Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan’ı eleştirmenin giderek güçleştiği yerde en kolayı CHP’ye vurmak... O yüzden tehlikeli sularda yüzmekten çekinen köşelerde habire CHP’ye öğüt ve hakaret okuyorsunuz.
Bugün olağanüstü toplanacak olan CHP Parti Meclisi, muhalefetin “yumuşak karnı” olan iki konuyu, Kürt açılımı ile anayasa değişikliğini görüşecek.
“Ulusalcılar”, barış sürecine verilen desteğin Erdoğan’ın başkanlığına hizmet ettiği inancıyla Anayasa Komisyonu’ndan çekilmeyi savunuyor.
Parti yönetimi ise “Komisyon’un içinde olmak dışında olmaktan iyidir” diye düşünüyor. İmralı görüşmelerine verilen desteği görerek “bekle-gör” politikası izliyor.
İki ekibin birbirine diş bilediği malum...
Parti içinde giderek sertleşen tartışmanın kızışmaması, çok sesliliğin dışarı sızmaması için konuşma yasağı uygulanıyor.
* * *
Ben çok sesi severim.
Daha doğrusu, çok sesi, tek sese tercih ederim.
“Şefe biat” şiarıyla kurulmuş lider partileri tek seslidir; şef konuşur ve sonuçta hep onun dediği olur. Oysa çağdaş insan, bilgiyi, fikri, lideri sorgular. İtirazsız itaat etmez. Doğruyu, kuşkunun tezgahında sınar.
O yüzden de demokratik örgütler, lider diktasına dayalı kışla yapılanmaları gibi dikensiz gül bahçesi değildir.
Tartışma, karar alma mekanizmasının olmazsa olmazıdır.
O açıdan tabii kaosa dönüşmedikçe- CHP’nin tartışmasından değil, iktidar partisininki gibi “Lider ne diyorsa doğrudur” inancına teslim olmasından endişe etmek gerekir.
* * *
Zaten CHP’nin sorunu çok tartışması değil ki; doğru dürüst tartışmaması...
Yıllardır kitap fuarından çok CHP kurultayına katılmışımdır; delege pazarlığından vakit kalıp da hayati konuların derinlemesine tartışıldığını hatırlamıyorum.
Bugün de en ciddi konularda CHP’nin fikrini bilmiyoruz.
Faşizan sesler çıkıyor; üstü örtülüyor.
İmralı zabıtları açıklanıyor; “Hele Başbakan bir şey söylesin” dışında argüman duyulmuyor.
“Her kafadan bir ses çıkmasın” kaygısıyla, partiden hiç ses çıkmıyor.
Bu tavır, Kürt sorununda bir dönem en cesur raporlara imza atmış bir sosyal demokrat partiye yakışmıyor.
* * *
Çokları CHP’deki ihtilafın bir kopma ya da tasfiye ile sonuçlanacağını düşünüyor.
Ben sanmıyorum.
Ulusalcılar, hem kendilerini partinin gerçek sahibi olarak görüyor, hem de koparlarsa varlık gösteremeyeceklerini biliyor.
Bir kopma değil, tasfiye olursa CHP yönetiminin “Ulusalcılar ne tepki verir” baskısından kurtularak yenilenme konusunda daha cesur olabileceğini düşünen çok, ama partide tek sorunun ulusalcılar olmadığı gerçeğine bakınca buna inanmak da zor.
Üstelik, ulusal düzeyde “Farklılıklarımız zenginliğimizdir”i savunan bir partinin, kendi içinde farklılıkları zaaf sayması da izah edilemez.
Yine en sağlıklısı, demokratik bir zeminde enine boyuna tartışıp net bir parti görüşü oluşturmak ve iç çatışmadan bir an önce kurtulup dış mücadeleye kilitlenmek...
Bugünkü Parti Meclisi bunu yaparsa, kopmanın değil, ortak akıl kurmanın miladı olabilir.
Olmuyorsa da, belki en hayırlısı herkesin kendi yoluna gitmesidir.
Her iki seçenek de, içerde birbirini yerken dışarıya hiç sorun yokmuş rolü yapmaktan iyidir.