Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye ve Ermenistan 12 yıl sonra yeniden normalleşme süreci yolunda adım atma kararı aldı. Elbette bugün 2009’a kıyasla bambaşka bir konjonktür var. Örneğin Karabağ savaşı sonrası işgal edilmiş topraklarının bir kısmını geri almış Azerbaycan var. Ama işgalin tam anlamıyla bittiği söylenemez. Bu sebeple Ankara Erivan ile bu yeni süreci Azerbaycan'ın da iş birliğiyle yürütme niyetinde. Zira 2009’da Azerbaycan tarafı, Türkiye ve Ermenistan’ın attığı hızlı adımlardan çok rahatsız olmuştu.

12 yıl önce akamete uğrayan ve arabulucuyla yürütülen (İsviçre arabulucuydu) süreç, bu kez doğrudan ve çok daha dikkatli şekilde, geçmişteki ayak izlerini de takip ederek ilerletilmeye çalışacak. Diplomaside bir sürece yeniden giriliyorsa, geçmişte varılan mutabakatlar genellikle bir zemin oluşturur. 2009’daki yol haritası kuvvetle muhtemel bugün için de geçerli olacaktır. O protokollere göre ilişkilerin geliştirilmesi için hükümetler arası komisyon kurulması kararlaştırılmıştı. O komisyonun da alt komisyonları şu başlıklarda belirlenmişti:

Haberin Devamı

“1-Dışişleri Bakanları arasında siyasi istişarelerin yapılması, 2- İlişkilerin tarihsel boyutlarının ele alınması, 3- Hukuki konuların görüşülmesi, 4- Ulaştırma, iletişim, enerji altyapısı ve şebekelerinin oluşturulması, 5- Bilim ve Eğitim alanında iş birliği yapılması, 6- Ticaret turizm ve ekonomik iş birliğinin yürütülmesi, 7- Çevre alanında işbirliği.”

Kurulacak 7 alt komisyon, bu başlıklarda çalışmalarını ayrı ayrı yürütecekti. Bugün eğer yine bir çatı metinde anlaşılırsa, benzer komisyonların kurulması ve benzer yol izlenmesi bekleniyor.

Sanal sınırlar

2009’da parafe edilmiş protokollerin temel noktası, sınırların açılmasıydı. Protokoller onaylanmış olsaydı, iki ülke birbirinin sınırını “uluslararası hukukun ilgili anlaşmalarında tarif edildiği şekliyle” tanıyacak ve 1993’te Dağlık Karabağ işgali sebebiyle kapatılan sınırlar protokollerin onaylanmasından iki ay sonra açılacaktı.

Bugün o noktaya nasıl ve ne kadar sürede ulaşılacak bilinmiyor. İki ülke arasında fiziki sınırların kaldırılmasından önce atılabilecek kolay adımlardan biri, sanal sınırların kaldırılması olabilir. Zira bugün Türkiye’nin koyduğu engelleme sebebiyle Ermenistan Devlet Başkanlığı, Başbakanlığı dahil 12 devlet kurumunun internet sitesine girilemiyor. Bunu denediğinizde karşınıza “Coğrafi Güvenlik Engeli” bilgilendirmesi çıkıyor. Türkiye bu kararı, 2020 yılında başlayan Karabağ savaşı sonrası almıştı. Ermenistan ateşkesi ihlal edince, resmi kurumlarına ait internet sitelerine Türkiye’den erişim engellenmişti. Bugün o sitelere hala VPN uygulaması ile girilebiliyor. Benzer durum Ermenistan için de geçerli. Ermenistan’dan da Türkiye uzantılı sitelere girilemiyor. Bu sanal sınırların ne zaman kaldırılacağı da ayrıca merak ediliyor.

Haberin Devamı

Yol haritası ne olabilir

Seçim muamması

Bu hafta Libya’daki siyasi dengeler açısından kritik. Libya’da takvimler Devlet Başkanlığı ve Parlamento seçimleri için aylar öncesinden 24 Aralık’a ayarlanmıştı. Ancak son haftaya girilirken bile seçimlerin yapılıp yapılamayacağı belirsizdi.

