Hazır milli maç arası olmuş, Video Asistan Hakemliği (VAR) tartışmaları soğumuş. Biraz nefes, azıcık sakinlik gerek.
Ama beyler rahat durmuyor ki...
Çok övünüyorlardı ya hani; “VAR kozmik odamızdır; kuş uçmaz, kapıdan sinek giremez” diye.
Şu aralar bakıyorum da, yolgeçen hanına dönmüş kutsal mekan!
Özel sunumlar yapılıyor. Odada yaşananlar allanıp pullanıp medyaya servis ediliyor.
Davete icabet, toplumumuzda nezakettir. Gider, görür, izin alır, yazar çizersin.
Tıpkı futbol yorumcusu Erman Toroğlu’nun yaptığı gibi.
Adı üzerinde, “takım kaptanı.”
Lider, birleştirici, sorun çözücü, bazen ağabey...
Yeri geldiğinde arkadaşları ile yönetim arasında köprü. Ekibinin haklarını savunan, koruyucu kalkan.
Kimi zaman teknik direktörünün en önemli yardımcısı.
O halde? Bandı koluna takınca özverili, fedakâr, centilmen olacaksın.
Formayı terletecek, taşıdığın renklerle bütünleşecek, saygınlık kazanacaksın.
Tüm bu özellikleri bir arada barındırmak zor iş.
Trabzonspor sıradan bir takım değil. Sıkıntılı bir süreçten geçse de böyle ağır bir yenilgiyi kabul etmek zor.
Şu çok net; Malatyaspor deplasmanında yaşananlar tam bir rezalet.
Rakiplerinin tel tel döküldüğü bir sezonda azıcık diş gösterebilse, beklentilerin ötesine geçecek bir kadrosu vardı Karadeniz ekibinin.
Ama nerede? Son üç haftayı hayal kırıklığı ile geçtikten sonra bir fırsat vardı önünde. Malatyaspor karşısında kişiliğini göstermesi, takım ruhunu sahaya yansıtması bekleniyordu.
Açıkçası Burak krizinden sonra olacakları ben de merak ediyordum. Skoru onun yokluğuna bağlamak aptallık olur ama, savunmada bu kadar çok hata yapar ve golleri altın tepsi ile sunarsanız, kimse geri çevirmez ikramı.
İlk yarıda inisiyatifi ele aldığı bölümde girdiği pozisyonları değerlendiremeyen bir Trabzonspor vardı sahada. Almışsın sazı eline, yapacaksın gereğini. Öne geçse belki maçın kaderi değişecekti. Rodallega kaçırdıkça Farnolle kalesinde devleşti.
Tamam atamayabilirsin, lakin önlemini alacak ve rakibine fırsat vermeyeceksin. Ama nerede? Üç dakika içinde yediği iki golü alın, boş zamanlarında ders diye koyun futbolcuların önüne.
Geçen haftaki Galatasaray- Fenerbahçe derbisinde yaşananlar, VAR üzerinden yeni bir tartışmaya daha yol açtı.
Fırat Aydınus, Türkiye’nin en iyi hakemlerinden biri ve Merkez Hakem Kurulu’nun can simidi. Başları sıkışınca “gel kurtar bizi” diyorlar, dolayısıyla yıpratıyorlar.
Deneyimli hakem bu zorluktaki mücadeleyi vasatın üzerinde bir yönetimle bitirdi.
Ancak maçın bitimindeki olayları teknolojiye rağmen sağlıklı değerlendirememesini yadırgadım.
Örneğin; son düdükten sonra, iki takım oyuncularının tamamı ve yedek kulübeleri sahanın içine girdi.
Hakem bu karmaşa içinde kimin ne yaptığını göremez ve süzemezdi elbette..
Ortalık sakinleştikten sonra ne yaptı Aydınus ve VAR ekibi?
Trabzonspor takımı önde oynamayı alışkanlık haline getirdiği takdirde, her rakibi yenebilir veya kafa tutabilir. Ünal Karaman’ın, forvet hattında Burak- Rodallega ikilisinde ısrar etmesi, haftalar ilerledikçe olumlu bir havaya sokuyor Trabzonspor’u.
Deplasmanda riskleri vardır, ancak dün akşamki Bursaspor maçında olduğu gibi bu ikili çakılı değil de dolaşarak oynayınca, hem rakip savunmanın dengesi bozuluyor, hem orta sahadan gelen diğer oyunculara pozisyon şansı doğuyor.
