Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın’ı iyi tanırım, futbol oynadığı dönemde dili neyse, şimdi de aynı.
Öyle yan yollara sapmaz, yalanı-dolanı asla yoktur. Basın toplantısını sonuna kadar izledim. Ağzı neyse, vücut dili de aynıydı.
Kartal yuvasından yetişti, yıllarca top oynadı, yönetimler değişse de, Beşiktaş’ın yapısını, artı camiayı çok iyi biliyor.
Ne diyor Sergen hoca;
“Sözleşmemde tazminat maddesi yok, beni güvence altına alacak bir şey yok. Gerek de yok. Camia istediği sürece buradayım...”
İşte bu kadar açık sözlüdür, o sözleşmeye bakmaz, onun için söz senettir, gerisi detaydır.
Böyle bir hocayı inanın zor bulursunuz!
UEFA Uluslar Ligi, benim penceremden tamamen ticari bir organizasyondur, bunu bilir, bunu söylerim arkadaş! Sponsorlar, yayın gelirleri, UEFA’nın kasasına girecek euroları siz hesaplayın! Tribün geliri yok, pandemiye takıldı!
Artı, UEFA’nın milli takım düzeyinde hazırlık maçlarına pek sıcak bakmadığını da biliyoruz! Bunun adı olsa olsa, resmi hazırlık maçlarıdır bence!
Bu düşüncelerim Uluslar Ligi’ni hafife aldığım anlamına da sakın ola gelmesin. Tabii ki her kazanılan maç, ülke puanına olumlu yansımalar yapacaktır, biliyoruz.
Demem o ki, bizim asıl hedefimiz Avrupa Futbol Şampiyonası Finalleri ile Dünya Kupası elemeleridir.
Bu iki büyük organizasyon öncesinde oynanan Uluslar Ligi, bizim açımızdan bu iki büyük hedefe hazırlanma adına bir fırsattır...
Şenol Güneş’in esas hedefi bu iki büyük organizasyondur. Güneş, ülkemizi oralarda başarıyla temsil edecek, güçlü bir kadro arayışı içinde. Ne yani oralarda ‘misafir’ takım mı olalım?
Dün gördük ki tecrübeli teknik adam, Sırbistan karşısına farklı
Bir yanda pandemi krizi, diğer yanda transfer çalışmaları... Kovid-19, her sektörde olduğu gibi, futbolumuza da ekonomik açıdan büyük darbe vurdu. Bu tablodan dünya da müthiş olumsuz etkilendi, büyük takımlar gelir elde edebilmek için yıldızlarını satış vitrinine koydu.
Örneğin Messi... Barcelona’dan ayrılacağını açıkladı, gelin görün ki, bonservis bedeli cep yakıyor, şimdilik beklemede!
Bizim iç hatlarda ise transferde papatya falları açılmaya devam ediyor!
Dönelim uzmanlık alanıma, yani Beşiktaş’a... Efendim taraftarlar sosyal medyada Quaresma’nın geri dönmesi için ufak çaplı bir kampanya başlattılar. Valla, yönetimlerin işine karışmak gibi bir derdimiz yok! Ancak Portekizli yıldız benim penceremden özel bir fotoğraftır. Oynadığı her maçı izliyorum, müthiş keyif alıyorum.
O gelmek istiyor, yönetim ‘veto’ ediyor, olabilir! Suçu, geçmişte parasını zamanında alamadığı için Beşiktaş’ı FIFA’ya şikayet etmesi gösteriliyor! Sanırsınız ki sadece o... FIFA’nın kapısını
Elbette Devler Lig’in de yer almak her takımın hayalidir.
Öyle bir vitrin ki, hem büyük paralar kazanıyorsunuz, hem de pazar yaratıyorsunuz, artı reklamınız oluyor.
Gördük ki, Beşiktaş daha yolun başında o anlamlı kulvara veda etti, Kartal gözünü UEFA Avrupa Ligi’ne çevirdi. Valla, Kartal’ın PAOK’a çok basit goller yiyerek elenmesi fiyaskodur, kimse alınmasın!
