savunma