“Ailemin tek kızıyım. Eşimle 4 ay önce severek evlendik. Eşim bana karşı hep nazik davranırdı.
Ancak iki hafta önce aramızda bir tartışma çıktı. Eşim benimle bağırarak konuştu. Sonra da özür diledi. Ama bu beni çok üzdü.
Ben de bunu anneme anlattım. Annem de ‘Eşimi arayıp sen kızıma böyle davranamazsın. Bir daha böyle bir şey duyarsam kızımı alır götürürüm,’ demiş.
Eşim de o akşam eve geldiğinde ‘Sen evdeki her şeyi annene mi anlatıyorsun?’ dedi.
Bunun üzerine yeniden tartıştık. Ben de annemi tekrar aradım. Annem de ‘Geliyoruz,’ dedi.
Annemle babam birlikte geldiler. Eşimle neredeyse kavgaya varacak kadar tartıştılar.
Eşim, bana gitmemem için çok ısrar etti. Ama ben dinlemedim. Şimdi annemlerdeyim. Annem boşanma davası açmam için ısrar ediyor.
Eşim de eve dönmemi istiyor. Ne yapacağımı bilemiyorum. Eşimi de çok seviyorum. Kafam karma karışık. Bana bir yol gösterin.”
“24 yaşında genç bir kadınım. Eşimle evlendiğimizden bu yana 7 aydan fazla bir zaman geçti. Ama birlikte olamadık. Halen bakireyim.
Eşime, bu sorunun çözümü için doktora gitmesi gerektiğini söylediğimde hakarete ve şiddete uğruyorum.
Ayrıca ‘Bunu aileme söylersen senin için kötü olur,’ diyerek beni tehdit ediyor.
Geçen hafta doktora gitmesi için ısrar edince dayak yedim. Annem yüzümdeki morluğu görünce anlatmak zorunda kaldım. O da size yazmamı söyledi.
Boşanmaktan başka çarem kalmadı. Haklarımı öğrenmek istiyorum.”
***
Değerli okurum, evlenmenin, aile kurmak, hayatı paylaşmak, acı tatlı günleri birlikte yaşamak, gibi sosyal amaçları vardır.
Ancak, evlenmenin, cinsel istekleri tatmin etme amacı da yadsınamaz.
“38 yaşında 12 yıldır evli ve bir kadınım. Eşimle birbirimizi severek evlendik.
Son zamanlarda bana karşı soğuk davranması, akşamları geç gelmesi beni tedirgin ediyordu. Zaman zaman da aramızda tartışma olmuyor, değildi. Ancak aldatılacağımı asla düşünemezdim.
Bundan bir hafta önce eşimin işyerine gittim. Kendisi yoktu ve cep telefonu faturası da zarfından çıkartılmış olarak masasında duruyordu.
Faturanın yüksekliği dikkatimi çekti. Fatura detaylarını incelediğimde eşimin aynı telefon numarasıyla aynı gün içinde defalarca görüştüğünü gördüm.
Eşimin sürekli görüştüğü o numarayı aradım. Elim ayağım titriyordu. Telefonu bir kadın açtı. Kim olduğunu sordum. O da bana ‘Siz kimsiniz? Beni neden arıyorsunuz?’ dedi.
Ben de eşimin adını vererek ‘Siz eşimle niçin bu kadar sık görüşüyorsunuz?’ diye sordum.
‘Bunu eşinize sorun’ diyerek telefonu yüzüme kapattı. Bu defa eşimin kredi kartı hesap ekstrelerini inceledim.
Her şey ortaya çıktı. Bana ‘İş seyahatine gidiyorum,’ dediği günlerde nerelerde olduğu tespit ettim. Bunu bana nasıl yapar, inanamıyorum.
Değerli okurlarım, evliliğin olmazsa olmaz koşulu eşlerin birbirlerine karşı içten ve doğal olmalarıdır.
Ne yazık ki bazen eşlerden biri, evlenmeden önce veya daha sonra, kendini olduğundan farklı gösterme çabası içine girebiliyor.
Bu durumda diğer eş, karşısında oyun oynayan, kendini farklı gösterme çabası içinde olan bir eş görünce, işte o an güvensizlik başlıyor ve evlilik yara alıyor.
Maskeleri çıkarıp atmak ve doğal olmak, sadece evlilikte değil hayatın tüm alanlarında da çok önemlidir.
Kendini farklı gibi gösterme çabası sadece karşıdaki için değil, aynı zamanda maske takan için de çok zordur.
İnsanı en çok rahatsız eden şey farklı birisi gibi davranmaya çalışmaktır.
Her duruma göre değişen maskelerle dolaşmak, her an o maskeleri değiştirmek zorunda kalmak, çekilmez diye düşüyorum.
