Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

Bu hafta küresel gündemin ilk sırasında yine Ukrayna krizi vardı. ABD yönetimi, elindeki istihbarat verilerine dayanarak Rusya’nın 2014’ten sonra bir kez daha Ukrayna’ya askeri harekât hazırlığında olduğunu öne sürüyor ve olası bir askeri hareketlilikte NATO’nun doğu sınırını güçlendirmeyi taahhüt ediyor. Moskova ise NATO’nun doğuya genişleme çabalarından rahatsız ve sınırdaki askeri hareketliliğinin buna karşı olduğunu duyuruyor.

Bu iki süper gücün mücadelesinin düğümlendiği sıcak nokta, Rusya-Ukrayna sınırı. Ben de bu hafta, ABD ve Rusya devlet başkanları arasındaki görüşmeden hemen sonra Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Vasly Bodnar ve Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov ile konuştum. İki tarafın neredeyse kemikleşmiş pozisyonlarına bakıldığında, bir çözüme ulaşmak pek mümkün gözükmüyor. “Rusya ile Batı arasında diyalog kanallarının açık tutulması” belki de varılabilecek tek nokta gibi.

Haberin Devamı

Krizin tarafları

NATO ve Ukrayna’nın üyeliği

Moskova’nın perspektifine yakından baktığımızda bu çıkmaz daha net anlaşılıyor. Ruslar, NATO’nun doğu kanadının Rus topraklarına doğru genişlemesinden duydukları rahatsızlığı, bizzat Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin aracılığıyla ABD Başkanı Joe Biden’a birinci ağızdan iletmişti.

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Yerhov “Genişleyen Rusya değil, NATO. Bize yaklaşan sizsiniz” mesajı verdi. Rus Büyükelçi “NATO’nun doğuya ilerleme ihtimalini ortadan kaldıracak, Rusya’nın güvenliğine yönelik garantilere ihtiyacımız var. Bizi defalarca aldattılar. Özellikle 90’lı yıllarda bize pek çok vaatte bulundular ancak NATO hep genişledi ve NATO’nun altyapısı sınırlarımıza sürekli olarak yaklaştı. Bu altyapı, her şeyden önce askeri birlikler ve askeri üsler olarak karşımıza çıktı” dedi.

Ukraynalılar ise NATO’ya üye olmayı hayati önemde görüyor. Ukrayna Büyükelçisi Bodnar, Moskova yönetimini NATO meselesini manipüle etmekle suçluyor, “Ben Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya dahil edilmemesinin büyük bir hata olduğunu düşünüyorum. Çünkü ‘açık kapı politikası’ gibi yarım bir karar, Rusya’ya önce Gürcistan’a sonra Ukrayna’ya saldırma imkânı veriyor. Haritaya bakarsanız, NATO zaten Rusya’ya ve sınırlarına yakın” ifadelerini kullanıyor.

Haberin Devamı

Ukrayna Büyükelçisi, bu sözleriyle Polonya, Romanya Letonya, Litvanya gibi NATO üyesi ülkeleri kastediyor. Ayrıca Büyükelçi Bodnar’a göre NATO sadece fiziksel bir koruma sağlamıyor, aynı zamanda siyasi bir kalkan da oluşturuyor. Bodnar, bunun örneğini Gürcistan üzerinden verdi ve “NATO Gürcistan’ı sınırlarına dahil etse, Rusya bir işgale başlayamazdı” dedi.

Krizin tarafları

Türkiye’nin rolü ne olabilir?

“Arabucululuk, kolaylaştırıcılık ya da tarafların isteyeceği başka bir format”… Hangisi olursa olsun bunun hayata geçmesi pek mümkün gözükmüyor. Zaten bölge için halihazırda Minsk anlaşmaları, Ukrayna Temas Grubu, Normandiya formatı gibi pek çok uluslararası arabuluculuk girişimleri var ve bu girişimler yıllardır başarılı olamadı. Buna Rusya’nın kemikleşmiş pozisyonu da eklendiğinde Türkiye’nin bu süreçte bir “kolaylaştırıcı” olması bile pek mümkün görünmüyor. 

Haberin Devamı

Moskova zaten masaya konan arabuluculuk önerisi için “Buna Donbass Bölgesi dahil değil” diyerek tavrını baştan koymuştu. Bunun sebebi, Rusya’nın kendisini başından beri Donbass krizinin dışında tutması. Ukrayna, doğu topraklarında ayrılıkçı grupların Rusya tarafından desteklendiğini iddia etse de Moskova yönetimi ‘Donbass bizim meselemiz değil, Ukrayna’nın iç meselesidir” deyip konuyu kapatıyor.

