Yaklaşık iki haftadır Kazakistan’daki siyasi gelişmeleri izliyoruz. Bu hafta sürece biraz farklı bir perspektiften bakmak istedik. Malum kripto para piyasası uzun süredir sallanıyor. Bitcoin ve alt coinlerde hem düşüşler var hem de büyük bir belirsizlik hakim. Elbette bu düşüşün başlıca sebebi ABD Merkez Bankası FED’in kararları ama Kazakistan’da yaşanan olaylar da kısa süreli kripto piyasasını etkiledi.
İkisi arasında nasıl bir bağlantı var diye düşünebilirsiniz. Şöyle özetleyelim: Kazakistan kripto para madenciliğinde dünyada ikinci sırada. Bugün kripto paraların yaklaşık yüzde 20’si Kazakistan’da çıkarılıyor. Kripto para madenciliği yapmak için elektrik, bilgiyasar, internet ve güçlü ekran kartlarına ihtiyaç var. Kazakistan’daki protestolar sürerken ülkede elektrik ve internet kesintileri yaşanınca madencilik sekteye uğradı. Kazakistan’ın kripto madenciliğindeki yerini uluslararası piyasalar uzmanı Şant Manukyan ile konuştum.
Dünyada ikinci
Kazakistan 2019’da kripto para madenciliğinde dünyada
Önümüzdeki hafta Türkiye ve Ermenistan Özel Temsilcileri önemli bir görüşme yapacak. Türkiye’nin Temsilcisi Büyükelçi Serdar Kılıç ve Ermenistan’ın Temsilcisi Ruben Rubinyan 14 Ocak’ta Moskova’da ilk kez aynı masada buluşacak. Görüşmenin yeri ile ilgili Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Öyle anlıyoruz ki Rusya bu ilk toplantıya ev sahipliği yapmak istiyor. Ermenistan da bizim edindiğimiz izlenime göre bu ilk toplantının Moskova’da olmasını arzu ediyor” demişti.
Rusya bu görüşmede sadece “ev sahibi." Ankara, Rusya’nın ev sahipliğini önemsiyor ancak bu ilk toplantının üçlü bir formata dönüşmesini de istemiyor. Bir başka deyişle, Rusya'nın rolünün bu ilk görüşmedeki "ev sahipliği"yle sınırlı kalmasını istiyor. Bu isteğin sebebi, Ermenistan ile doğrudan ve samimi bir görüşme sürecini yürütebilmek. “Doğrudan görüşme” fikriyle yola çıkılan bu tip müzakerelere üçüncü bir ülkenin dahil
Sudan’da sokaklar yine karışık. On binler, askeri yönetimi protesto için meydanlarda ve protestolara güvenlik güçlerinin müdahalesi sert oluyor. Son olarak 4 kişinin hayatını kaybetmesi, ülkede tansiyonu yükseltti. Aslında Sudan, 2019’daki devrimin devamının getirilememesinin sancısını yaşıyor.
2019’da kalabalıklar sokak gösterileriyle Devlet Başkanı Ömer Hasan Ahmed El-Beşir’in koltuğunu sallamış, 11 Nisan’da da 30 yıllık iktidarını devirmişti. O tarihten sonra varılan uzlaşıya göre, Askeri Konsey ülkeyi 21 ay yönetecek, ardından görevi sivil geçiş hükümetine devredecekti. Ama tarih yaklaşırken askerin bu yetki devrine yanaşmaması gerilimi artırmıştı. Daha sonra da 25 Ekim’deki askeri darbe, hükümet üyelerinin gözaltına alınıp, ülkede olağanüstü hâl ilan etmesi, askerin yönetimi bırakmak istemediğinin kanıtıydı. Oysa El Beşir iktidarını deviren gençlerin tek amacı, Sudan’ı askeri değil sivil bir iktidarın yönetmesiydi. 2019 yılındaki devrimin sembol isimlerinden, Sudan kadının
Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecinde ilk adım uçuşların başlaması olacak. Bu hafta hem Dışişleri Bakanı hem de Ulaştırma ve Altyapı Bakanı, konuya ilişkin bilgi verdi. Buna göre, özel havacılık şirketleri önümüzdeki günlerde Türkiye ile Ermenistan arasında seferlere başlayacak. Türk tarafı “birlikte yaşama kültürünün kurulması” açısından bu uçuşların başlamasının önemli olduğunu düşünüyor.
