Emekli olunca alacağımız aylık çalışırken kazandığımız maaşla aynı değil. Memurlar, işçiler ve kendi hesabına çalışanlar için hesaplamalar farklı. Ayrıca emekli aylığı, çalışırken sağlanan kazançtan düşük olsa bile bunun daha fazla azalması engellenebilir.
Dünkü yazımızda emeklilik koşullarını, çalışanların emekli olmak için kaç yıl çalışmak zorunda olduklarını ve yaş şartını açıklamıştık. Bugün ise emekli aylıkları konusuna değineceğiz. Tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de emekli olunca alacağımız aylık çalışırken kazandığımız maaşla aynı olmuyor. Yani emekli olduğumuzda hak ettiğimiz aylık azalıyor. Ancak emekli aylığının daha da azalmasını engellemek mümkün. Bu detaylara girmeden önce emekli aylığı nasıl hesaplanıyor ona bakalım.
Nasıl hesaplanıyor?
Emekli aylıklarının hesaplanmasında memur, kendi hesabına çalışan ve işçi ayrımı söz konusu. Bunun yanı sıra çeşitli dönemlerde yapılan sosyal güvenlik reformları ile sadece emekli olma yaşı değil emekli aylığı hesaplama yöntemleri de değiştiği
Çalışma yaşamının ilk yıllarında pek önemsenmeyen emeklilik sonlara doğru en çok arzulanan ve ne zaman gerçekleşeceği merak edilen konu. Biz de koronavirüs nedeniyle kısa çalışmaya gidilen işyerlerinde çalışanlar ve nakdi ücret desteğinden yararlandırılmak için ücretsiz izne çıkarılanlar dahil bütün çalışanlar için kimlerin hangi şartla emekli olacağını, emekli maaşının nasıl hesaplandığını, nasıl artabileceğini ve Türkiye’deki emeklilerin durumunu bir yazı dizisi ile ele almak istedik. İlk gün emekli olma şartları ve ne zaman emekli olurum sorusunun üzerinde duracağız...
İşçi, memur ve kendi hesabına çalışan tüm kişiler için emeklilik hakkına kavuşabilmek temelde 3 şartın yerine getirilmesiyle mümkün. Bunlardan ilki sigortalılık süresinin tamamlanması. Sigortalılık süresi, sigortalının malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına bağlı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarih ile tahsis yapılması için yazılı istekte (emeklilik talebinde) bulunduğu tarih, ölen sigortalılar için de
Ülke mevzuatlarının birbirinden farklı olması, yabancı işçiler için uygulanacak kurallarda belirsizlik yaratırken, Türk işgücünün Türk şirketler tarafından yurt dışında istihdamı çekinceli karşılanır oldu.
Bir iş sözleşmesinin yabancılık unsuru taşıması kural olarak işçinin veya işverenin yabancı olmasına ya da işin yabancı bir ülkede yapılmasına bağlıdır. Küreselleşmenin ve işgücü dolaşımının arttığı günümüzde, yabancılık unsuru taşıyan iş sözleşmelerine uygulanacak kuralların tespiti daha fazla önem kazandı.
Özellikle ülke mevzuatlarının birbirinden farklı olması uygulanacak kurallarda belirsizliğe sebep olduğu için, Türk işgücünün Türk şirketler tarafından yurt dışında istihdamı çekinceli karşılanır oldu. Örneğin hafta tatili sistemi farklı olan bir ülkede hem Türk hem de ilgili ülke hukukuna göre mi hafta tatili kullandırılacağı, işçinin Türkiye’deki düzenleme uyarınca hafta tatili kullanmadığı sonucuna ulaşılırsa ek ücret ödenmesi gerekip gerekmeyeceği gibi konular
İşsiz kalan kişi bir an önce İŞKUR sistemine kaydolmalı. E-devlet kolaylığı unutulmamalı. Başvuruda gecikme işsizlik parası alınacak süreyi kısaltır
İşsiz kalan bir kişinin ilk yapması gereken İŞKUR’a başvurmak. İşsizlik maaşı için E Devlet üzerinden başvuru hızlı bir şekilde yapılabiliyor. Başvurudaki gecikme işsizlik parası alınabilecek süreyi düşürebiliyor. İşsiz kalan bir kişi bir an önce İŞKUR sistemine kaydolmalı ve hem işsizlik maaşı başvurusunu hızlıca yapıp hem de açık işleri oluşturacağı profille takip etmeli. Bu sayede yeniden iş bulması ya da kendine yeni meslek kapıları açması mümkün olabilecektir.
