Lafı eğip, bükmeden direkt konuya girelim... Futbolun oyun olduğunu ülkece unutuyoruz bazen! Bir takımın yenilmesi ya da şampiyonluğu kaybetmesi asla dünyanın sonu değildir arkadaşlar. Bu kavga ve öfkeden artık gına geldi! Bu kötü fotoğraflardan asla ders çıkarmıyoruz veya çıkarmayı beceremiyoruz vesselam!
Bırakın her şey o yeşil sahada kalsın, bu oyunu güzelleştirelim, çekici hale getirelim. Yooo illa galibiyeti, mutluluğu bozmakta üstümüze yok! Alın size Galatasaray-Başakşehir maçı, o negatif görüntüleri savunacak halimiz yok, bize asla yakışmıyor! Eğri oturacağız, doğruyu konuşacağız... Galatasaray’ın kadrosu etkili oyunculardan kurulu.... Örnek mi? Onyekuru... Topu ayağına aldığı anda tutabilene aşkolsun, körük gibi ciğerlere sahip adam. Kaleci Muslera, kendi hatasını inanılmaz telafi ediyor, gollere geçit vermiyor! Feghouli, Belhanda, Marcao, Luyindama, Fernando, hangisini saysak? Başakşehir’in galibiyeti tamamen Visca ve Emre’ye endeksli! Artı Epureanu, haftalardır sakat, ortalarda yok! Bu olumsuzluklara Başakşehir’in yüksek yaş ortalamasını da eklersek, Galatasaray’a kaybetmeleri asla sürpriz değildir.
Dememiz o ki Galatasaray bu Başakşehir ile 10 maç oynasa hepsini
İstatiksel bilgilere şöyle bir göz atacak olursak, herşey Trabzonspor’un lehine... Topla oynama, isabetli şut ve pas yüzdesi ev sahibinden yana. Bu verileri kantara çıkaracak olursak, Beşiktaş’ın ilk yarıda ne kadar etkisiz bir oyun ortaya koyduğunu söylemeye gerek yok! Arkadaş, koca bir 45 dakikalık mücadele Kartal, rakip kaleye bir şut atabilmiş, o da Burak’la , varın gerisini siz düşünün! Kartal’ın oyun anlayışı savunmanın arkasına atılan uzun toplar ve Burak Yılmaz’ı buluşturma. Ne var ki, bu taktik sadece kafada kaldı, uygulamada sıfır! Elbette bu verimsizliğin ve de etkisiz futbolun temelinde Trabzonspor’un baskılı oyunu büyük faktör idi. Ev sahibi takımın, baskısı pozisyon üretimine de yansıdı.Gelin görün ki, Kartal’ın savunma bloğu ve kaleci Karius, bu tehlikelerin gole dönüşmesine vize vermedi. Hele bir Nwakaeme’nin 32’de attığı bir şut var ki. Bir müthiş, ama son aylarda iyi bir çıkış yakalayan Karius, kurtarışıyla yine dikkatleri üzerine çekti.
***
Güneş, Trabzonspor’un baskısını ortadan kaldırmak için ikinci yarıya Necip ve Kagawa’ya sahaya sürdü, işe de yaradı. Kartal, oyunda dengeye sağladığı anlarda golü kalesinde gördü. Novak, arka direkte kafayla Karius’un
Bu haftaki köşemi Beşiktaş’a ayırdım. Haftalardır söylemekten dilimizde tüy bittiği için skandal hakem kararlarına girmeyeceğim, biz bıktık, onlar hata yapmaktan bıkmadılar!
Malumunuz kongrede Fikret Orman yeniden başkanlığa seçildi, hayırlı uğurlu olsun. Biliyoruz ki, Orman ve arkadaşlarını özellikle ekonomik anlamda zor günler bekliyor. Demokratik ortamda, herkes aday olabilir, kızmayacaksınız! Kaldı ki ne kadar aday çıkarsa, o kadar iyidir... Görüyoruz ki Hürser Tekinoktay, Orman’la yarıştı, valla fena da oy almadı... 1617 oy küçümsenecek bir sayı değildir... Üstelik kısa bir süreç önce yarışa giren Tekinoktay’ın aldığı oy yönetime uyarı niteliğindedir.
