İBİZA SEZONU AÇILDI

12 Temmuz 2018

Adaya ilk defa giden biri, sadece 24 saati varsa nereleri görmeli sorusunu cevaplayarak başlayalım.

Kahvaltıyı marinadaki Grand Cafe Cappucino’da etmeli, Cala Escondida’da yürüyüş yapıp tekneyle Formentera’ya geçmeli, Cala Tarida’da suşi yemeli, enerjisine inanılan büyük kaya Es Vedra’yı görmeli, günü Cala Conta’da Sunset Ashram’da batırmalı, gece de romantik bir yemek için Dalt Vila manzaralı IT’e gitmeli.

İbiza denince herkesin aklına gelen Pacha, Blue Marlin, Casa del Mar gibi müziklerine alışık olduğumuz kulüpler ilk sıralara girmiyor bile, her ne kadar Pacha’da pazartesileri yapılan Flower Power partileri her zaman tıklım tıklım olsa da.

İbiza’nın farklı bir enerjisi var.

Ancak uyum sağlayabilenler geliyor diyorlar.

Eskiden gelen hippi ruhunun son yıllarda biraz bozulmasından şikâyetçi yerliler.

Anlaşılan, çok para harcayan turistler İbiza’nın da ruhunu satın alabiliyor.

Yine de İbiza’da İspanyol kültüründen gelen müthiş bir rahatlık var.

Yazının Devamı

UZAYDAN FATİH’E BİR GÖÇMEN HİKÂYESİ ANLATIYOR

10 Temmuz 2018

Tam 6 yıl önce Paris’te Louis Vuitton’un sanat merkezi Espace Culturel’de “Yolculuklar: Günümüzün Türkiye’sinde Gezintiye Çıkmak” sergisinde eserleri yer alan 11 çağdaş sanatçıdan biriydi, Halil Altındere.

Şanslıydım, sergiyi küratör Herve Mikaeloff ile birlikte gezmiştim.Mikaeloff, hem Espace Culturel’in ve sanatla yakından ilgilenen Louis Vuitton’un küratörü, hem de sanat danışmanı.

Dünyanın en önemli koleksiyonerlerinden biri, LVMH Grubu’nun sahibi Bernard Arnault’nun koleksiyonuna nelerin ekleneceğini de kendisi seçiyor.

Unutamadığımız işlerinden

Video çalışmalarıyla tanıdığımız Altındere’nin absürt fotoğraflarını seçmişti bu sergi için. “Batı’daki kovboy filmlerinden fırlamış gibi duran at üstünde bir astronot var ve aslında Batı’da değil Doğu’da” diye heyecanla anlatmıştı.

Ertesi yıl, 2013’te İstanbul Bienali’nin hiç tartışmasız en çok konuşulan eseri Halil Altındere’ye aitti.

Önce Sulukuleli Tahribad-ı İsyan’ın müziğiyle yakalıyordu, sonra sözler, görüntü ve mesajlar geliyordu videoda.

Sulukule’deki kentsel dönüşümü anlatıyordu.

Yazının Devamı

HOUSE FESTİVAL’E NEDEN GİTMELİ?

8 Temmuz 2018

Burning Man ve Coachella’dan sonra yeni keşfimiz: House Festival. En yaratıcı insanlarla günlerce çölde sürünmeden, karavanlarda çadırlarda kalmadan, çamurlara bulanmadan en iyi yemek ve içeceklerle unutamayacağınız harika bir müzik festivali.

Bilet fiyatları en yüksek müzik festivallerinden biri. Ama biletler aylar öncesinden satışa çıkar çıkmaz tükeniyor, daha festival programı açıklanmadan bile önce. Boşuna, İngiliz gazeteleri “Dünyanın en havalı müzik festivali” demiyor Londra’da gerçekleşen House Festival için.