İşsizlik parası almak isteyen kişilerin İŞKUR’a başvuru yapması gerekir. Bu başvurunun internet üzerinden yapılması da mümkündür. Dolayısıyla işsiz kalan kişi İŞKUR’a hiç gitmeden de işsizlik parasına başvurabilir. E Devlet üzerinden İŞKUR sistemine erişilebileceği gibi www.iskur.gov.tr adresinden de işsizlik parasına başvuru yapılabilir. İnternet üzerinden yapılan başvuru sonrasında gerekli kontroller yapıldıktan sonra kişi işsizlik parasını
Sadece çalışmak yetmez, ‘insana yakışır’ şekilde çalışmalı. İnsana yakışır iş, adil ücret, eşit fırsatlar, güçlü sosyal güvenlik sistemi, iş güvencesi, iş sağlığı - güvenliği, sendikal haklar ve sosyal diyalogla olur
Geçtiğimiz hafta, 7 Ekim ‘Dünya İnsana Yakışır İş Günü’ydü. Çalışmak, temel bir insan hakkıdır. Aynı zamanda sosyo-ekonomik bir ödevdir. Ancak sadece çalışmak yetmez, “insana yakışır” şekilde çalışmak gerekir. Peki “insana yakışır” çalışma nasıl olur?
Dünya İnsana Yakışır İş Günü olan 7 Ekim tarihinde Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi Direktörü sayın Numan Özcan, Twitter üzerinden insana yakışır işi; “Bu maaşla ayın sonunu nasıl getiririm?”, “Bugün başıma bir iş kazası gelir mi?”, “İşsiz kalırsam ben ve ailem aç kalır mıyız?”, “Hakkımı ararsam işten atılır mıyım?” diye düşündürmeyen iş şeklinde tanımlayarak “Peki sizce insana yakışır iş nedir?” sorusunu
İşverenler sözleşmenin erken sona erdirilmesini engellemek amacıyla iş sözleşmelerine cezai şart koymaya başladı. Sözleşmeyi erken sona erdirme dışı gerekçelerle de ceza olabilir. Gelin, ayrıntılara bakalım...
İşverenle pazarlık gücüne sahip işçiler arttıkça iş sözleşmelerine konulan cezai şartlar daha sık gündeme geliyor. Cezai şart, Borçlar Kanunu’na göre bir kişinin borcunu ifa etmemiş olması halinde alacaklıya karşı teminat niteliğinde bir edimi yerine getireceği taahhüdünde bulunması.
Fesih hakkı sınırlama
İşverenler sözleşmenin erken sona erdirilmesini engellemek amacıyla iş sözleşmelerine cezai şart koymaya başladılar. Bu cezai şartlar ile sözleşmeyi erken bitiren taraf karşı tarafa para ödemekle yükümlü. Erken sona erdirme dışı gerekçelerle de cezai şart mümkün.
En sık cezai şarta bağlanan yükümlülük fesih hakkının sınırlanması. İşçi ve işveren, iş sözleşmesini bildirimli olarak feshetme haklarından belirli süre için vazgeçiyorlar. O süreye uymayan, sözleşmeyi belirlenen asgari
İşverenlere işgücü maliyetlerinin azaltılması yönünde önemli destek sağlayan asgari ücret desteği uygulaması, aynı zamanda istihdamın artırılması yönünde de olumlu katkılar sağlıyor. Asgari ücret desteği konusunda merak edilen soruları yanıtladım...
Asgari ücret desteği 2016 yılından bu yana uygulanıyor. İşverenler için işgücü maliyetlerinin azaltılması yönünde önemli bir destek sunan uygulama, bu açıdan istihdamın artırılması yönünde de olumlu katkılar sağlıyor. 2021 yılı için haziran ayından itibaren destek tutarları tanımlanmaya başlandı. Ancak ocak ayından itibaren uygulama yapılması söz konusu olduğu için işverenler için bir kayıp olmayacak.
Hangi işverenler yararlanır?
Asgari ücret desteği uygulamasından 4/A’lı yani eski adıyla SSK’lı işçi çalıştıran bütün işverenler yararlanabiliyor. Yalnızca 5018 sayılı Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde sayılan kamu idarelerine ait kadro ve pozisyonlarda çalışan sigortalılar için destek uygulanmıyor. Ayrıca kamu ihale kanunu uyarınca iş almış işverenler için
SGK önemli bir düzenlemeye giderek, idari para cezası, icra takibine tabi sigorta primi ve işsizlik primi gibi alacakları e-tebligatla bildirecek. Bakın, nasıl işleyecek...
Yakın zamanda Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından iki önemli düzenlemeye gidildi. İlk olarak, 24 Eylül 2021 tarihli ve 31608 sayılı Resmi Gazete’de Sosyal Güvenlik Kurumu’nca Elektronik Ortamda Yapılacak Tebligata İlişkin Yönetmelik yayınlandı. Yönetmelik, işverenlere 01.10.2021 tarihinden itibaren 3 ay içinde başvuru yaparak E-tebligat adresi alma zorunluluğu getiriyor.
E-tebligat ile birlikte SGK, idari para cezası, icra takibine tabi sigorta primi, işsizlik primi gibi alacaklarını bu yolla tebliğ edecek. SGK, konuya ilişkin bir genelgeyi de yakında yayınlayacak.
İkinci olarak, 30.09.2021 tarihli ve 31614 sayılı Resmi Gazete’de İstirahatli Olan Sigortalıların İşyerinde Çalışmadıklarına Dair Bildirimin İşverenlerce Sosyal Güvenlik Kurumu’na Gönderilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Tebliğ yayınlandı.
İstirahatli dönem
Tebliğin yayınlanması sonrasında