46 yıllık gazetecilik yaşamımda çok Beşiktaş kongresi izledim. Bu tip seçimlerde ufak-tefek didişmeler, sataşmalar, itip-kakmalar hep olmuştur. Kongre divan başkanlığı önemlidir, iki adaylı seçimleri yönetmek kolay değildir. Kongre divan başkanı Atıf Keçeci’yi çok iyi tanırım, başarılı bir sınav verdi. Kaldı ki Keçeci, kongre işlerini iyi bilir... Onunla ilgili geçmişte bir benzetme yapıyorduk “Muhalefetin gür sesi” diye... Tüzüğü satırı satırına bilir, kimseye haksızlık yapmaz, demokrattır, hukukçu değildir, ama o kulvarı da
Alanyaspor’un pozitif oyunu tercih etmesi, doğal olarak futbola renk ve keyif katıyor. Öyle savunmasına yaslanmıyor, tam tersi ofansif ve galibiyete endeksli bir ekip. Dünkü maçta bunu gördük, geriye düşmelerine karşın, asla pes etmediler, son bölümlerde Kartal’a sıkıntılı anlar yaşattılar.
Teknik Direktör Sergen Yalçın, belli ki futbol anlayışını takıma monte etmiş, kutluyoruz. Bakmayın Alanyaspor’un son haftalarda yaşadığı puan kayıplarına. Josef Sural gibi bir oyuncusu trafik kazasında kaybetmiş, moral çöküntüsünün izlerini hâlâ taşıyor Alanyaspor. Fotoğrafa bu açıdan bakarsak, konuk takım alkışı hak ediyor.
***
Efendim Beşiktaş’a gelirsek, deneyimle Teknik Direktör Şenol Güneş, Kartal’a veda turlarında. Buna karşın işini asla ihmal etmiyor, giderayak, Kartal’da iyi izler bırakmaya çalışıyor. Evet, şampiyonluk adına Kartal’ın biraz olsun umudu var, ama zor gibi görünüyor, ikincilik bile soru işareti, ama belli de olmaz!
Şenol Güneş, öyle veya böyle Kartal’a iki şampiyonluk yaşattı. Dememiz o ki, Güneş, güzel bir vedayı fazlasıyla hak ediyor... Biliyoruz ki, Beşiktaş taraftarı üzerine düşeni yapar, onu alkışlarla Milli Takım’a uğurlar. Adres mi, Kasımpaşa ile Vodafone
Efendim, başarılı insanlarımıza sahip çıkamıyoruz maalesef... Yerin dibine sokuyoruz!
Alın size Cüneyt Çakır... Liverpool-Barcelona maçını yönetti, bence tek kelimeyle harikaydı. İç hatlarda eleştirilen Çakır’ın Avrupa arenalarında bu denli başarılı olmasının temelinde ne yatıyor biliyor musunuz? Bizim futbol iklimimiz, futbol kültürümüz arkadaş... Rahat bırakmıyoruz, sürekli baskı altında tutuyoruz, baskı! Artı, hakemlerimize güvenimiz yok, sürekli mazeretler peşinde koşuyoruz, bu anlamda kimse elimize su dökemez, alimallah! UEFA Hakem Kurulu Başkanı kim? Roberto Rosetti... Yani bizim ülkemizin hakemlerini yakından tanıyor. Dememiz o ki, UEFA güveniyor, biz elimizin tersiyle itiyoruz!
Dönelim maça... Verdiği kararlar ve çıkardığı sarı kartlarla iki takım oyuncularının güvenini kazandı bu biir...
Oyuncuların karara itirazları bile profesyonelce, öyle beş-altı kişi hakemin başına üşüşmüyor, itip-kakmıyor bu ikiii...
Düşünün futbolun devi Barcelona elenmiş, maç bitmiş, bir tane oyuncu Cüneyt Çakır’ın yanına gitti mi? Hayır... Bu da üüçç...
Maçta VAR uygulanıyor, peki o VAR’ın masa başındaki hakemlerin arasında niye bizden kimse yok? VAR eğitimine gidenler oldu ama sınıfta
Başakşehir’in yaşadığı puan kayıpları doğal olarak Galatasaray ve Beşiktaş’ı ligin bitimine üç hafta kala şampiyonluk potasına soktu. Bu derbi, başka derbi arkadaş... Kazanan bir adım öne geçecek, kaybeden geriye düşecekti...
