Sosyal hayatta en çok neleri konuştuk?
Pandemi sonrası ruh hali: Mart 2020’den bu yana pandeminin, sosyal hayatımızda ve kişilik özelliklerimizde yol açtığı birçok değişiklik dikkatimizi çekiyor. Artık hem yalnız kalmaya hem sosyalleşmeye her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Şimdi bu gidip gelen ruh halimiz, “seçici sosyal” anlamına gelen tek bir kelimeyle özetleniyor: “Ambivert!”
MIchelIn rehberi Türkiye’de: Michelin Rehberi’nin Türkiye’ye gelmesi önemli bir adımdı. Michelin Rehberi’nin iki yıldıza layık gördüğü tek restoran ise Fatih Tutak’ın Turk’ü oldu. Ödül açıklanır açıklanmaz, restoranın tam altı aylık rezervasyonlarının hemen dolduğunu hatırlatalım.
Büyük çöküş devri: 10 milyon dolarlık “Tinder Avcısı” Simon Leviev’den Anna Delvey’e ya da kripto para aklamasıyla suçlanan Heather R. Morgan’a, bu yıl gündemde olan yeni nesil dolandırıcılar, tutuklansa da hapis cezası alsa da sonuç aynı: Daha çok
Kültür-sanat dünyasının gündeminde Brezilyalı küratör Adriano Pedrosa’nın 2024 Venedik Bienali’nin ilk Latin Amerikalı küratörü olarak 2024’teki bienale imza atacak olması var.
Oysa bizi daha yakından ilgilendiren önemli bir gelişme daha var.
Frieze, Frieze Sculpture (Heykel) 2023’ün küratörü olarak Fatoş Üstek’i seçti.
Kamusal alanda sanat için yeni bir vizyonun habercisi diye duyurdular.
20 Eylül-29 Ekim 2023 tarihleri gerçekleşecek olan Frieze Sculpture, 11-15 Ekim 2023 tarihleri gerçekleşecek Frieze London ve Frieze Masters ile aynı zamana denk geliyor.
Frieze, dünyanın en önemli sanat markalarından biri.
Londra’da bir kültür-sanat dergisi olarak başladı, daha sonra ise her yıl farklı zamanlarda Londra ve New York’ta düzenlenen çok önemli bir sanat fuarı haline geldi.
Tam iki yıl önce tasarım dünyası çok önemli bir ismi, Sir Terence Conran’ı kaybetti.
Terence Conran, Habitat, Conran Shop, Mothercare gibi markaların ve Bibendum, Quaglino’s, Boundary gibi restoranların da yaratıcısıydı.
Londra Tasarım Müzesi’nin kurucusuydu aynı zamanda.
5-6 yıl önce Londra’da bir tasarım ödülleri davetinde tanıştım büyük oğlu Sebastian Conran ile.
Yaşam boyu başarı ödülü almak için sahneye çıktığında “Bu ödülü doğru Conran’a verdiğinize emin misiniz?” diyerek herkesi güldürmüştü.
Çünkü sadece İngiltere’de değil, dünyada tasarım denince akla ilk gelen isim babası Terence Conran’dı.
Kardeşi Jasper Conran da Sophie Conran da birer tasarımcıydı.
Sebastian Conran’ı ailenin diğer fertlerinden ayıran en büyük farkı, tüm aile fertleriyle iyi ilişkilerinin olması ve tabii belki de bunu sağlamasına neden olan, kendi ismini taşıyan stüdyosu Sebastian Conran Design’dı.
LVMH Grubu’nun başkanı ve CEO’su Bernard Arnault, Elon Musk’ı geride bırakarak, dünyanın en zengini oldu. Peki, ama Bernard Arnault hakkında ne biliyoruz?
Bu hafta 184.3 milyar dolarlık kişisel servetiyle Elon Musk’ı geride bırakarak dünyanın en zengini unvanını kazandı. En azından şimdilik! Hisse fiyatlarıyla birlikte listedeki sıralama anlık değişiyor. Ama bu satırlar yazılırken Bernard Arnault listenin zirvesinde.