Rus Büyükelçi de “Uluslararası hukuk açısından gerçekler göz önünde bulundurulduğunda arabuluculuk terimi bu gergin bölgedeki duruma uygulanabilir gibi durmuyor” diye açıkça söyledi ve ekledi:

“Eğer birilerinin Ukrayna hükümetiyle iyi ilişkileri varsa, bu ilişkileri Kiev’i Minsk anlaşmalarını yerine getirmeye ikna etmek için kullanması harika olur. İzlenmesi gereken yol tam olarak bu. Ukrayna’ya insansız hava araçları dahil olmak üzere saldırı silahları tedarik etmek değil.”

Rus elçi bu sözlerle Türkiye’nin Ukrayna’ya SİHA satışından duydukları rahatsızlığı iletiyor. Ukrayna ise her türlü görüşme formatına ve içeriğine açık olduğunu söylüyor. Ukrayna Büyükelçisi Bodnar, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem Ukrayna hem Rusya Devlet Başkanları ile yakın ilişkileri var. Türkiye iyi bir olası arabulucu. Bizim açımızdan Türkiye kolaylaştıran taraf olabilir.” dedi.

‘Hiçbir zaman baskı görmedim’

Dünya iki haftadır Omicron varyantını konuşuyor. Yeni varyanta dair ilk bilgiler dünyanın yaşadığı paniği biraz olsun hafifletti. İlk bilgilere göre varyant Delta’ya göre çok daha hızlı yayılıyor ama semptomları çok daha hafif seyrediyor.

Krizin tarafları

Dünya, Güney Afrika’nın nihai verilerini beklerken, ben de bu hafta Omicron varyantını ilk tespit eden Güney Afrikalı doktor Angelique Coetzee ile konuştum. Aynı zamanda Güney Afrika Tabipler Birliği Başkanı olan Dr. Coetzee, yeni varyantla karşılaştığı 18 Kasım gününü şöyle anlattı:

“29 yaşında bir genç bir adamdı. Yorgun ve bitkindi, kas ağrıları vardı. Birkaç gün önce güneş altında uzun saatler çalıştığı için, güneş çarpması olduğunu düşünüyordu ama semptomları Delta varyantına benzemiyordu. Örneğin boğazda kaşıntısı vardı. Muayene ettim, PCR testi yaptırdım ve pozitif çıktı. Üstelik PCR testi şüpheli geni gösteriyordu.”

Şüpheli durumu tespit ettikten sonra işin zor kısmı bu yeni varyantı dünyaya duyurmaktı. Dr. Coetzee ülkesine sınırların kapanması ihtimaline rağmen susmadığını ve bugün de bu kararından pişman olmadığını söyledi. Dr. Coetzee “Bir tarafım sessiz olmalıydık, çenemizi kapatmalıydık diyordu, diğer tarafım bu etik olmazdı, yeni bir mutasyon şüphesi varken bunu dünyadan saklamak olmazdı. Aksi Hipokrat yeminini tutmamak olurdu” dedi. Dr. Coetzee ‘varyantı açıklamaması için Güney Afrika hükümetinden baskı görüp görmediği’ soruma “Dışarıya bilgi verme konusunda hiçbir zaman baskı olmadı” diye cevap verdi.

Elindeki bilgiler ne?

Dr. Coetzee Güney Afrika’da günlük açıklanan 11 bin 500 civarındaki vaka sayısının çoğunun Omicron varyantı olduğunu düşünüyor. Güney Afrika Ulusal Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü’nün verileri ayrıntılı olarak açıklamadığını anlatıyor. Bu yüzden ölümlerle ilgili Omicron veya Delta kaynaklı ayrımının yapılamadığına da dikkat çekiyor.

Hastalığa yakalananların çok küçük bir kısmının oksijen ihtiyacı olduğunu ifade eden Dr. Coetzee, “İyi haber, bu varyanta yakalanan kişiler beş gün yatıyor ve sonra hızlı bir şekilde iyileşiyor” dedi. Güney Afrikalı doktor, vakalar arasında aşı olmuş kişilerin de olduğunu, ama aşılanmamış kişilerin süreci daha zor atlattığını anlatıyor. Yeni varyantın hafife alınmaması gerektiğini ifade eden Dr. Coetzee, “Bu varyantta hafif bir seyir görebilir ama salgının sonuna geldiğimizi söyleyemem” dedi. Bu yüzden Güney Afrikalı doktorun aşı şirketlerine de “Sırlarınızı gizlemenizi anlıyorum ama yeterince para kazandınız, küresel düzeyde herkesin aşıya ulaşabilmesi için üretim bilgilerini artık paylaşın” çağrısı yaptı.