Bugün çok şanslıyım, çalışılabilecek, yazı yazılabilecek en güzel yerlerden birinde, Zai Bodrum’dayım.
Her köşesi büyük bir zevkle ve özenle yapılmış.
Yemyeşil bahçesinde sanat eserleriyle bir arada oturuyor, ister kütüphaneden aldığınız kitapları okuyor, ister bilgisayarınızı alıp çalışıyorsunuz, ister yeni eklenen odun fırından pizzalar yiyor, ister San Sebastian cheesecake’le kahve keyfi yapıyorsunuz.
Burası gerçekten de Bodrum içinde bir vaha, nefes alınabilecek, iyi ki böyle yerler var dedirten bir yer.
Klasik müzik çalan kütüphanesinde sessizce çalışırken, yemek yiyenlere de canlı piyano dinletisi eşlik ediyor.
Zai Bodrum’da şu anda Ekrem Yalçındağ’ın ‘Infinity’ sergisi var, sergi 13 Eylül’e kadar devam edecek.
Ayrıca yarın akşam Kerem Görsev Trio, Zai Yaşam sahnesinde olacak, kontrbasta Volkan Hürsever ve davulda Ferit Odman var.
29 Ağustos Cumartesi akşamı ise ‘Tamamla Bizi Ey Aşk’ oyunu sahnelenecek.
Önceki gün New York Times’ın kapağında Türkiye’den bir isim vardı: Zeynep Tüfekçi.
Yazının başlığı: ‘How Zeynep Tufekci Keeps Getting the Big Things Right’.
Kısaca ‘Zeynep Tüfekçi Nasıl Her Önemli Konuda Haklı Çıkıyor?’ diyordu New York Times yazarı Ben Smith.
Son yıllarda izlediğim ve en çok etkilendiğim TED konuşmalarından biri Zeynep Tüfekçi’ye aitti.
Data neden tehlikeli?
‘Data’nın hayatımızı nasıl kontrol edebildiğini ve iyiye olduğu gibi nasıl kötüye de kullanılabildiğini açıkça anlatıyordu.
Sadece anlattıkları değil, hem teknoloji hem de sosyal duruma hakim olmasıyla, duruşuyla, sahne hakimiyetiyle Tüfekçi’yi izlemek gurur vericiydi.
Teknolojinin toplum ve siyaset üzerindeki etkisi çalışmalarıyla bilinen Zeynep Tüfekçi’nin önsözünü yazdığı kitap çıktı daha sonra.
Moda endüstrisinde uzun zamandır konuşulan sorunları pandemi berraklaştırdı. Şimdi gerçekten durup yeniden düşünme ve yeniden başlama zamanı
İstanbul, Bodrum, Çeşme üçgeninde hayat, pandemi hiç yaşanmamış gibi devam etse de, pandemiden geriye kalan tek yeni alışkanlık maskelermiş gibi davranılsa da, aslında biliyoruz hayat değişti ve bir süre hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Turizm ve yeme içme sektörleri kadar çok etkilenen bir diğer sektör de moda. Evlere kapanılan dönemde alıştık rahat kıyafetlere, taytlar ve eşofmanlar kurtarıcımız oldu. Tabii her gün düzenli ofise gitmek, toplantılara katılmak gerekmeden tamamen çevrimiçi çalışmaya başladığımızdan beri iyi giyinmek için neden kalmadı, daha iyi görünme isteğimizi filtreler ve makyajla çözdük. Zoom toplantılarında düz renk bir tişörtün altına ister tayt ister eşofman geçirin fark etmiyor, nasılsa kimse görmüyor.
Dijital moda haftalarına devam
İşte bu durumda eskiden yılda sadece 2 sezonken birden 4 sezona çıkan, hatta büyük
Otizmli çocukların ve ailelelerinin ne kadar büyük bir mücadele verdiklerine hepimiz şahit olduk.
Ne yazık ki yaşanan kötü olaylarla bir anda gözlerimizi açtılar; sadece bizim değil, karar mercilerinin de...
Keşke kötü olaylar yaşanmadan da otizmli miniklerin karşılaştıkları sorunların ve tabii eğitim sistemimizdeki açıkların farkında olabilseydik.
Türkiye’de otizmli çocukların eğitim bile alamayacağı hâlâ düşünülebilirken, dünyada otizmli minikler büyük buluşlara imza atıyor.
Türkiye’de ise Tohum Otizm Vakfı, 2003 yılından beri otizmli çocukların erken tanı ve eğitim yoluyla topluma kazandırılması, otizmli çocuklar ve ailelerinin eğitim ve sağlık hizmetlerinden eşit fırsatla yararlanabilmesi için çalışıyor.
15 yılda 282 bin 855 otizmli çocuk ve ailenin hayatında fark yaratan çalışmalara imza attılar.
