Hangi besteci tiyatrosunu uçağa taşıyacak?

24 Eylül 2020

Kovid-19 nedeniyle bütün dünyada başta tiyatrolar olmak üzere sahne ve performans sanatları etkilendi.

Tüm dünyada tiyatrocular sahnelerine yeniden kavuşabilmek için farklı protestolar gerçekleştiriyor, bazen sadece Instagram hesabını bir renge boyamakla yetiniyorlar, bazen de Andrew Lloyd Webber gibi şartları tamamen zorluyorlar.



Dünyanın en çok kazanan ve kazandıran bestecisi: Andrew Lloyd Webber.

1 milyar doları aşkın bir serveti var.

Yazının Devamı

Artık Guggenheim’ın sorunu

22 Eylül 2020

Geçen yıl Art Basel Miami’nin en çok konuşulan sanat eseri, İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan’ın Perratonin Galeri’nin standında sergilediği ve fuar ziyaretçilerinin önünde selfie çekmeye doyamadığı, ‘Comedian’ başlıklı, duvara bantlanmış muz çalışmasıydı.

Performans sanatçısı David Datuna, fuar sırasında duvardaki muzlardan birini yemiş ve “Bu vandalizm değil, benim ‘Aç Sanatçı’ başlıklı sanat performansım” demişti.

Hatırlarsınız, Nusret bile bu durumdan esinlenerek, Miami’deki restoranının duvarına pirzola bantlayıp altına 1 milyar 250 milyon dolarlık bir etiket koymuştu.

Tüm bu tartışmalara rağmen 3 edisyonu olan ‘Comedian’ adlı eserin her biri 150 bin dolara satıldı ve hatta eseri alan koleksiyonere muz çürüyeceği için muz ve bant yerine eserin belgesi ve nasıl asılacağı konusunda 14 sayfalık bir kullanım kılavuzu verildi.

Eseri almak isteyenlerden biri de tartışmalı işleriyle bilinen İngiliz çağdaş sanatçı Damien Hirst’tü.

Damien Hirst istenilen eseri karşılığında bu eserin bir

Yazının Devamı

Lüks mağazaların umudu: İkinci el alışveriş

20 Eylül 2020

Yeni normal diye bir şey yok, her şey eskisi gibi olacak, çabuk unuturuz diyorduk. Ama öyle olmadı. Dünyanın en lüks markalarını satan en lüks mağazalar bile büyük bir değişime uğradı. İşte bu değişim, moda, perakende ve e-ticaret sektörlerinin geleceğini özetliyorEylül ayında şehre dönüşle birlikte ikilem de başladı. Bir yandan sosyal hayata geri dönüş bir yandan da Kovid-19 vakaları çok arttı, “İkinci dalga daha mı tehlikeli, acaba karantinaya mı girmeli?” soruları dolaşıyor aklımızda; her ne kadar sosyal mesafe, maske ve hijyene dikkat etsek de! Karantina döneminde fark ettiğimiz en önemli şeylerden biri aslında çok kıyafete ihtiyacımız olmadığıydı. Bu süreçte spor kıyafetlerle tüm günü ve geceyi geçirmeye, Zoom toplantılarına katılmaya alıştık. Şimdi, tüm bunların sonucunda bizi hiçbir şey şaşırtamaz; lüks markalar artık spor giyime, ev kıyafetlerine yönelecek, birçok yeni koleksiyon üretilemeyecek derken yine de şaşırdık! Peki, ama neden?

Eskileri yenilemeli mi yenilememeli mi?

Londra’nın en

Yazının Devamı

HERKES KENDİ ÇAPINDA BİRER FENOMEN

19 Eylül 2020

YouTube fenomenleri, TikTok fenomenleri, Instagram fenomenleri derken hayatımızda birden o kadar çok sayıda fenomen oldu ki artık hiçbiri, hatta ünlü hiç kimse fenomen etkisi yaratmıyor. Eskiden süperstarlar, popstarlar vardı hayatımızı etkileyen, şimdi ise yeni bir yıldız çıkmıyor, çünkü artık herkes kendi çapında birer fenomen. Doğrusu milyonlara ulaşmak artık çok da zor değil, ne de olsa artık herkes kendi kendine telefonundan istediği saatte yayın yapabiliyor, bir akıllı telefon, bazen de bir tripod ve ışığa bakıyor, o kadar kolay.

Son zamanlarda karantinaya girmesi gerekirken girmediği, ünlü isimlerle sataştığı ya da yasalara aykırı olmasına rağmen maymun aldığı haberleriyle gündeme gelen sözüm ona fenomenler var. Doğrusu hiçbirini tanımıyorum, tanımak istediğimi de zannetmiyorum.

Herkes fenomen olunca, fenomen olmanın da onları takip etmenin de tadı kaçtı.

NUSRET BOSTON’DA Sosyal medya fenomenlerinden bahsedeceksek, bana göre en iyi örnek Nusret. Nusret sadece dünya çapında ünlü olmadı.

Hiçbir ünlüde

Yazının Devamı

Suna Kıraç hep hatırlanacak

17 Eylül 2020

Robert Kolej’deki ortaokul ve lise yıllarım boyunca öğrencilik hayatımda önemli yer etmiş üç iş insanı vardı: Feyyaz Berker, Nejat Eczacıbaşı ve Suna Kıraç.

