Pozisyon kritik olur kızarırsın, hadi bunun su götürür yanı var... Ne var ki, top neredeyse orta sahada, Konyasporlu Hadziahmetoviç’in Lens’e bir girişi var ki, olacak iş değil! Zorbay Küçük, önce sarıyı çekti, VAR uyardı, kartın rengi kırmızıya döndü. Demem o ki, Konyaspor kırmızı hatta, takımını bu pozisyonda nasıl eksik bırakırsın, sorumsuz adam! Tıpkı, Trabzonspor’lu Hosseini, al birini vur ötekine, misali!
***
Valla, Konyaspor on kişi kalmasaydı, yine değişen bir şey olmayacaktı. Elbette kapalı savunmaları bu oyunda açmak zordur. Ne var ki, Beşiktaş, tekniği yüksek oyuncu sayısı bir hayli fazla, kısa paslarla adamın başını döndürürler, kimi tutacağınızı şaşırırsınız!
Örneğin Burak Yılmaz’a sıkı markaj yaptınız, o kaçtı, siz kovaladınız, tamam. Ama adam golcü kardeşim golcü, yeter ki pozisyon bulsun. 40’da attığı bazuka gol tipik bir Burak Yılmaz klasiğiydi. Burak sadece golcü değil, ofansta sağa-sola deplasa oluyor, arkadaşlarına koridor açıyor, asistler yapıyor yetmez mi? Diaby sahne aldı, şık bir golle ilk yarının skorunu
Bu oyunun kurallarını IFAB (Uluslararası Futbol Birliği) belirliyor. Elbette FIFA ile dirsek temasındalar. IFAB yönetiminde; hakemler, hukukçular ve sağlıkçılar yer alıyor. Bu kurul tarafından hazırlanan kurallar, birliğe bağlı tüm federasyonların elinde... O kitapçıkta ne yazıyorsa, ona herkes uymak ve uygulamak zorundadır.
Kaldı ki kural kuraldır, çifte standart asla olmaz... Öyle ‘birine var, diğerine yok’ düşüncesine asla yer yoktur! O kurallar öyle laf olsun diye kitapçığa konmadı!
Efendim bu hatırlatmaları yaptıktan sonra dönelim asıl konumuza, Galatasaray-Gaziantep maçına... Hakem Alper Ulusoy, vahiy mi geldi ne, bir anda 6 saniye kuralını anımsadı! Hiç kimse Ulusoy’un bu kararına isyan edip, yan yollara sapmasın arkadaş! Ne var ki, aynı Ulusoy ilk yarıda Günay’ın topu 14 saniye sonra oyuna soktuğunun farkına varmadı, varamadı belki!
5 Şubat’ta yine bu köşede ‘6 saniye bitti mi?’ başlıklı yorumumda bu konuyu işlemiştim... Niye bu kural var? Kaleciler zamandan çalmasınlar, ‘top oyunda uzun süreli kalsın’ diye... Gelin
Muhabir için en zor süreç transfer dönemleridir, iyi bilirim... Hep papatya falları açılır, yüzlerce isim yazılır, ama birisi bile olmaz nedense!
Muhabirlik yıllarımda hiç papatya falı açmadım, hep nokta atışı yaptım. İsmi yazdım, geldi ve imzayı attı.
Her ne kadar Beşiktaş uzmanlık alanım olsa da, farklı kulüplerle sürekli iletişim içindeyimdir. Neticede bu işin rengi olmaz, gazeteciyiz.
Ben de bu haftaki sonuçların ardından Süper Lig’de amansız bir zirve yarışı veren Sivasspor’daki son gelişmeler için Rıza Çalımbay hocamı aradım, uzun uzun konuştuk. Sohbet sırasında Fenerbahçe ile adı anılan Mert Hakan’ı da merak ettim tabii ki... Meğer biz konuşurken Mert Hakan yanındaymış. Rıza hoca her zaman nettir... Bana hemen “Bilal abi şuan yanımda... Fenerbahçe ile anlaştı, gidiyor” dedi... Ben de hemen Mert Hakan’a “Hayırlı olsun” dedim, başarılar diledim. O da “Sağol abi” diyerek teşekkür etti...
Böylece yılan hikayesine dönen Mert Hakan transferinde de ilk ağızdan gerçekleri öğrenmiş olduk...
Mert
Havai fişek gösterisi, sanırsınız ki bayram! Kim düşündü, niye buna gerek duyuldu bilemiyorum! Denizlispor’u taraftarsız maçta motive etmenin bir yolu bu olsa gerek! Evet iyi motive oldular, fark yediler, fark!
*
Görüyoruz ki, Ersin kalede artık banko, özgüveni artıyor, dünkü maçta kritik kurtarışlar yaptı. Rıdvan giderek onbiri zorluyor, yetenekli, biraz tecrübesiz. Hani o ilk yarıda Ersin’e verdiğin pas var ya, o geri pas kardeş bilesin!
*
Burak Yılmaz varsa korkma, Kartal, onunla farklı oynuyor, ofansa çıkıyor, baskı yapıyor. Onun varlığı rakip savunmayı sürekli irite ediyor, arkadaşı kaçırıyor, o tamamlıyor, yetmez mi? Elbette Adem Ljajic’in çabuk oyunu Kartal’ın Denizlispor karşısında ilk yarıda vites yükseltmesinde en büyük faktördü. Maçın adamı Ljajic başarılı oyununu bir de golle taçlandırdı, eski günlerine dönüş yaptı.
*
Ofansif oynamak iyi, ne var ki savunmanızı sağlam tutacaksınız, aksi gelir birileri faturayı kesiverir! Örnek 53’de Estupinan’ın attığı gol. Atiba’ya nazar mı, değdi!