Bernard Arnault ismi elbette Elon Musk kadar popüler değil, zaten çoğu zaman ön plana çıkmamasıyla biliniyor. Bernard Arnault’nun adını bilmeseniz de sahip olduğu lüks markaları bilmeyen yok! Tesla’nın (TSLA) hisse fiyatı bu yıl yüzde 54 düşerken, LVMH hissesi, ABD ve Avrupa’daki güçlü satışların desteğiyle sabit kaldı. LVMH’nin piyasa değeri 362.4 milyar euro (386 milyar dolar). Artan enflasyona rağmen lüks piyasası etkilenmedi. Zaten asıl ilginç olan da pandemiden sonra lüks sektörünün yine yeniden yükselişe geçmesi. Hatta bu hafta İngiliz gazetelerinde bir haber vardı: “Artık 20’li-30’lu
Ülkesi tarafından defalarca cezalandırıldı, hücrelere kapatıldı, hiç anlam verilemeyen bir vergi cezasına çaptırıldı, vergi cezasını ödeyebilmek için bağış toplamak durumunda kaldı, pasaportuna el konuldu, yıllarca ailesini göremedi, Twitter’da düşündüklerini yazdı, ülkesinde Twitter tamamen yasaklandı.
Hayır, bir iş insanından ya da siyasetçiden bahsetmiyoruz.
2017’de Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki sergisiyle daha yakından tanıma fırsatı bulduğumuz Çinli aktivist sanatçı Ai Weiwei’in başına gelenlerden sadece birkaçı bu.
Hatırlayacaksınız, sergide Weiwei’nin meşhur ay çekirdekleri, Twitter kuşlu duvar kâğıdı, porselen çiçekleri gibi daha önce gördüğümüz eserleri de vardı, legolardan yaptığı portreleri ve sadece bu sergiye özel üretilen porselen işleri de...
Daha önce çeşitli ülkelerde çeşitli şehirlerde görmüş olduğumuz eserleri İstanbul’da bir kez daha görmek de sevindiriciydi.
Bu eserlerin İstanbul’a gelmesinin ne kadar meşakkatli bir iş olduğunu
Yeme-içme mekânları çağdaş sanatı sahiplenerek, sanatçılara yeni sergileme alanları yaratarak kendi yıldızlarını parlatıyor.
Buna alışığız.
Bkz. Son örneklerden biri, İngiltere’nin önde gelen restoran gruplarından olan Caprice Holding’in sahibi Richard Caring, Mayfair’de Bacchanalia adlı bir restoran açtı.
Restoranın en büyük özelliği içindeki dev Damien Hirst heykelleri.
Bu, Richard Caring’in Damien Hirst’le yaptığı ilk iş birliği de değil.
Daha önce Sexy Fish ve Brasserie of Light adlı restoranları için de Damien Hirst heykeller yapmıştı.
Sussex Dükü Harry ve Düşesi Meghan’ın Kraliyet Ailesi’nden ayrılıp bağımsızlıklarını ilan etmeleriyle başlayan süreç şimdi bir reality şov olarak karşımızda. Peki ama izlemeye değer mi?
En büyük şımarıklık mı, yoksa günümüzde herkesin istediği gibi minimum çalışarak zengin olmanın kısa yolu mu? İşte bütün mesele 8 Ocak 2020’de başladı. Sussex Dükü Harry ve Düşesi Meghan, Kraliyet Ailesi’nden ayrılıp finansal bağımsızlıkları için çalışacakları ve zamanlarını İngiltere ve Kuzey Amerika arasında geçirecekleri duyurusunu Instagram’da paylaştı.
Bu kararı çok cesur ve romantik bulanlar kadar şımarık ve saygısız bulanlar da oldu. İlk tepki, Kraliçe’nin Harry ve Meghan’ın davranışlarından rahatsız olduğu, özellikle Afrika gezilerinde çektikleri belgeselde medyadan şikayetlerini ve hatta aile içi tartışmalarını dile getirdikleri için onları affetmediğiydi. Malum, Harry ve Meghan Afrika’nın sorunlarına dikkat çekecekleri yerde konu Meghan’ın yeni annelik sorunlarına ve Harry’nin
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) 50’nci yılını bu yıl farklı etkinliklerle kutluyor.
‘Büyük buluşma’ başlıklı son kutlama önceki akşam Kuruçeşme Divan’da İKSV’nin yıllar içindeki tüm paydaşlarının katıldığı bir davetle gerçekleşti.
Çok istememe rağmen İKSV’nin bu özel gecesine katılamadım ama detayları dinleme şansım oldu.
Tabii dinlerken de ister istemez İKSV’yle ilgili ilk anılarıma döndüm.
İKSV’yle tanışmam iyi bir kültür-sanat takipçisi olan annem sayesinde oldu.
Daha ilkokuldayken Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda nice konsere gitme şansım oldu, İstanbul Müzik Festivali’nde her yıl birçok konser izledim.
Konserleri izlerken de en çok iki kişiye imrendim; biri festival nedeniyle yazın İstanbul’a gelen yabancı sanatçılara rehberlik yapan ablamdı.