Müthiş işbirliği
Özellikle Burak’ın çizgiye inerek bir kanat oyuncusu gibi çalışması pek alışık olmadığımız bir tarz olsa da, hücum anlamında farklılık yarattı. Rodallega da sık sık orta sahaya gelerek alan boşalttı. Ama asli görevini de aksatmadı. Attığı golde her ne kadar Chedjou’nun hatası olsa da, üçüncü bölgede baskı yapıp, topa sahip olmaya çalışmak ve müthiş işbirliği, usta işi bir son vuruşla neticelendi.
Karadeniz ekibi ikinci yarıya da aynı iştah ve coşku ile başladı. Lakin bu oyunu maçın genelini yaymak zordur. Sosa, Burak, Olcay, Rodallega gibi 30 yaş üstü isimlerin ilerleyen bölümlerde düşüş göstermesi normal. Tempoyu korumak ve içinde kalabilmek ciddi bir efor gerektiriyor. O henüz yok.
Lakin Trabzonspor
Hakemlerde arızasız geçen hafta yok. Medyaya verilen malzeme ise Video Asistan Hakemliği. Oysa ne hayalleri vardı beylerin?..
Merkez Hakem Kurulu’na sormak istiyorum; çıkarın şu on haftada VAR’ı ligimizden, nasıl görünüyor gerçekler sizin tarafınızdan?
VAR olmasaydı bilmem ne kadar takımın ve oyuncunun canı yanacak, kulüpler şimdiden isyan bayrağı çekecek, MHK’nin koltuğu sallanacaktı değil mi?
Rezalete bak!
Peki, alkışlayalım mı VAR şu kadar hatayı düzeltti diye? Yere göğe sığdıramayacak kadar övelim mi sistemi?
Sizin öyle yaptığınızı tahmin ediyorum. Çünkü VAR sayesinde hâlâ o makamlarda olduğunuzun farkındasınız. Ya da bizim algılayamadığımız bir boyutta yaşıyorsunuz.
MHK Başkanı Yusuf Namoğlu’nun tarzını biliyorum. Kadroda 50 hakem de olsa, 10-12 kişiyle sezonu bitirmeyi sever.
Bu sezon gerçekten tatsız tutsuz geçiyor. Futbol kalitesi, heyecanı ve seyir zevki, önceki yıllara oranla bir hayli düşük. İstikrar yok.
Her takımın kazanma şansı var. Bu süreçte “iki ileri-bir geri” gidenlerden biri de Trabzonspor.
Ünal Karaman son haftalardaki alışkanlığını Antalyaspor karşısında da bozmadı ve yine çift hücumcu ile çıktı. Sistemin çok verimli işlediğinden değil; Burak veya Rodallega’dan birini kesip, onları kırmama duygusunu yaşıyordur sanırım. Ama büyük risk olduğu görüldü.
Daha ilk 20 dakikada durumun vahameti ortaya çıktı. Ofansif oyunu seven Yusuf, Sosa ve Olcay’ın orta alanı rakibe teslim etmesini fark etmek zor muydu? Antalyaspor aldı sazı eline yıktı oyunu rakip alana. Gol zaten geliyorum demişti. Doukara göstere göstere topu ağlara gönderirken, herkes onu seyrediyordu.
Antalyaspor temposunu düşürmese, baskıyı sürdürebilse, Trabzonspor’un bu anlayışla puan alması mucize idi. Bulmuşsun böyle rakibi, devam et. Ev sahibi geriye yaslanınca roller değişti. Yusuf inisiyatif aldı, maç hareketlendi. Sürekli yer değiştiren Burak-Hugo birbirlerine boş alan yaratmaya başlayarak savunmanın dengesini bozdu. Önce maç dengelendi, ardından Cissokho’nun Burak’ı
Beylerle asla anlaşmayacağız. Sorun sadece iletişimsizlik değil, yanlış olduğunu bildiği konularda ısrar etmekte... Bu anlayışla inanın çok can yanacak.
Asıl konumuza gelelim. Merkez Hakem Kurulu’nun görevleri nedir?
Eğitim, genç yetenekleri sisteme kazandırmak, FIFA’ya üst düzeyde isimler yetiştirmek, her kademede hakemliğin sorunlarına çözmek, adaletli olmak, eşitlik ilkesine uymak...
Açın bakın, akıllarına estiği vakit kafalarına göre değiştirdikleri talimata...
Kurulun tam 16 madde ile belirlenmiş sorumluluğu var.
Hele bir tanesini es geçmek, son 7-8 yılda yapılmaya çalışılanları ve harcanan emeği yok saymak demek.
Ne diyor talimatın “MHK’nin görevleri ve yetkileri başlıklı” 5. maddesinin (h) bendi?