Fernando Muslera... 34 yaşında, 8 yıldır Galatasaray’ın kalesini koruyor... Bu sürece tam 14 kupa sığdırdı, kolay mı? 5 Süper Lig şampiyonluğu, 4 Türkiye Kupası ve 5 TFF Süper Kupası... Özetle son yıllarda Türkiye’ye gelen yabancı kalecilerin en iyisi, hatta 10 numarası bence... Galatasaray’ın 8 yılda kazandığı 14 kupada aslan payını onun hanesine yazarsak, hiç de yanlış yapmayız.
Muslera hem başarılı kaleci, hem de müthiş bir karakter. Direkler arasında sadece işine odaklanıyor, öyle birileri gibi yan yollara sapmıyor! Çevreme bakıyorum, farklı renklere gönül verenler de o talihsiz sakatlığa üzüldüler. Pozisyonda yer alan Skoda da yıkıldı, 10 dakika Muslera’nın başından ayrılmadı. Talihsiz bir sakatlık, asla Skoda’nın art niyeti yok.
IFAB’ın belirlediği kurallara uymak zorundayız. Ne var ki kişisel olarak protokolün şu ofsayt işine pek sıcak bakmıyorum. Niye mi? Yahu arkadaş, rakip 5 metre ofsayt ama bayrak yine kalkmıyor! Haa ince bir ofsayt vardır, bayrak kaldırmazsın. Tıpkı Muslera’nın sakatlandığı pozisyondaki gibi, eyvallah... VAR çizgiyi
Bu oyunu seviyoruz; öyle uzun süreli ayrılıklar hasreti de beraberinde getiriyor. Futbola kavuştuk, kavuşmasına da eski tadı ve heyecanı yakalamak çok zor!
Bu oyunun ayrılmaz parçası taraftardır kuşkusuz. Ancak boş tribünlerin küçük de olsa bir avantajı yok değil! Hem kenar yönetim, hem de sahadaki aktörler, arkadaşlarıyla iletişimi rahat kuruyorlar, uyarılarını yapıyorlar, fena mı? Seyirci kalabalığında bırakın uyarıyı, sesinizi bile zor duyurursunuz!
Başakşehir, bulunduğu konumu oynadığı futbolla fazlasıyla hak ediyor. Hem Trabzonspor’un ensesinde, hem de Avrupa Ligi’nde kalan tek temsilcimiz. Artı etkili kramponlara sahipler, hele bir Edin Visca var ki, sahada maestro gibi, oyunu rakip alana yıkıyor, isabetli ortalar yapıyor. Demba Ba en uçta, arkasında Visca, Aleksic ve Crivelli... Tam bir şeytan üçgeni, durdur, durdurabilsen!
Hadi gel, sen bu takıma kafa tut! Elbette Alanyaspor da hafife alınacak bir ekip değil. Geçtiğimiz haftalarda Süper Lig’in liderlik koltuğunda oturduğunu da anımsatalım. Artı Türkiye Kupası’nda yarı finaldeler, daha ne olsun?
İki takımın oyun
Şu virüs illeti yüzünden zaten tadımız-tuzumuz kalmadı. Yarın lig start alacak ama yine gerginliklere yelken açtık, olacak iş mi bu!
TFF Başkanı Nihat Özdemir’i yakinen tanırım, açık sözlüdür, öyle pek yan yollara sapmaz, en azından iyi niyetlidir. Bundan bir milim bile kuşkum yok.
Artı önemli bir özelliği daha var Başkan Özdemir’in... Herkesin telefonuna çıkar, meşgulse, mutlaka dönüş yapar. Keşke bütün yöneticiler onun gibi olabilse!
Nihat Özdemir’in Ekonomist Dergisi’nin instagram yayınında söylediği sözleri anımsatalım, sonra yorumumu yapacağım...
“Türkiye’de hepimizin bildiği gibi, birçok ülkede de bu olaylar oldu. İtalya, İngiltere ve Fransa’da da oldu. Her ülkede olduğu gibi Türkiye’de böyle bir olayı yaşadık. 2010-2011 sezonunu... Aradan 9 yıl geçti, herhangi bir şike olayına rastlamadık...”
Vay sen misin bunları söyleyen! Bir anda Fenerbahçe ayağa kalktı. Ardı ardına açıklamalar yapıldı.
Başkan Nihat Özdemir’in avukatı değilim, gereksinimi
Bu illet virüs, diğer iş alanları gibi bizim kulvarı da allak-bullak etti. Tüm kulüplerin hesapları alt-üst oldu, krizde herkes dibe vurdu!
Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi’nin geçen hafta Ümraniye’de futbolcularla yaptığı toplantının detaylarına ulaştım... Başkan, aylık 25 milyon TL zarardan söz ediyor. Yılda 300 milyon lira eder. Başkan Çebi, futbolculardan bu tablo karşısında ‘indirim’ ve ‘özveri’ istiyor, haklı... Gelin görün ki, hadi bizimkiler bu isteğe olumlu yanıt verirler, peki ya yabancılar? Adamların kapı gibi sözleşmeleri var, siz ne derseniz deyin, paralarını tıkır-tıkır alırlar!
Eeee dedik ya yöneticilik zor iştir, geleceği görmektir! Tabii ki, bu virüs olağanüstü bir gelişme... Sadece bizim değil, tüm dünyanın ekonomisi sarsıldı.
Öyle ülkemizi yabancı oyuncu mezarlığına çevirirsek, olacağı da budur! Yıllar önce üçle başladık, bugün 14’e ulaştık, olacak iş mi? Efendim, bir de vergi meselesi var, adamlar aldıkları paradan kuruş vergi ödemiyorlar, tüm yük yönetimlerin