House Festival, Soho House’un üyelerini ve üye yakınlarını, YouTube, Ebay, Facebook gibi en güncel ve sevilen markalarla buluşturduğu bir müzik festivali. Festivallerin Cannes Lions versiyonu gibi. Her yıl bir kez yapılan günübirlik bir tatil etkisi yaratıyor. Bu bir gün için hem Hampstead’de Kenwood House’un bulunduğu parka dev bir lunaparkı andıran panayır alanı kuruluyor, hem de 2 dev sahne…

İster dönme dolaba biniyorsunuz, ister çarpışan arabalara…İki büyük sahnede ise farklı sanatçılar çıkıyor. Bu yılki programda Manic Street Preachers, Nile Rodgers&Chic, Rita Ora, Jorja Smith, Grace Carter, Fatman Scoop, Easy Life, Lewis Capaldi, Pale Waves, Dermot Kennedy, Kurupt

Yazının Devamı

GÖBEKLİTEPE BİR KİŞİYE MAL EDİLEBİLİR Mİ?

7 Temmuz 2018

Dünyanın en eski tapınağı Şanlıurfa’da bulunan Göbeklitepe.

Tam 7 yıldır Türkiye’nin UNESCO’daki Geçici Miras Listesi’nde yer alıyordu.

Bu yıl ise Kültür ve Turizm Bakanlığı ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nun yoğun çabaları sonucunda UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kabul edildi.

Böylece Türkiye’de Dünya Miras Listesi tescilli alanların sayısı 18’e yükseldi.

Bunun üzerine Hıncal Uluç bir yazdı yazdı, “Göbeklitepe, Ece Vahapoğlu’dur” diye ve doğrusu çoğumuzu kızdırdı.

Peki ama neden kızdık bu başlığa?

Ece’nin Göbeklitepe’nin tanıtımı için ne kadar çalıştığını biliyorum ve doğrusu takdir ediyorum.

Göbeklitepe’ye Ece’yle de, Demet Sabancı Çetindoğan ve Çiğdem Simavi önderliğinde Ortak Nesiller Entegrasyonu (ONE) Derneği’nin üyeleriyle de gitme şansım oldu.

Yazının Devamı

San Sebastian’dan sevindirici haber

5 Temmuz 2018

Şef Ebru Baybara Demir, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da 100 bin euro ödüllü ‘Basque Culinary World Prize’da ilk 10 aday arasına girmeyi başardı.

İki yıl önce San Sebastian’daki Gastronomika’ya katıldığımda metrekareye en çok Michelin yıldızı düşen şehir San Sebastian’dan bildirmiştim.

Küçücük şehrin tam 16 Michelin yıldızı var.

Dünyanın en büyük gastronomi organizasyonlarından Gastronomika da burada yapılıyor.

5 kıtadan 40 şef bir araya geliyor ve deneyimlerini izleyicilerle paylaşıyor, bazen konuşarak, bazen sahnede canlı yemek pişirme şovlarıyla.

Bask bölgesi gastronomi turizmi ve ekonomisini canlı tutmak ve gastronomiye katkısını dünyaya duyurmak için önemli çalışmalar yapıyor.

‘Basque Culinary World Prize’ da bu çalışmalardan biri.

Böyle önemli bir ödülde ilk 10 aday arasına girmek büyük başarı.

Yazının Devamı

GAZETELER YAŞAMALI

3 Temmuz 2018

Habertürk gazetesinin kapanacağı, yayın hayatına dijitalde devam edeceği haberini, her gazeteci gibi, büyük üzüntüyle öğrendim.

Gazetelerin, dergilerin yaşaması sadece biz gazeteciler için değil, hepimiz için çok önemli.

Evet, yazılı basın sadece Türkiye’de değil, dünyada da zamanın değişimiyle, dijital çağla mücadele ediyor.

Ama unutmamak lazım, dünyada son derece başarılı örnekler de var.