Yıllar önce bu konuyla ilgili yazdığım bir şiirimi de siz değerli okurlarımla paylaşmak isterim.
Eşler, birbirlerini ne kadar severek evlenirlerse evlensinler; yaşanan ekonomik sorunlar, romantizmi olumsuz etkiliyor.
Her akşam, ev kirasının, ısınma, elektrik ve su faturası gibi zorunlu giderlerin konuşulduğu birlikteliklerde ne yazık ki duygular yaralanıyor.
Çaresizlikten taraflar birbirlerini suçlamaya başlıyorlar. Bu da aşkı yaralıyor.
Ekonomik sorunlar, sevginin ve aşkın önüne geçiyor.
Bu nedenle evlenmeye karar veren gençler nasıl bir yaşam planladıklarını ve bunun maliyetinin ne olduğunu, kazançlarının bunu karşılayıp karşılamayacağını hesaplamalılar.
Evlenmeye karar verenlerin, maddi durumundan daha önemli olan içinde bulunduğu koşullara göre davranmalarıdır.
Yeni evlenecekler, gelir durumlarını açıklıkla ortaya koyarak, yaşayacakları hayatın planlamasını yaparlarsa iki taraf da hayal kırıklığı ve üzüntüler yaşamaz.
Ayrıca gençlerin, “Düğün öncesi her şey tam olsun, konuya komşuya ayıp olmasın!” düşüncesiyle altından kalkamayacakları borçlanmalara girmeleri doğru değildir.
Eğer kendinizi kötümser olarak görüyorsanız, sadece bir gün için iyimser olmayı deneyin.
Bütün kaygılarınızı, nefretinizi, kininizi ve umutsuzluklarınızı bir gün olsun sırtınızdan indirip bir çantaya doldurup dolaba koyun.
Bir gün uzun olursa 12 saat, 12 saat uzun olursa sadece 1 saat için her şeyin çok güzel olacağına inanın.
Yarınlara dönük kaygılarınız yerine umudu, kininiz yerine sevgiyi koyun.
Karşılaştığınız herkese gülümseyin. Spor yapın, yalın ayak çimlere basın. Ailenize bir sürprizler yapın.
Çocuklarınız varsa onları parka götürün, oyunlar oynayın. Kimsenin aleyhinde konuşmayın veya düşünmeyin.
Kimseyi eleştirmeyin. Tüm tanıdıklarınızın iyi tarafını görün. Bakın neler olacak.
Yaşam size o güne kadar olmadığı kadar güzel görünecek.
“Şu anda 7 aylık hamile olan eşimle bundan bir yıl önce birbirimizi severek evlendik.
Önceki gece işlerim uzadığı için işten eve geç geldim.
İşte olduğumu bildiği halde, ‘Bu saate kadar neredeydin? Hamile eşini bırakıp nerelere gidiyorsun?’ diye söylenip durdu.
Ben de ne kadar izah etmeye çalıştıysam da derdimi anlatamadım. Bu nedenle bir süre tartıştık. Akşam salonda kaldı.
Sabah uyandığımda ise evde yoktu. Defalarca aradıktan sonra telefonunu ancak açtı. ‘Annesinin de bana çok kızdığını artık beni sevmediğini ve boşanmak istediğini,’ söyledi.
Eşimi seviyorum. Onun annesi tarafından doldurulduğunu da çok iyi biliyorum. Benimle evlenmesine hep karşı çıktı.
Bu durumda ne yapmalıyım? Eşim boşanma davası açarsa bebek doğduğunda velayetini alabilir miyim?”
***
“25 yaşında bir genç kızım. Nişanlımla evlenmemize bir ay varken aramızda sorunlar çıktı. Onun benden ‘Evlilik sözleşmesi yapalım’ talebi beni çok sarstı.
Ona, ‘Bana güvenmiyorsan benimle evlenme,’ dedim.
‘Bu sözleşmeyi yapmamı ailem istiyor,’ diye ısrar edince, ben de onu terk ettim.
Telefonlarını da açmıyorum. Ama onu halen çok seviyorum. Kafam karmakarışık. Bana ne yapmamı önerirsiniz?”
Değerli okurum bu durumla sıklıkla karşılaşıyorum. Bu talep bazen de bu konuda yeterli bilgiye sahip olmamaktan geliyor. Aşağıda anlatacaklarım sadece size değil, bu konuda başka sorun yaşayanlara da ışık tutsun.
***
Bu kaygıyı duyanlara öncelikle şunu belirteyim: Türk Medeni Kanunu’na göre, evlenmeden önce edinilen mallardan eşin hak talep etmesi mümkün değildir.
Sadece, bu mal varlıkların gelirleri edinilmiş mal olarak kabul ediliyor. Eşler boşanma durumunda, eşler evlilik devam ederken kazanılan mal varlıklarından hak talep edebilecekler.