ABD’de başkanlık seçimi için son viraja girildi. 346 milyon nüfuslu ülkede seçmenlerin 65 milyondan fazlası oylarını kullandı bile. Bu kişiler, oylarını ya mektup yoluyla ya da yaşadıkları eyaletlerde kurulan sandıklarda kullandı. Oy vermek için son gün 5 Kasım.
ABD’de karmaşık bir seçim sistemi var. Yarışan iki adaydan birinin en çok oyu alması başkan seçilmeye yetmiyor. Bu sistemde asıl belirleyici olan, hangi eyalette en yüksek oyu aldığınız. Sonucu delege sayıları belirliyor. Her eyaletin de nüfusuna bağlı bir delege sayısı var. Örneğin, Kaliforniya’nın 52, Delaware’in 3 delegesi var. Adaylar Kaliforniya’yı kazanırsa hanesine 52 sayısını yazdırıyor, Delaware’i kazanan 3 yazdırıyor. Başkanlık için de 538 delegenin 270’ini almak gerekiyor. İki partinin de kendi “kaleleri” var, ama bir de çekişmeli geçecek eyaletler var. Bu seçimde onların sayısı 7: Michigan, Wisconsin, Pensilvanya, Georgia, Kuzey Carolina, Nevada ve Arizona. Seçim gecesi dünyanın gözü kulağı bu eyaletlerde olacak. Neden böyle anlatalım.
Dengeyi değiştirebilecek nüfus
Bu eyaletlerdeki son durumu, son anketleri paylaşmadan önce, ABD iç siyaseti üzerine çalışan, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi Yunus Emre Erdölen’e kulak verelim. Erdölen şöyle diyor:
‘‘Biz nasıl Türkiye’deki seçimlerde İzmir ve Konya’nın seçim sonuçlarını tahmin edebiliyorsak, ABD’deki seçimlerde de New York ya da başka bir eyalete bakmayacağız. Asıl bakılacak olan 7 eyalet. Michigan, Wisconsin ve Pensilvanya ABD’nin eski sanayi bölgeleri ve seçimin kaderini beyaz işçi sınıfı belirliyor; ama örneğin Michigan’da bunlara ek 250 bin Müslüman nüfus yaşıyor, onlar Donald Trump’a kayabilir. Pensilvanya’da 450 bin Porto Riko’lu Demokratlar’a oy verebilir. Trump, 200 bin civarında aşırı sağ olarak tanımlanan Amiş cemaatini sandığa götürebilirse, tablo burada da değişebilir. Georgia ve Kuzey Carolina muhafazakarların etkili olduğu ama eğitimli, beyaz- orta sınıf sandığa yüklenirse, Demokratlar’ın kılpayı geçebileceği eyaletler. Nevada ve Arizona’da ise Hispanik nüfus yüksek. Bir dönem sadece Florida diyorduk. Oradaki Venezuela ve Küba göçmeni Hispanikler Demokrat parti sola yaklaştıkça Trump tarafına geçtiler ve artık orayı Cumhuriyetçiler alıyor. Bir bakıma Teksas gibi oldu, Demokratlar burayı yüzde 5 farkla kaybedebiliyor.’’
Son anketler ne diyor?
Seçime günler kala, iki aday arasında yüzde bir ve yüzden birden bile daha düşük farkın olduğu eyaletler var. Trump’ın oyları son birkaç haftada ülke genelinde ivme kazandı ama yarış başa baş gidiyor. Çekişmeli eyaletlere bakıldığında Arizona’da yüzde 47’ye karşı yüzde 49 ile Trump’ın üstünlüğü var. Pensilvanya, Georgia, Kuzey Carolina’da puan farkı bir ve anketler Trump’ın yüzde 48’e karşı yüzde 49 ile önde olduğunu gösteriyor. En yakın yarış yüzde 48 ile Nevada’da görünüyor. Michigan ve Wisconsin’de yüzde 48’e karşı yüzde 49 Harris üstünlüğü var.
Anketlerin yanılma paylarını artı-eksi 2 hatta 3 puan olduğu düşünülürse, seçim sonucunu öngörmek neredeyse imkânsız. Bu, seçim sonuçlarını Türkiye saatiyle 6 Kasım sabahı görememe ihtimalini artırıyor. Fark ne kadar yakın olursa, itirazlar, yeniden sayımlar ve mahkeme kararlarıyla uzayabilecek bir süreçten de bahsediyoruz. Bu, halihazırda yarı yarıya kutuplaşmış ABD toplumunda gerginliğin süreceğini de bize gösteriyor.
7 eyaletin belirleyeceği seçim sonuçları sadece ABD değil, dünya siyasetinde de çok önemli etkiler yaratacak. Zira Ortadoğu’da da Karadeniz’in kuzeyinde de uzayıp giden savaşların gidişatı bu seçime göre belli olacak. Kamala Harris ya da Donald Trump’ın zaferi, savaşların bitmesi ya da adaletli bir küresel düzen umudu vermese de en azından belirsizliğin ortadan kalkmasına yarayacak. Pozisyonlar da yeni Başkan’ın politikalarına göre şekillenecek.