Haberin Devamı

Libya Seçim Komisyonu üyesi Ebu Bekir Marada cuma günü seçimin 24 Aralık’ta yapılma ihtimalini imkânsız gördüğünü söyledi. O bu sözleri söylerken henüz Komisyon seçimin ertelenip ertelenmeyeceğine dair bir karar vermemişti. Seçimin bir muammaya dönüşmesindeki temel sorun yasal zemin ve temel kurallara dair belirsizlikler. Bu belirsizliklerin başında da seçim yarışına girecek Cumhurbaşkanı adaylarının yeterliliklerine dair kriterlerin ne olacağı geliyor. Seçim Komisyonu bunu Parlamento ve yargı kurumlarıyla istişare ederek tespit edeceğini duyurdu ancak bunun yöntemine ve güvenilirliğine dair soru işaretleri var. Örneğin savaş suçlusu olarak görülen ve adaylık başvurusu yapan Halife Hafter’in listede olup olmayacağı merak konusu. Ayrıca seçime bu kadar az süre kalmasına rağmen listenin hala duyurulmamış olması adaylara kampanya imkânı da tanımıyor.

Bir başka sorun da şu: Seçim güvenliği. Silahlı grupların zaman zaman seçim merkezlerinin bulunduğu bölgeleri abluka altına aldığı bilgileri geliyor. Bir kesim ‘seçimin süresiz ertelenmesinin’ yeni bir şiddet sarmalı yaratacağını düşünüyor. Bir başka kesim de ‘tüm sorunların olmasa da bazı sorunların seçim ile çözülebileceğine’ inanıyor. Seçimlerin şeffaf ve adil olması gerektiğini düşünenler de bu belirsizlikler karşısında ertelenmesinin daha doğru olacağını savunuyor. Bu grup aceleye getirilecek bir seçimin sandıktan çıkacak iktidarın meşruiyetini tartışmaya açacağını düşünüyor ve seçimlerin en azından Şubat 2022’ye ertelenmesini istiyor. İşte Libya tüm bu belirsizliklerle kritik bir kavşakta. Süreç nereye evrilecek, göreceğiz.

Yol haritası ne olabilir

Kısasa kısas dönemi bitti

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) dönerken iki ülkenin uluslararası platformlarda birbirine uyguladığı yaptırımları hatırlatırken, “Onlar İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi gibi bazı platformlarda bize karşı tutum sergilediler, biz de buna karşı mütekabiliyet gereği bazı kısıtlamalara gittik, bunları kaldıracağız” dedi.

BAE, özellikle 2016-2019 yılları arasında Türkiye’nin İİT Dönem Başkanı olduğu süreçte zirvelere düşük seviyede katılmış, çıkarılacak kararlarda perde arkasında işi yokuşa sürmüştü. Yine aynı dönemde Arap Ligi toplantılarında da ana gündemden bağımsız konularda Türkiye’ye karşı bildirilerin çıkması için perde arkasında mücadele yürütmüştü. Biri 2017’deki İstanbul’daki İslam İşbirliği Zirvesi’nden, diğeri 2018 yılında Suudi Arabistan’da yapılan 29. Arap Ligi Zirvesi’nden iki somut örnek ilişkilerin o dönemki rengini vermeye yeter.

Türkiye, ABD Başkanı Donald Trump Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan edince Gazze’de yapılan gösterilerde Filistinlilerin öldürülmesi sonrası İİT’yi olağanüstü toplamıştı. İstanbul’daki Liderler Zirvesi’ne BAE Bakan düzeyinde katılmıştı. Filistin Dışişleri Bakanı Riyad Al Maliki o zirvenin ertesi günü yaptığım röportajda ülke ismi vermemiş ancak “Perde arkasında metni yumuşatmak için mücadele veren ülkeler oldu” demişti. Filistinli bakanın kastettiği ülkelerin başında Birleşik Arap Emirlikleri geliyordu.

İkinci örnek, 2018’de Arap Ligi Zirvesi’ydi. Zirve, Kudüs başlığıyla toplanmış olmasına rağmen Ankara’ya Irak’taki askerlerini çekme çağrısı yapılmış, Türkiye’den Afrin operasyonunu sonlandırması istenmişti. Bu çabaların arkasında da yine BAE başta olmak üzere Körfez ülkeleri vardı. İki ülke arasında diyaloğun başlamasıyla uluslararası kuruluşlardaki kısasa kısas dönemi de bitmiş oldu.

Yol haritası ne olabilir