Metropolitan Museum of Art’ta her yıl Vogue’un efsane editörü Anna Wintour başkanlığında düzenlenen Met Gala, ünlü isimler ve çılgın kostümlerle dikkatleri çekiyor. Bu yıl galanın teması, müzede sergisi de gerçekleşecek olan Karl Lagerfeld
Met Gala 2023’ün detayları bu hafta açıklandı. Aynı zamanda Costume Instute Benefit olarak da bilinen moda dünyası ve New York’taki Metropolitan Museum of Art için son derece önemli olan galanın ev sahipliğini Vogue’un efsane yayın yönetmeni, Conde Nast grubunun kreatif direktörü Anna Wintour yapıyor. Anna Wintour, her yıl kendisine eşlik edecek ev sahiplerini de seçiyor. Bu yılki isimler arasında Penelope Cruz, Michaela Coel, Roger Federer ve Dua Lipa var.
Moda dünyasından bir tasarımcının ya da bir markanın galanın ev sahipleri ya da sponsorları arasında yer almaması dikkati çekiyor. Bunun nedenlerinden biri de galanın teması olabilir deniliyor. Çünkü daha önce Alexander McQueen ve Comme des Garçons’un tasarımcısı Rei Kawakubo’nun tasarımlarından oluşan
Önceki gün Sotheby’s açıkladı, Prenses Diana’nın “Sadece o takabilirdi, ona yakışırdı” denen bir mücevheri satıldı. ‘Attallah Haçı’ olarak adlandırılan bu kolyenin yeni sahibi Kim Kardashian oldu. 200 bin dolar’a alıcı bulan bu değerli mücevher beklenen açık artırma fiyatının tam iki katına satıldı.
Fleurée tarzı olarak tarif edilen tasarım, 1920’lerde ünlü mücevher evi Garrard tarafından üretilmişti.
Bu ikonik mücevheri Filistin asıllı İngiliz iş insanı Naim Attallah 1980 yılında satın aldı. Attallah, bu parçayı dünyada tek bir insanın üzerinde hakkıyla taşıyabileceğini düşünüyordu. Sonradan kendi ismiyle anılan bu mücevheri yakın arkadaşı Prenses Diana’ya vermişti. Ünlü mücevher 1980’li yıllarda birkaç kez Diana tarafından takıldı, en son 1987’de görüldü.
O yıllarda popstar Madonna da uzun kolyelerin ucuna büyük haçlar takıyordu. Diana’nın bu cesur seçiminde Madonna’dan etkilendiği konuşuldu. Aslında zevkinin geleneksellikten nasıl
Dünyanın birçok farklı köşesinden önde gelen isimler bu hafta İsviçre’de Davos’ta buluşuyor.
Davos Zirvesi olarak da bilinen 53. Dünya Ekonomik Forumu’nun bu yılki teması “Parçalanmış Bir Dünyada İş Birliği”.
Forum, 30 ülkeden 50’si devlet ya da hükümet başkanı 2 bin 700’den fazla katılımcıyı bir araya getiriyor.
İşte zirvede bu yıl kendisinden en çok söz ettiren Türk isim ise bir devlet büyüğü değil, sanatçı Refik Anadol.
Refik Anadol, Değişimin Katalizörü Olarak Kültür Liderleri arasında yer alıyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun kültür-sanat direktörü Joseph Fowler, Refik Anadol’un Makine Halüsinasyonları eserlerini beğenmiş ve Refik Anadol’un Davos’a özel bir çalışma yapmasını istemiş.
Refik Anadol ve ekibi, mercanlara verilen zararlardan etkilenerek halka açık sosyal medya platformlarından 1.742.772 mercan görselini kullanarak doğa temalı veriler toplamış.
Yapay zekâ ve çağdaş sanat son yıllarda iç içe geçmiş durumda.
Hatta birçok sanatçı verileri kullanarak yapay zekâ ile yeni eserler de üretiyor.
Ama şimdi yapay zekâ ve insanların yaratıcılığını karşılaştıran yeni bir sergi var karşımızda.
Instagram’ın algoritması bir sanat sergisini bir insandan daha iyi düzenleyebilir mi?
İşte Londra’da J/M Gallery’de gerçekleşen “Algoritmik Kaide” başlıklı sergi bu sorunun cevabını arıyor.
Bir algoritma bir serginin küratörlüğünü yaptığında ne olur diye yola çıkmış Oxford İnternet Enstitüsü’nde doktora araştırmacısı olan Laura Herman.
Metro- politan Museum of Art’ın Açık Erişim koleksiyo- nundan eserleri sergilemek için bir araya getirmek üzere biri insan, diğeri makine olmak üzere iki küratörü davet etmiş.
Küratör, sabır ve merak gibi evrensel insan deneyimlerine seslenen, kayıp temasıyla ilgili sanat eserleri seçen Londra merkezli sanatçı Fabienne Hess.
