Cengiz Hortoğlu

“28 yaşında genç bir kadınım, eşimle birbirimizi severek evlendik. İlk zamanlar her şey harikaydı.

Ama aramızda şimdi öyle bir engel var ki ne yapacağımı bilemiyorum.

Ancak son bir yıldan bu yana hayatım tamamen değişti. Eşim artık benden çok bilgisayarıyla yaşıyor.

Yemek yerken, film izlerken, arabayla giderken (arabayı ben kullanıyorken) eşim sürekli bilgisayar veya cep telefonunda bilgisayar oyunları oynuyor.

Tüm hayatı sadece bundan ibaret… Annemler geldiğinde bile yemeğe zorla geliyor.

Aylardır ayrı odalarda kalıyoruz. Bu konuyu ne zaman açmaya kalksam, sert bir tepkiyle karşılaşıyorum.

Bana ‘Daha ne istiyorsun, lüks bir evde yaşıyorsun, istediğin kadar para veriyorum. Derdin ne?’ diyor.

Oysa ben eşimle lüks bir evde oturmak için evlenmedim. Eşime olan sevgim nedeniyle evlendim. Ama bunları ona anlatamıyorum. Bana bir çare bulun.”

Değerli okurlarım, bana gelen maillerden internette şantaja uğrayan çok sayıda mağdurun olduğunu öğrenmiş bulunuyorum.

Mağdurlar özellikle genç kızlar ve genç kadınlar…

Önce bir sosyal paylaşım sitesinden tanışma, arkasından güven oluşturup gizlice çekilen resim veya videolarla şantaj…

“Resmini veya video görüntülerini internette yayınlarım” şantajıyla mağdur genç kız veya kadın ya birlikte olmaya zorlanıyor veya sürekli para isteniyormuş.

Bu durumun mağdurlarına önerilerim:

*Kendinizi sakın suçlamayın, siz bu olayın mağdurusunuz ve hukuk sizin yanınızda…

*Sakın şantaja boyun eğmeyin. Yaşadığınız sorunu yakınlarınızla paylaşın ve haklarınızı arayın.

Değerli okurlarım, mutlu olmak hem çok kolay hem de çok zordur. Peki mutluluğu zor veya kolay kılan nedir?

Bu tamamen bizim olayları yorumlama ve bakış açımızla ilgilidir. İsterseniz bir serçe su içerken onu izlemekten mutlu olursunuz, istemezseniz de sizi hiçbir şey mutlu edemez. Bu tamamen size bağlı…

Bana göre mutlu olmak çok kolaydır.

İşte sevdiğiniz insanla bu Pazar bunları yapabilirsiniz:

*Bir vapurun güvertesinde güvercinleri beslemek,

*Sahilde balık ekmek yemek,

*Bir simit ve çayla sabah kahvaltısı yapmak,

*Çimlerde yalın ayak dolaşmak,

“29 yaşında genç bir kadınım. Eşimle birbirimizi severek evlendik. Dört yıldan bu yana evliyiz.

Bir akşam aramızda sohbet ederken bana bir cinsel fantezisini anlattı. Karşılıklı gülüştük. Bana benim de anlatmam için ısrar etti. Ben de bir fantezimi anlattım.

Anlatmaz olaydım. Eşim bana çok sinirlendi ve evi terk edip çıkıp gitti. 20 günden bu yana da annesinde kalıyor ne yapsam bilmiyorum.

Defalarca arayıp özür diledim Şimdi de boşanma davası açacağını söylüyor. Acaba bu nedenle dava açsa kazanır mı? Eşimi seviyorum. Boşanmak da istemiyorum. Gerçekten başım belada mı? Bana yol gösterin.

***

Değerli okurum, böyle bir fantezi gerçekten anlatılmaz. Kim olsa böyle bir konuşmaya tepki gösterirdi. Açıkçası yaptığınız doğru olmamış.

Ancak artık üzülmenizin bir yararı yok. Önemli olan evliliğinizi kurtarmanızdır.

Eşinizle aranızda başka bir sorun yoksa eşinizin bu nedenle açacağı boşanma davasının kabul edileceğini zannetmiyorum. Bu kadar endişe etmenize gerek yok.