Geçen yıl Wallpaper dergisi genel yayın yönetmeni Tony Chambers ve Wallpaper ve Monocle dergilerinin yaratıcısı Tyler Brule ile peş peşe birer röportaj yapmıştım.

İkisinin de yazılı basının geleceğiyle ilgili söyleyecekleri her gazeteci için olduğu gibi benim için de çok önemliydi.

“Dergicilik de yayıncılık da düşünüldüğünden daha uzun süreli olacak.

Yazılı basın öldü deniliyordu beş yıl önce ama hâlâ yaşıyor ve yaşayacak.

Yazının Devamı

75 desibel Alaçatı’ya yaradı

1 Temmuz 2018

Alaçatı’nın dokusuna sahip çıkmak önemli, işte bu yüzden #Alaçatı75desibel sonsuz desteği hak ediyor.

Eskiden İzmirlilerin sayfiyesiydi Çeşme. Bir de rüzgarı sayesinde sörfçüler biliyordu değerini. Babylon Alaçatı’nın açılışıyla İstanbullular da Çeşme’yi keşfetti. Babylon, Alaçatı’dan Aya Yorgi’ye taşındı ama İstanbullular Alaçatı’dan vazgeçmedi. Emre Ergani’den Metin Fadıllıoğlu’na İstanbul’un tanınmış işletmecileri de Çeşme’de mekan açtı. Güler Sabancı’dan Erol Tabanca’ya iş dünyasından birçok isim de Çeşme’ye otel yatırımı yaptı. Yine de turizmciler hep dertliydi, “Çeşme zor bir bölge, çünkü yabancı turist gelmiyor” diye. Gerçekten de öyleydi, Bodrum’a, Antalya’ya, Fethiye’ye yabancı turistler akın ederken Çeşme’de sadece yerli turistler vardı.

İşte bu yüzden Çeşme’nin New York Times’ın 2016’da gezilecek görülecek 52 yer listesine girmesi çok önemliydi. Zeytin, sakız, enginar gibi yerel lezzetlerin ve üzüm bağlarının, Noma’dan ilham alan Alancha’dan, İstanbul ve İzmir’den transfer olan restoranların etkisinden bahsetmişti New York Times. “Gastronominin öne çıktığı bir Ege kıyısı” diye özetlemişti Çeşme’yi. Derken, Çeşme’nin en sevilen yeri Alaçatı yerli turistlerin akınına

Yazının Devamı

MONTREUX VE İSTANBUL’DA CAZ ZAMANI

30 Haziran 2018

Dünyanın en önemli müzik festivallerinden Montreux Caz Festivali dün itibarıyla, İstanbul Caz Festivali ise 26 Haziran itibarıyla başladı.

Montreux Caz Festivali bu yıl 52. yılını kutluyor, İstanbul Caz Festivali ise 25. yılını...

Birçok müzisyen Montreux’de çalabilmek için can atıyor, festival programında yer almayı bir prestij unsuru olarak görüyor.

Ahmet Ertegün etkisi

Dünyanın her yanından müzikle ilgilenenler temmuz ayında Montreux’ye koşuyor.

Festivalin Türkiye’yle güçlü bir bağı var, “Bugün burada olmayı, bu festivalin gerçekleşmesini Ahmet Ertegün’e borçluyuz” diyor festival komitesinde yer alan Peter G. Rebeiz.

Festivalin çıkış noktasını anlatıyor: “Her şey bir kutu çikolatayla başladı. Müzisyenlerle dostluğuyla ve çılgın partileriyle bilinen Claude Nobs bundan tam 52 yıl önce Ahmet Ertegün’ün müzik şirketi Atlantic Records’ın kapısını çalıyor, “Patrona İsviçre’den çikolata getirdim” diye.

Randevusuz kabul edilmiyor ama o kadar uzun bekliyor ki sonunda Ertegün’e ulaşıyor ve Montreux Caz Festivali için istediği desteği alıyor.

Yazının Devamı