Kovid-19 salgınının, iş yaşamı ve çalışma ilişkileri esasında olumsuz etkilerini sürekli olarak bu satırlarda dile getirdik. İstihdam, işsizlik, gelir dağılımı, yoksulluk bu dönemin en önemli sonuçları oldu. Bugüne kadar görülmemiş bir işsizlik dalgası tüm dünyayı etkisi altına aldı. İşgücü piyasaları daraldı, gençler ve kadınlar daha fazla işsizlikle karşı karşıya kaldılar.
Salgın döneminde uygulamaya konulan ‘kısa çalışma’, ‘ücretsiz izin’ ve ‘fesih yasağı’ gibi uygulamalar olmasaydı daha da olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilirdi. Tedbirler zamanında devreye girdi ve daha aktif bir mücadele verdik.
Toparlanma dönemi
Artık toparlanma dönemine giriyoruz. Bundan sonra işsizliğin olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için etkili önlem almak gerekli.
Yeni düzenlemeler yapmaya ihtiyaç var. Kısa dönemde sigorta prim teşviklerini tekrar derleyip, toparlayarak daha aktif bir istihdam politikası izlemek kısa dönemde etkili bir tedavi olabilir. Uzun dönemde, devletin işgücü piyasasına
Sosyal Güvenlik Kurumu 2014 yılında Ek 9 adı altında yaptığı düzenleme ile ev hizmetlerinde çalışanların sosyal güvenliğinin sağlanması noktasında çok önemli bir adım atmıştı. Bu tarihten itibaren evlerinde ev hizmetlisi çalıştıran kişiler, çalıştırdıkları süreye göre prim ödeyerek ev hizmetlilerinin sosyal güvencesini sağlayabiliyorlar. Sigortalama yöntemi ve ödenecek primler ise kişilerin çalıştıkları süreye göre değişiyor.
Ev hizmetlisi çalıştıracak bir kişinin, çalıştıracağı ev hizmetlisini nasıl sigortalayacağı bu kişiyi ay içerisinde kaç gün çalıştıracağına göre değişiyor.
Ay içinde 10 gün ve üzerinde çalıştıranlar için Ek 9 formu ile işlem yapılması gerekirken, ay içerisinde 10 günün altında çalıştırılan kişiler için SMS veya E - Devlet üzerinden kolayca işlem yapılabiliyor. Ayda 10 gün ve üzerinde ev hizmetlisi çalıştıracak kişiler Kolay İşverenlik kapsamında tescil yaptırarak kendi beyanlarını kendileri de yapabiliyorlar.
10 günden azsa 2
OECD, Kovid-19 sonrası toparlanma sürecine odaklanan ‘İstihdamın Görünümü (2021)’ raporunu yayınladı. Raporda, salgından en çok etkilenen ve zorlukla karşılaşma ihtimali olanlara dikkat çekiliyor.
Kovid - 19’un ilk şokundan bu yana bir buçuk yıl geçti. Pek çok ülke birden fazla kez salgın yükünü yaşadı. Şu günlerde delta varyantının etkisiyle ‘dördüncü dalga’ dile getiriliyor.
İinsanlar, koronavirüs hakkında daha fazla şey öğrenip de aşılamaı hız kazandıkça, kısıtlamalar biraz daha gevşedii. Bu da çok kişinin işe dönmesini sağladı. Ekonomik canlanma başlarken, sadece salgından en çok etkilenenleri değil, aynı zamanda salgının neden olduğu zorluklarla karşılaşması muhtemel olanları da belirlemek önemli. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) da Kovid-19 sonrasındaki toparlanma sürecine odaklanan “İstihdamın Görünümü (2021)” başlıklı yeni raporunda bu hususu vurguluyor.
OECD raporuna göre, salgının başlamasından bir yıl sonra, çalışılan saatler hala kriz
Emekli olup çalışmaya devam edenlerin aklında kıdem tazminatı var. Aylığını kestirip çalışanlar, işveren işten çıkarır veya haklı nedenle işten ayrılırlarsa kıdem tazminatı alırlar. İşte ayrıntılar...
1 Ekim 2008’den önce çalışmaya başlamış veya emekli olmuş bir kişi, emekli olduktan sonra 4/a’lı olarak aynı veya başka bir işverene bağlı çalışmaya devam etmek isterse sosyal güvenlik destek primi (SGDP) ödeyerek aylığı kesilmeden çalışabileceği gibi aylığını kestirip normal prim ödeme yöntemine de dönebilir. Bu nedenle günümüzde birçok işçi yaşlılık aylığı almasına rağmen çalışmaya devam edebilmektedir. Hem yaşlılık aylığı almak hem de kıdem tazminatına hak kazanmak işçilerin bu yolu tercih etmelerinin başlıca nedeni.
Bütün işçiler açısından bağlı bulundukları kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla işten ayrılmaları kıdem tazminatına hak kazandıran bir durumdur. Ayrıca sigortalılara yaşlılık aylığı bağlanabilmesi
Pandemide 3 milyondan fazla kişiye kısa çalışma ödeneği ödenerek, bu kişilerin iş ilişkisinin devamı sağlandı. 30 Haziran’da biten “kısa çalışma”dan faydalananlar yeniden işsizlik maaşı hak etmeden önce her ne nedenle işten ayrılırlarsa ayrılsınlar işsizlik maaşı alabilirler.