“36 yaşında başarılı bir iş kadınıyım. Benim tek sorunum; başladığım bir ilişkiyi evliliğe kadar devam ettiremememdir.

Birisiyle tanışıyorum, başlangıçta her şey yolundayken birden benden soğuyor ve ayrılıyor.

Ben de bir yuva kurmak istiyorum. Nerede hata yaptığımı da bilemiyorum. Bir ilişkiyi başından sonuna kadar götürememek mutlaka benim hatam. Aksi takdirde defalarca aynı sorunu yaşamazdım.

Arkadaşlarım beni çok sever. Fiziksel olarak da çok beğenilen bir kadınım.

Mutlu olmak benim de hakkım. Ne oluyor da sonuç hep aynı oluyor? Acaba farkında olmadan yaptığım hatalar mı var?”

***

Değerli okurum, sizin nasıl bir hata yaptığınızı bilemiyorum. Ancak bir ilişki uzun süreli devam etmiyorsa işte muhtemel nedenleri:

1)Ne söylediğini anlamaya çalışmadan sürekli laf yetiştirmek,

Yıllardır yaptığım çalışmalarda boşanmaların, asıl çocukları vurduğunu hem de okyanustaki en çılgın dalgalar kadar sert vurduğunu ama hiçbir şey yapamadıklarını gördüm.

Bir kış günü adliyeden çıktığımda, adliyenin önünde bir annenin kızıyla konuşurken yaşadığı çaresizliği hiç unutamadım.

Küçük kızın üzerinde mavi bir kabanı, başında kırmızı beresi, ellerinde minik eldivenleri vardı. Belki de soğuktan çok umutsuzluktan tir tir titriyordu.

Beş yaşlarındaki küçük kız, hem ağlıyor hem de “Anneciğim babam gitmesin,” diye yalvarıyordu.

Annesinin hiç bir çabası onu teselli etmeye yetmiyordu.

Bu nedenle çocuğunuz varsa boşanma kararınızı bir daha gözden geçirin. Ancak artık evliliğinizin yürümeyeceğine kanaat getirirseniz, hiç olmazsa velayet konusunda eşinizle bir anlaşma yolu bulun.

Bırakın çocuğunuzu babasıyla veya annesiyle görüşmesini engellemeyi onları görüştürmek için büyük çaba gösterin. Çünkü velayet asıl çocukların hakkıdır.

Çocuklarınızı anne ve baba sevgisinden mahrum etmeyin.

Bana gelen maillerin birçoğunda “Eşimle aramızda hiçbir sorun yoktu, bu duruma nasıl geldik?” sorusu soruluyor.

Yaptığım bir çok araştırmada da eşleri boşanmaya götüren nedenle gerçek nedenin farklı olduğunu gözlemledim.

Bazen ayrılmak isteyen eş de gerçek nedenin ne olduğunu bilemeyebilir.

Aslında bu sıklıkla karşılaştığım ama üzerinde durulmayan asıl neden eş tarafından takdir edilmemektir.

Yeterince takdir edilmeyen eş çoğu zaman bu düşüncesini açıklamak yerine çok da farkında olmadan eşini suçlamayı veya eleştirmeyi seçiyor.

Aslında evliliklerde mutluluğu sürdürmek sanıldığı kadar zor değil.

Sadece eşin fedakarlıklarını takdir etmek, değerli bulmak bile onlarca sorunu çözecektir.

Çünkü olumlu bir davranışın tek bir etkisi yoktur. Her olumlu davranış veya söz birden çok sonucu ardı ardına getirir.

Önceki gün trafikte arabamla ilerlerken trafik aniden yavaşlayınca arkadan gelen bir araba bana çarpmamak için ani fren yaptı. Arabama ancak hafiften çarparak durabildi.

Belki de muhtemel bir kazadan şans eseri kurtulduk.

Arabadan indim ona sadece “Sizin probleminiz gerektiğinde durmanız gerekeceğini düşünmeden gitmeye çalışmanız,” dedim.

Değerli okurlarım insanın başına ne gelirse durmasını bilmemekten geliyor.

O halde aşağıdaki durumlarda durmasını bilenler hayatı daha kolay yaşamazlar mı?

*Araba kullanırken,

*Yemek yerken,

*Harcama yaparken,