Ankara ve Erivan’ın, bu sürecin yürütülmesinde görevlendirdiği özel temsilciler de önümüzdeki günlerde doğrudan müzakereye başlayacak. 12 yıl önce akamete uğrayan süreç, bu kez arabulucu olmadan yürüyecek (2009 yılındaki müzakerelerde İsviçre arabulucuydu). Hedefler 2009’dakilerle aynı ancak bu kez kademeli bir normalleşme öngörülüyor. İki temsilci, bunun yol haritasını belirlemeye çalışacak. Türkiye "güven artırıcı adımlarla" ilerleye azami hassasiyet gösteriyor. Tabii bu süreçte merak edilen
Türkiye ve Ermenistan 12 yıl sonra yeniden normalleşme süreci yolunda adım atma kararı aldı. Elbette bugün 2009’a kıyasla bambaşka bir konjonktür var. Örneğin Karabağ savaşı sonrası işgal edilmiş topraklarının bir kısmını geri almış Azerbaycan var. Ama işgalin tam anlamıyla bittiği söylenemez. Bu sebeple Ankara Erivan ile bu yeni süreci Azerbaycan'ın da iş birliğiyle yürütme niyetinde. Zira 2009’da Azerbaycan tarafı, Türkiye ve Ermenistan’ın attığı hızlı adımlardan çok rahatsız olmuştu.
12 yıl önce akamete uğrayan ve arabulucuyla yürütülen (İsviçre arabulucuydu) süreç, bu kez doğrudan ve çok daha dikkatli şekilde, geçmişteki ayak izlerini de takip ederek ilerletilmeye çalışacak. Diplomaside bir sürece yeniden giriliyorsa, geçmişte varılan mutabakatlar genellikle bir zemin oluşturur. 2009’daki yol haritası kuvvetle muhtemel bugün için de geçerli olacaktır. O protokollere göre ilişkilerin geliştirilmesi için hükümetler arası komisyon kurulması kararlaştırılmıştı. O komisyonun da alt
Bu hafta küresel gündemin ilk sırasında yine Ukrayna krizi vardı. ABD yönetimi, elindeki istihbarat verilerine dayanarak Rusya’nın 2014’ten sonra bir kez daha Ukrayna’ya askeri harekât hazırlığında olduğunu öne sürüyor ve olası bir askeri hareketlilikte NATO’nun doğu sınırını güçlendirmeyi taahhüt ediyor. Moskova ise NATO’nun doğuya genişleme çabalarından rahatsız ve sınırdaki askeri hareketliliğinin buna karşı olduğunu duyuruyor.
Bu iki süper gücün mücadelesinin düğümlendiği sıcak nokta, Rusya-Ukrayna sınırı. Ben de bu hafta, ABD ve Rusya devlet başkanları arasındaki görüşmeden hemen sonra Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Vasly Bodnar ve Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov ile konuştum. İki tarafın neredeyse kemikleşmiş pozisyonlarına bakıldığında, bir çözüme ulaşmak pek mümkün gözükmüyor. “Rusya ile Batı arasında diyalog kanallarının açık tutulması” belki de varılabilecek tek nokta gibi.
NATO ve Ukrayna’nın üyeliği
Moskova&rsquo
Dünyanın yeni kabusunun adı "Omicron" oldu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Yeni varyantın salgının seyrini değiştirebileceğini” açıkladı; ancak şu aşamada bu seyir iyi yönde mi kötü yönde mi olur, bilmiyoruz. Bilmediğimiz şeylerden biri bu varyantın yayılım hızı diğeri de daha ölümcül olup olmadığı. DSÖ de bu konularda önümüze bilimsel bir tablo koyamıyor. Çünkü varyantı örgüte ilk bildiren Güney Afrika, henüz Omicron vakalarına ilişkin verileri paylaşmadı.
DSÖ Sözcüsü Dr. Margaret Ann Harris’e bu verilerin kendilerine ne zaman ulaşacağını sordum. Sözcü “Birkaç gün içinde” cevabını verdi. Harris, “Varyantın daha hızlı yayılıp yayılmadığını henüz bilmiyoruz ama endişe verici bir varyant olduğuna dair yeterli şüphe var” dedi. Dünyanın belirli noktalarında hızla yükselen vaka grafiğini de işaret eden Harris, Omicron’un diğer varyantlara göre daha ölümcül olup olmadığıyla ilgili de "Şu anda böyle olmadığını
Haftanın ana gündemi Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed El Nahyan’ın çarşamba günkü Ankara ziyaretiydi. Bu ziyaret, ağırlıklı olarak son dönemde döviz kurundaki artış ve ekonomideki gelişmelerle ilişkilendirildi.
Bu yakınlaşmayı Türkiye’nin Körfez bölgesiyle ilişkilerini normalleştirme çabasının bir ayağı olarak yorumlayan da, bir süredir BAE’den sosyal medya mesajları yayınlayan mafya lideri Sedat Peker’in açıklamaları sonrası yaşananla ilişkilendiren de oldu. Ankara’nın 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki aktörlerden biri olarak gördüğü, dahası Libya ve Suriye gibi pek çok sahada da karşısında bulduğu bir aktörden bahsediyoruz. Türkiye’nin böyle bir aktörle ilişkilerini düzeltme arayışı işin bir yönü. Öteki yönünde merak edilen ise Abu Dabi yönetiminin hangi sebeplerle Türkiye’yle yakınlaşma çabasına girdiği.
Bunu anlayabilmek için hem Körfez dengelerine hem de Abu Dabi’nin son dönemde attığı adımlara bakmak