İşveren kural olarak sağladığı bilgisayarların ve internet hizmetinin nasıl kullanılacağını belirleme yetkisine sahip. Bilgisayar ve internetin özel amaçlı kullanımı yasaklandıysa işveren takip sistemi kurabilir...
Özel yaşamımızla iş yaşamımız salgın boyunca eskisine oranla çok daha fazla iç içe. Çalışanlar sunum hazırlarken alışveriş yaptı, yemek hazırlarken toplantıya katıldı... Aile ve iş yaşamı bir bütün oldu. Bunu mümkün kılan en büyük araç ise internet. Hayatımızı büyük ölçüde internete taşıdık. Bu nedenle çalışanların internet kullanımı ve buna işverenin sınır koyup koyamayacağı eskiye oranla farklı bir boyutta tartışılır oldu.
Günümüzde işverenler işin yürütümü için çalışanlara bilgisayar ve internet sağlamakta, bunlarla çalışanın işini etkin ve hızlı bir şekilde yapmasını amaçlamakta. İşverenler sağlanan bu araç ve hizmetin amacı doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını denetlemek istemekte, bunun için takip sistemleri kurmaktadır.
Özel hayat gizliliği
İşverenin iş için
Kadınların işgücü piyasasının uzağında kalmalarının en önemli nedenlerinin başında bakım sorumluluğu geliyor. 150 ve daha fazla kadın çalışanı bulunan işverenlerin kreş hizmeti sağlaması gerekiyor
İşgücü piyasasında kadın istihdam oranı ne yazık ki halen istenilen seviyede değil. Kadınların işgücü piyasasında olmaması, ekonominin yeterince gelişememesi sonucunu da doğuruyor. Kadınların işgücü piyasasının uzağında kalmalarının en önemli nedeni ise bakım sorumluluğu. Çocuk ve yaşlı bakım sorumluluğu kadınları iş aramaktan ve çalışmaktan alıkoyuyor.
Kadınların işgücü piyasasında yer alabilmeleri için temelde iki tip politikaya ihtiyaç var. İlki toplumsal boyutta rol ve görev dağılımlarının paylaşılması. Bu çerçevede kadınlarla birlikte erkeklerin de ev hayatında sorumluluk almalarının sağlanması gerekiyor. Bu konu uzun vadede ve eğitim politikasının bileşenleri ile ele alınması gereken önemli bir husus. Rol ve görev dağılımları erkek ve kadın arasında paylaşıldıkça kadınların işgücü piyasasına girme ihtimali artıyor.
Kurumsal bakım...
Diğer yandan
Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından hazırlanan Küresel İzleme Raporu’na göre, işe bağlı hastalıklar ve işyerlerindeki yaralanmalar nedeniyle her yıl yaklaşık 2 milyon kişi hayatını kaybediyor. Can kaybı sebebinde, solunum ve kalp rahatsızlıkları ilk sırada yer alıyor
Çalışma hayatı, çalışanlar açısından çok sayıda risk barındırıyor. Özellikle bazı sektörlerde çalışanlar çok daha fazla riske maruz kalabiliyor. Söz konusu riskler önlenemediğinde iş kazaları yaşanabiliyor ve ne yazık ki kötü sonuçlar ortaya çıkabiliyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından hazırlanan “DSÖ/ILO İşle İlgili Hastalık ve Yaralanma Yüküne İlişkin Ortak Tahminler, 2000 - 2016: Küresel İzleme Raporu” başlıklı yeni çalışmaya göre, 2016 yılında işe bağlı hastalıklar ve yaralanmalar nedeniyle, 1.9 milyon insan yaşamını kaybetmiş.
Küresel İzleme Raporu’nda yer alan istatistiklere göre, işe bağlı
Fuarlar, dönemsel tarım işleri, turizm sezonuna bağlı işler ‘belirli süreli’ sözleşmeye uygun. Ancak bu tür sözleşmeler sıkı şartlara bağlı. Bu şartlar olmadan yapılan belirli süreli sözleşmeler ise ‘belirsiz süreli’ sayılıyor
Belirli süreli sözleşmeler sözleşme süresinin bitmesiyle kendiliğinden sona eren, işçilere işe iade davası açma, istisnalar dışında kıdem tazminatı alma hakkı tanımayan sözleşmelerdir.
Bu nedenle İş Kanunu bu tür sözleşmelerin yapılmasını sıkı şartlara bağlamış, bu şartlar bulunmadan yapılan belirli süreli sözleşmeleri başından itibaren belirsiz süreli saymıştır. İşverenlerin şartlar bulunmadığı halde belirli süreli yapılan sözleşmelerin olası bir davada aslında belirsiz süreli olduklarını iddia etmesi işçi aleyhine sonuçlar doğurabilmekte, bu nedenle durum yargı kararlarına konu olmaktadır.