Bu üç ismin ortak yanı Robert Kolej’e yaptıkları bağışlar ve tabii bu sayede yapılan, kendi isimlerini taşıyan binalardı.

Feyyaz Berker Hall donanımlı laboratuvarlarıyla harika bir fen binasıydı ve benim gibi fizik ve kimyaya merakı olmayanlar için korkulu rüyaydı.

Nejat Eczacıbaşı Hall harika bir spor salonuydu ve yine benim için korkulu rüyaydı.

Suna Kıraç Hall ise bir okulda olabilecek en iyi tiyatro salonuydu ve yeteneğiniz olsun olmasın kendinizi büyük bir prodüksiyonun parçası hissedebildiğiniz, sorumluluk aldığınız, sahne tozu yuttuğunuz ya da sahne arkasında ne kadar ciddi bir düzen ve emek olduğunu öğrendiğiniz, en önemlisi de öz güven kazandığınız büyülü bir yerdi.

Belki de ondan teneffüslerde, öğle yemeğinde fuayede buluşur, okuldaki boş zamanlarımızın çoğunu da bu binada geçirirdik.

1960 mezunu Suna Kıraç yıllarca işte bu yüzden dilimizden

Yazının Devamı

Terence Conran’ın ardından

15 Eylül 2020

Cumartesi günü tasarım dünyası çok önemli bir ismi, Terence Conran’ı kaybetti.

Terence Conran, Habitat, Conran Shop, Mothercare gibi markaların ve Bibendum, Quaglino’s, Boundary gibi restoranların da yaratıcısıydı.

Londra Tasarım Müzesi’nin kurucusuydu aynı zamanda.

3-4 yıl önce Londra’da bir tasarım ödülleri davetinde tanıştım büyük oğlu Sebastian Conran ile.

Yaşam boyu başarı ödülü almak için sahneye çıktığında “Bu ödülü doğru Conran’a verdiğinize emin misiniz?” diyerek herkesi güldürmüştü.

Çünkü sadece İngiltere’de değil, dünyada tasarım denince akla ilk gelen isim babası Terence Conran’dı.

Kardeşi Jasper Conran da Sophie Conran da birer tasarımcıydı.

Sebastian Conran’ı ailenin diğer fertlerinden ayıran en büyük farkı tüm aile fertleriyle iyi ilişkilerinin olması ve tabii belki de bunu sağlamasına neden olan, kendi ismini taşıyan stüdyosu Sebastian Conran Design.

Yazının Devamı

Restoranlar nasıl değişecek?

13 Eylül 2020

Eylülde şehre dönüşle birlikte kapalı mekânlara da girmeye başladık. Yeme-içme-eğlence sektörünü Kovid-19 sonrasında, ilk sonbahar-kış sezonunda bakalım neler bekliyor?

Neredeyse bütün bir yazı Bodrum’da Kovid-19 yokmuş gibi geçirdikten sonra eylül ayı itibarıyla şehre döndüm. Hem İstanbul’da hem de Kovid-19’dan bizden daha çok etkilenen Londra’da şehre dönüşü gözlemleme şansım oldu. Açık havadaki mekânlarda sorun yok, hâlâ kendimizi güvende hissediyoruz, ama kapalı mekânlara girdiğimizde başlıyor panik. Londra’da bütün mekânlar, iletişim bilgilerinizi almaya zorunlu tutuluyor. İstanbul’daki gibi sürekli ateşiniz ölçülmüyor, tüm çalışanlar maske takmıyor, böyle bir maske zorunluluğu yok, ancak masalar birbirinden uzaklaştırılmış, barlarda bile araya pleksi separatörler konulmuş; her yerde dezenfektanlar var, kâğıt menüler yerine QR kodlu menüler dikkati çekiyor. Bazı restoranlar masanıza oturana kadar maske takmanızı

Yazının Devamı

URLA’DA GASTRONOMİ VE CAZ

12 Eylül 2020

Türkiye’nin gastronomi üslerinden biri oldu Urla. Tabii bunda şef restoranlarının açılması ve çoğalmasının etkisi çok. Öncülerden biri restorancı bir aileden gelen, İzmir’in meşhur Pizza Venedik’i ve Venedik Catering’in de başındaki şef Osman Sezener’in Od Urla’sıydı.
Zeytin ağaçlarıyla dolu bir bahçede, yüksek tavanlı tamamen cam, son derece şık bir restoran Od Urla. Sadece odun fırınlı geniş açık mutfakta pişen şahane yemekler değil, el yapımı tabaklar ve şık sunumlar da, Od Urla’nın enerjisi de etkileyici. Sırf bunun için bile gidilir, ama önümüzdeki hafta Urla’ya gitmek için başka bir neden daha var: Urla Caz ve Gastronomi Festivali.
Ünlü şefler ve caz ustaları, 14-20 Eylül tarihleri arasında, Urla Caz ve Gastronomi Festivali için bir araya gelecek.
Festival, Urla’nın açık hava mekanlarında gerçekleşecek ve tam dört gün sürecek.
Gastronomi buluşmalarının ilki, Kösem Urla’da, açılış yemeği Köstem Zeytinyağı Müzesi Polima Restoran’da Ahmet

Yazının Devamı