Kartal’a beraberlik de yaramıyor, varsa yoksa, üç puan... Eee tablo bu olunca, heyecan ve stres üst seviyeye çıkıyor. Bu tip maçlarda sinirlerine hakim olan, avantaj sağlar... Bir de konsantrasyon var ki, onu asla elden bırakmayacaksınız... Onyekuru’nun attığı gol öncesinde taç muhabbeti (!) oldu, ‘yok senden, yok benden’... Evet top Caner’e çarpmıyor ama bırak kardeşim bırak, sen oyununa dön, konumunu al, nerdee! Bu oyun böyle bir şey, bir anlık dalgınlığın faturası ağır olur arkadaş, ağır! O gol Kartal’ı hem oyundan düşürdü, hem de zirve hesabını kursağında bıraktı!
Şenol Güneş hocanın, Necip tercihi sabaha kadar doğrudur... Aslan’ın o makine düzeniyle işleyen orta sahasını durdurmak kolay mı? Necip, savaşçı bir oyuncu tipidir, her yere koşar, rakibi bozar. Galatasaray’ın taraftarını arkasına aldığı anda, ne kadar coşkulu ve de arzulu oynadığını bilmeyen yok. Aslan’ın hızını ancak Necip ve Dorukhan tercihleriyle kesebilirsiniz. Ne var ki, bu tercihler
Üç takım zirveyi kapma adına yarışıyor. Futbol severler Galatasaray-Beşiktaş derbisine kilitlenmiş durumda, ellerinde kalem-kağıt, hesap içindeler, iddialar gırla gidiyor, bahisler oynanıyor.
Yılın son derbisini kazanan, bir adım öne geçer, bunu biliyoruz, ama yine de iş bitmiyor! Öyle senaryolar yazılıyor ki kalan 4 haftaya, filmi çekilse, gişe rekorları kırar Ne istiyorum biliyor musunuz, bırakın gazeteciliğimi bir kenara vatandaş ve de futbol sever olarak, güzel bir derbi olsun, futbola ve centilmenliğe doyalım. Sahadakiler, bunun bir oyun olduğunu unutmayın, mücadele tabi ki edeceksiniz, ama kurallar çerçevinde! Kasıtlı sertliklerden arının, işinize odaklanın, davranışlarınızla örnek olun, biz futbol severlere keyifli bir 90 dakika yaşatın ki, biz de sizlere alkış tutalım.
En önemlisi şu hakem kararlarına itiraz yok mu? Olmayan saçlarım ayağa kalkıyor inanın! Bırakın hakemle didişmeyi, kararlara itirazı, hakem yokmuş gibi hareket edin, futbolcu kimliğinize, profesyonelliğinize yakışan bir oyun ortaya koyun. Derbilerde saha içinde hır-gür görmekten gına geldi, bilesiniz...
Başakşehir uyanmalı
Biliyoruz ki, Süper Lig’in bitimine 4 hafta kala şampiyonluk adına en avantajlı
Ankaragücü özellikle yabancı transferlerde bol keseden dolar ve euroları çar-çur eden, büyük takımlara (!) örnektir... Valla helal olsun Mustafa Kaplan hocamıza, ara transferde müthiş bir çalışma göstererek, tam tamına 10 oyuncuyu kadrosuna bağladı. 10 yabancı diye, gözünüzde özellikle rakamları sakın ola büyütmeyin! Takım arkadaşım Cemal Ersen’in verdiği bilgilere göre, alınan bu oyuncuların maliyeti toplam iki milyon euro, üstelik bonservis bedelleri sıfır! Hepsini Mustafa Kaplan hocamız bulmuş, harika bir takım yaratmış, kutluyoruz.
***
Ne var ki Beşiktaş’a öyle üstelik deplasmanda kafa tutmak kolay mı? Nitekim ilk yarıda topa daha çok sahip oldular, isabetli şutlar attılar, iki net pozisyonda kaleci Karius’a takıldılar! İstatistikler konuk takımdan yana, gelin görün ki, bunu gollere yansıtmayı beceremediler. Bu yarıda Beşiktaş bir pozisyon buldu, o da kralla... Evet, Burak Yılmaz gollerin efendisi, geldiği günden bu yana boşu yok. İlk yarıda nefis bir gol attı, ikinci yarıda penaltıyı da klasına yakışır vuruşla gole çevirdi. Kartal, zorlandığı maçlarda hep onun golleriyle hayat buluyor, övgüyü de, alkışı da fazlasıyla hak ediyor.
***
Beşiktaş’ın özgüven duygusu ve