Kısa çalışma ödeneğinden yararlanma şartları normal başvuru halinde işsizlik maaşı alma şartları ile aynıydı. Ancak koronavirüs nedeniyle şartlar kolaylaştırıldı. Son 3 yılda en az 450 gün işsizlik sigortası primi olan ve son 60 gün iş sözleşmesi var olan çalışanlar kısa çalışma ödeneği alabilirdiler.
Dolayısıyla bazı çalışanlar (son 3 yılda en az 600 gün primi olup 120 gündür iş sözleşmesi bulunanlar) aynı zamanda işsizlik sigortasından maaş alma hakkına da sahip olarak kısa çalışma ödeneği aldılar, bazı çalışanlar ise (son 3 yılda 600 gün primi olmayıp 450 gün primi olan ya da son 120 gündür iş sözleşmesi olmayıp son 60 gündür iş sözleşmesi bulunanlar) işsizlik maaşı hakkı yokken kısa çalışma ödeneği alabildiler.
Mahsu
Son dönemde çalışma yaşamında, koronavirüs salgını nedeniyle hayata geçirilen bazı uygulamalardan kıdem tazminatı tavanına kadar değişen bir dizi düzenleme ve parametre var. Gelin bu değişiklikleri birlikte inceleyelim...
Çalışma hayatının taraflarınca gerek mevzuat değişiklikleri, gerekse çalışma hayatını yakından ilgilendiren parametrelerdeki değişiklikleri takip etmek büyük önem taşıyor. İşveren açısından özellikle idari para cezası veya diğer hukuki yaptırımlar ile karşı karşıya kalmamak için önemli olan bu değişiklikler işçi bakımından da haklarını bilmek ve korumak açısından ön plana çıkıyor. Bugünkü yazımda son dönemde çalışma hayatı açısından önemli olan yeni düzenlemeler ile değişen parametreleri ele alacağım.
1) Salgın teşviklerinden hangileri sona erdi?
Koronavirüs salgını nedeniyle hayata geçirilen ve 30 Haziran 2021 tarihi itibarıyla sona eren olan uygulama ve teşvikler şu şekilde:
- Kolaylaştırılmış kısa çalışma uygulaması,
- Fesih yasağı,
- İşverence tek taraflı uygulanan ücretsiz izin ve ücretsiz iz
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü ile Kurban Bayramını birleştirenler 11 günlük tatil yapabilecek. Arada kalan 16 Temmuz ve 19 Temmuz’da izinli sayılmanın iki yolu bulunuyor, birincisi telafi çalışması, ikincisi ise yıllık izin
Yarın 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü, haftaya ise Kurban Bayramı. Ulusal bayram ve genel tatil günü olmayan günlerin tamamlanması ile birlikte uzun bir tatile ulaşılabiliyor. Kimi sektörlerde ulusal bayram ve genel tatil günleri yoğunluğun arttığı, daha fazla çalışılan günler olmakla birlikte, kimi sektörlerde yoğunluk azaldığı için blok tatiller yapılabiliyor. Arada kalan günlerde izinli sayılmanın ise temelde iki yolu bulunuyor. Bunlardan biri telafi çalışması diğeri ise yıllık izin kullanımı.
Telafi çalışması
Bayramda tatil yapan işçiler, bayram tatillerinin önlerinde veya sonlarında bulunan günleri de tatillerine eklemek ve bayramı uzun bir dinlenme dönemine çevirmek istemekteler. Telafi çalışmasında işveren ulusal bayram ile hafta tatili arasındaki yarım, bir, bir buçuk
Engellilerin emekliliğinde belki en kritik nokta engellilik oranlarının tespit edilmesi. Engellilik oranına göre emeklilik koşulu değişiyor. İşte ayrıntılar...
Engelliler diğer sigortalılardan farklı olarak yaş şartına tabi olmaksızın emekli olabilirler. Bunun için ilk olarak engellilerin engellilik oranlarının tespit edilmesi gerekmektedir. Bu oran engellilerin emekliliğinde kritik noktadır. Engellilik oranına göre emeklilik koşulları farklılık göstermektedir.
Engellilerden bir işverene bağlı olarak çalışanlar, yani 4/a’lılar, engellilik oranı ve ilk kez sigortalı oldukları tarihe göre emeklilikte farklı koşullara tabidirler.
İlk kez 1 Ekim 2008 ve sonrasında sigortalı olan engelliler, SGK’dan alacakları sevk ile yetkili hastanelerden aldıkları sağlık raporları uyarınca çalışma gücündeki kayıp oranına göre emekli olurlar. Buna göre; sağlık kurulu raporuna göre çalışma gücü kaybı;
Yüzde 50 ila yüzde 59 arası sigortalılar 16 yıllık sigortalılık süresi ve en az 3.700 gün,
Yüzde 40 ila yüzde 49 arası olanlar ise 18 yıllık sigortalılık süresi ve en az 4.100