93 yaşındaki ikonik Japon sanatçı Yayoi Kusama’nın Louis Vuitton ile yaptığı iş birliği moda ve sanat dünyasının gündeminde
Markaların artık en büyük kurtarıcısı yaptıkları iş birlikleri. Modaevleri de sık sık farklı markalar, sanatçılar ve tasarımcılarla iş birliği yapıyor. Ama elbette çoğu 2023 Louis Vuitton x Yayoi Kusama koleksiyonu gibi ses getirmiyor. Bu, aslında Louis Vuitton’un Yayoi Kusama ile yaptığı ilk çalışma değil. Kusama’yı tam 10 yıl önce Louis Vuitton’a ilk getiren o dönem markanın kreatif direktörü olan Marc Jacobs. Bu ay satışa çıkan koleksiyonu ise aralık ayının ilk günlerinde Miami Art Basel’de görme şansını yakalamıştım. Doğrusu, son zamanlarda çağdaş sanat fuarlarında herkesi şaşırtan, daha önce görmediğimiz çok az şey oluyor diye düşünmüştüm. İşte o yüzden, uzun yıllar öncesine dayanan Louis Vuitton-Yayoi Kusama iş birliği bile fuarın en öne çıkanlarındandı.
Peki, ama Yayoi Kusama hakkında ne biliyorsunuz? 93 yaşındaki sanatçı, imzası olan Infinity Nets serisinden White No.
Uzun yıllar üst üste dünyanın en iyi restoranı seçilen Noma, bu hafta, 2024’ün sonunda kapanacağını açıkladı.
Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da 20 yıl önce açılan üç Michelin yıldızlı restoranın şefi ve sahibi Rene Redzepi, “Noma olmaya devam etmek için değişmeliyiz. Noma 2025 itibariyle bir dünya gastronomi laboratuvarına dönüşecek. Yemek servisi yapılmayacak” dedi.
Peki ama bu sadece Noma’nın sonu mu, yoksa aynı zamanda ‘fine dining’ diye tanımlanan restorancılığın da sonu mu?
Noma’ya ilk gidişim bundan tam 10 yıl önceydi. Hatta o zaman Türkiye’nin tek iki Michelin yıldızlı şefi Fatih Tutak da Noma’da çalışıyordu. Noma, Kopenhag Limanı’nda, eski bir depoda. Kapıdan girişte son derece yakışıklı bir erkekler ordusu karşılıyor sizi.
Sanki her akşam buraya geliyormuşsunuz ve sizi çok iyi tanıyorlarmış gibi gayet sıcak bir karşılama bu. Karşılamadan sonra mutfaktan geçip masanıza kuruluyorsunuz. Sonra ardı ardına sonsuz yemek geliyor. Tam 20 farklı yemek.
Her kültürden lezzetler
Menüyü &oum
“Betonların göğü henüz delmediği zamanlarda büyük şehrin sokaklarında, apartman önlerinde büyüyen bir kız çocuğu.
Güzeller güzeli ev kadını anne ile titiz avukat babanın tek kızı: Handan.
Sokakların da anne babasıyla yaşadığı evin içi gibi huzursuz olduğu zamanlardan geçerek büyüyen, kendi yolunu bulan bir genç kadın...
Kafasının ve kalbinin içi seslerle dolu; çok uzaklardan gelen bir melodi, kuşlar, rayların sesi, sevinçli bir hediye paketinin hışırtısı, annesinin, babasının, babaannesinin, halasının sesi…
Sonra birden fazla ‘çat’ sesi, farklı zamanlarda, farklı evlerin duvarlarında yankılanan…
Karşımıza yetişkin bir kadın olarak çıkan Handan’la tanıştığımızda; o, çocukluğundan bugüne uzanan bir hikâyeye çoktan dalıp gitmiş olacak.
Handan’ın ve onun hafızasından çıkıp gelen annesi Feri’nin öyküsü, 1960’lardan bugüne uzanan bir anlatı” diye özetliyorlar.
Hüseyin Çağlayan’ın, İstanbul Bienali’yle eş zamanlı olarak açılan, Pilevneli iş birliğiyle gerçekleşen Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki sergisi “Souffleur” 29 Ocak’a kadar uzatıldı.
Bugün saat 16.30’da sergi kapsamında sanatçının katılımıyla bir söyleşi gerçekleşecek.
Hüseyin Çağlayan gazeteci Evrim Altuğ’un sorularını yanıtlayacak.
Söyleşide sanatçının moda, sinema, belgesel, enstalasyon, sahne sanatları gibi tüm yaratıcı süreçlerine odaklanılacak.
Sakıp Sabancı Müzesi Konferans Salonu’nda ücretsiz olarak izlenebilecek söyleşi, eş zamanlı olarak SSM’nin Instagram hesabından da yayınlanacak.
Peki ama bu söyleşiden önce görmeniz gereken sergi hakkında bilmeniz gerekenler neler?
Sergi, Hüseyin Çağlayan’ın bedeni ve modern antropolojiyi bir çıkış noktası olarak aldığı ve tarihsel olayların tüm görünmez etkileriyle birlikte günümüzde medyanın neden olabileceklerini incelediği yeni üretimlerinden oluşuyor.
Sunulan üç eser serisi; popüler k&