Vakıf, kurduğu Özel Tohum Otizm Vakfı Özel Eğitim Okulu’yla otizmli miniklerin eğitimi konusunda örnek bir model oluştururken, 33 devlet okuluna da öğretmen eğitimi, müfredat ve materyal
Sanat koleksiyonunda Andy Warhol, Takashi Murakami, Damien Hirst, Alex Israel ve David LaChapelle gibi isimlerin yanı sıra Vijat M, Taly Cohen ve William Benhamou gibi genç sanatçılara da yer veren Paris Hilton, karantina döneminde resim yaptığını açıkladı.
Hilton, yaptığı resimleri çocuklara yardım eden hayır kurumu Starlight Children’s Foundation’a destek sağlamak amacıyla açık artırmayla satışa çıkardı.
Hemen sonra ise 90’ların ünlü süpermodeli Claudia Schiffer, sergi küratörlüğüne soyunduğunu açıkladı.
Schiffer, Düsseldorf Müzesi için 90’ların moda fotoğrafları temalı bir sergi hazırlıyor.
“Fashion Photography From the 1990scurated by Claudia Schiffer” başlıklı sergi 4 Mart 2021’den 13 Haziran 2021’e kadar devam edecek.
Sergide Juergen Teller, Karl Lagerfeld ve Ellen von Unwerth gibi isimlerin fotoğrafları yer alacak.
Bir kez daha görüyoruz, bir dönem takı yapmak ya da moda tasarımcılığına soyunmak ne kadar modaysa, uzun zamandır da çağdaş sanat o kadar moda.
Avrupa’nın en çılgın gece hayatı Berlin’de ve Berlin gece hayatı denince akla gelen ilk yer Berghain.
Kapıdan girmenin en zor olduğu, uzun süre sıra beklemek gereken bir gece kulübü Berghain, beklerken de siyah giyinmiş olmak ve olabildiğince sakin bir tavır sergilemek gerekiyor.
Berghain, klasik bir gece kulübü değil, farklı türlerde elektronik müziğin çalındığı odalara bölünmüş dev bir yapı.
Hiçbir yerinde oturacak alan yok, çünkü herkes dans ediyor.
İçeride fotoğraf çekmek kesinlikle yasak.
Berghain’in ünü, dünyanın en iyi DJ’lerinin burada çalmasından ve tabii tüm hafta sonu boyunca burada hiç durmadan eğlenilebilmesinden geliyor.
Şimdi ise sadece Berlin’in değil, dünyanın en ünlü gece kulüplerinden biri olan Berghain, Avrupa’da gece hayatının pandemi nedeniyle sekteye uğraması nedeniyle dans pistini tam 80 Berlin merkezli sanatçının eserlerini sergilemeye ayırıyor.
Berlin’de Bergama Müzesi, Yahudi Müzesi gibi önemli müzeleri zaten gezdiyseniz, galerileri takip ed
Artık her şey tamamen görsellik üzerine kurulu. Instagram’a, Zoom’a ve canlı yayına her daim hazır olma zorunluluğu, dijital çağda makyajın erkekler arasında da popüler hale gelmesine neden oluyor
Pandemi sürecinde izlediğim en iyi canlı yayınlardan biri Marc Jacobs’ın New York’ta bir otel odasında Vogue’a verdiği röportaj, diğeri de Lanvin’in önceki kreatif direktörü Alber Elbaz’ın Business of Fashion’ın sorularını yanıtlamasıydı. Karantina önlemlerine New York’ta bir otel odasında yakalanan Marc Jacobs, aylarca kaldığı otel odasında Zoom’dan bağlandığı canlı söyleşide full makyaj ve inci kolyesini takarak şunu söylüyordu: “Yastayım, şu anda hiçbir şey yaratacak halim yok. Zaten yaratsak da fabrikalar kapalı, üretmek mümkün değil!” Ama bunları söylerken makyajından ödün vermediği görülüyordu. Alber Elbaz ise zombilere atıfta bulunarak “Hepimiz zombi olduk” diyor, bitmek tükenmek bilmeyen Zoom toplantılarından şikâyet ediyordu.
Zombileştiren Zoom’u keşfettik
Evet
Pandemi döneminde kendi kendini en çok eleştiren sektörlerden biri modaydı. Hızlı tüketime neden oldukları için moda tasarımcıları da, yöneticileri de, basını da rahatsızlıklarını bu süreçte bol bol dile getirdi.
Artık büyük modaevlerinin bile eskisi kadar çok koleksiyon hazırlayamayacağı konuşuldu.
Moda haftaları için uluslararası basının ve satın almacıların başta olmak üzere birçok kişinin New York, Londra, Milano ve Paris hatlarında seyahat etmesinin de artık geride kalacağı söylendi. Moda haftalarının da tıpkı çağdaş sanat fuarları gibi dijitalleşmesi gündeme geldi. Zaten moda haftalarını yerinde ‘front row’da takip edenlerin de aslında defileleri sosyal medyadan çevrim içi izleyenlerle aynı anda gördüğü gerçeği bir kez daha hatırlatıldı.