İş Kanunu’na göre, belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak belirli süreli sözleşme
Çalışanların en çok merak ettiği konulardan biri de emekli aylığının ne kadar olacağıdır. Bu konuda da bilgi eksikliği bir hayli yaygın. Pek çok kişi son birkaç yıldaki maaşın emeklilikte etkili olduğunu sanır. Oysa ki prim ödenen bütün aylıkların emekli aylığına etkisi vardır
Emeklilik sosyal güvenlik uzmanlarına en çok sorulan konudur. Çalışanların en çok merak ettiği konu emeklilik tarihi ve bağlanacak aylığın miktarıdır. Bu iki husus çerçevesinde pek çok nokta çalışanların akıllarına takılır. Akıllara takılan bu konular ile ilgili aslında doğru bilinen pek çok yanlış var. Örneğin pek çok kişi emekli aylığının hesabında son birkaç yılın çok önemli olduğunu düşünüyor. Halbuki prim ödenen bütün günlerin aylığa etkisi var.
Nasıl hesaplanır?
Bir kişinin ne zaman emekli olacağının belirlenmesi için, ilk kez sigortalı olduğu yani çalışmaya başladığı tarihi bilmemiz gerekir. Bu tarih kişinin emeklilik için gerekli şartlarının belirlenmesi açısından çok önemlidir. Diğer yandan pek
Dünyada 4 milyardan fazla insanın bir sosyal koruması yok. Herkese en azından minimum sosyal koruma için gereken ek harcamaya ilişkin finansman açığı salgınla birlikte yüzde 30 arttı
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), en önemli çalışmalarından birini geçtiğimiz günlerde yayınladı. Sosyal korumanın küresel durumunu ortaya koyan ‘Dünyada Sosyal Koruma Raporu 2020-22: Sosyal Koruma Yol Ayrımında’ başlıklı ILO raporunda, sosyal korumanın Kovid - 19 salgını döneminde dünya çapında eşi benzeri görülmemiş bir biçimde yayılmış olmasına karşılık, hala 4 milyardan fazla insanın herhangi bir koruması olmadığının altı çiziliyor.
Rapora göre, küresel salgınla mücadele dengesiz bir seyir izledi. Bu bakımdan, yüksek ve düşük gelirli ülkeler arasındaki açığın daha da derinleştiğini söylemek mümkün. Oysa, sosyal koruma tüm insanların hak ettiği evrensel bir hak.
Ne anlama geliyor?
Temel bir insan hakkı olan sosyal koruma, yaşam boyunca karşılaşılan kırılganlıklar, yoksunluklar ve yoksullukla mücadele
İşçinin iş için yaptığı bir gider varsa bu gider işveren tarafından karşılanır. Bu kural, uzaktan çalışma nedeniyle önem kazandı. Örneğin bir işin yapılabilmesi için elektrik ve internet kullanımı zorunlu ise işveren bu masrafların bedellerini karşılamak zorundadır
İş sözleşmesinde işverenin temel borcunun ücret ödeme borcu olduğu bilinmekle birlikte, işçinin elde ettiği ücretten işveren için harcamak zorunda kaldığı tutarların genellikle göz önüne alınmadığı görülmektedir. İşveren işin yapılması için gerekli olan araç ve gereçleri temin etmekle, üretim yapılacak malzemeyi işçiye vermekle yükümlüdür. İşçinin iş için yaptığı bir gider varsa bu gider de işveren tarafından karşılanmalıdır. Kurallar bütün iş sözleşmeleri için geçerli olup, uzaktan çalışmanın yaygınlaştığı günümüzde bu tür çalışmalar için daha da önem kazanmıştır.
Araç ve malzeme
Borçlar Kanunu’nun 413. maddesine göre işveren işçiye iş için
183 meslekte mesleki yeterlilik belgesi zorunlu. Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıftaki mesleklerin tamamında uygulanması planlanıyor. Yeterlilik belgesi olmayan işçi işinden olabilir.
Mesleki yeterlilik belgesi (MYB), bir çalışanın yaptığı mesleğin temel gereklerini karşıladığını ve bu konuda eğitim aldığını gösterir belgedir. Mesleki yeterlilik belgesi sahibi çalışan, sertifikalı meslek sahibi olmuştur. Dolayısıyla mesleğini yapabilmek için yeterliliğe sahiptir.
Mesleki yeterlilik belgesi tehlikeli ve çok tehlikeli sınıftaki işyerlerinde çalışanlar için zorunluluk. Ancak henüz tüm meslekler için zorunluluk devreye girmedi.
Şu an için 183 meslekte mesleki yeterlilik belgesi zorunluluğu var. İlk etapta sıvacı, kalıpçı, inşaat boyacısı, betoncu, ahşap kalıpçı gibi daha çok inşaat sektöründeki mesleklerde zorunluluk başladı. Daha sonra enerji, metal, otomotiv gibi sektörlerdeki meslekler de kapsama girdi. Sıvacı, kalıpçı, inşaat boyacısı, betoncu gibi ilk etaptaki mesleklerdeki çalışanlar için MYB zorunluluğu 26 Mayıs 2016’da başlamıştı.
Hepsi