Haaa rakip öyle aman-aman güçlü bir ekip olur da, elenirsin eyvallah...
Aynı kanattan, aynı üç gol yeniyorsa, bunun ne savunması vardır, ne de mazereti!
Sergen Yalçın, “Maalesef kadro derinliğimiz yok, eksiğimiz-gediğimiz çok” diyor, haklı...
Şartlar ne olursa olsun, senin kalitende-kalibrende olmayan bir takıma elenmenin asla mazereti olamaz. Böyle üç basit gol yiyorsanız, suçu kendinizde arayacaksınız, dersler çıkaracaksınız, dersler!
Kartal’da görünen bir gerçek var ki, bazı giden oyuncuların yeri boş duruyor, boş!
Ofansif oyunun keyfine doyum olmaz, biliyoruz. Ne var ki şartlar ne olursa olsun, savunmanızı sağlam tutacaksınız arkadaş.
Öyle ailecek ofansa çıkarsanız, elin oğlu gelir faturayı ağır keser! Gol bulmak sabır işidir, sabır! Hücumda iken topu kaptırıyorsanız, ki Beşiktaş üç golü de ilk yarıda böyle yedi, gerekirse faul yapacaksınız, risk alacaksınız, kart görme pahasına o pozisyonları tehlikeye dönüşmeden keseceksiniz...
PAOK’u Beşiktaş ile asla aynı kantara koymam, ne kadro, ne de futbol olarak!
Gelin görün ki, PAOK’un ilk yarıda kısa sürede bulduğu üç golün aynı kanattan gelmesi beni şaşırtmadı değil!
Kartal’dan gidenler malum, yerleri doldu mu? Örneğin Gökhan Gönül, yeri hala bom-boş, dolar mı çok zor! Üç gol de bu kanattan geldi, ortaya çıkıp, faturanın tamamını oranın adamı olmayan Lens’e mi keselim, haksızlık ederiz! Keza Burak Yılmaz’ın yokluğuna Larin çare olur mu, o da soru işareti.
Belli ki, Sergen hoca zorunluluktan Lens’i oraya çekti. Kaldı ki Lens’in hücumda etkili olduğunu bilmeyen
Görüyoruz ki, Süper Lig takımlarında müthiş bir transfer trafiği yaşanıyor.
Gelin görün ki, her imza atan oyuncunun arkasından polemikler gırla gidiyor! Adam gitmiş, başka takıma imza atmış, iş bitmiş, tren kaçmış! Gidenin arkasından ağıtlar yakmak, gündem yaratmanın kime ne yararı var arkadaş?
Örnek Mert Hakan, örnek Kartal’a kanat çırpan Mensah...
Valla söz mü, para mı, tartışmasına girmeye pek niyetim yok!
Transfer işi, parayla-pulla ilintilidir, bunu bilir, bunu söylerim.
Kartal iyi yolda
Limit konusu her gün manşetlerde... Ekonomist değiliz, ama ‘bilenlerin’ kapısını çalıyoruz, öyle ‘laf olsun’ diye bu köşeye taşımıyoruz, doğruyu öğreniyoruz.
Kulüplerde birlik-beraberlik yok, herkes konuya kendi penceresinden bakıyor! TFF ile yapılan son toplantıya 8 kulübün katılması da düşündürücüdür! Ortada ortak bir sıkıntı var, o zaman 13 kulüp nerede kardeşim? Adı üstünde Kulüpler Birliği... Gelin görün ki, ‘birlik’ kelimesinin adı var, kendisi yok!
TFF Başkanı Nihat Özdemir, 21 kulüpten limitin yükseltilmesi konusunda ‘ıslak imza’ istedi. Bakalım ıslak imzalar gelecek mi, merak ediyorum!
Kulüp Lisans Talimatı’nın taslak çalışması TFF eski başkanı Yıldırım Demirören döneminde yapıldı. Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın ile sürekli toplantı yapılarak yola çıkıldığını biliyorum.
Dönelim Nihat Özdemir dönemine... TFF tarafından talimatta bazı değişiklikler yapılarak ‘Ulusal Lisans Talimatı’ olarak 27 Haziran 2019 tarihinde
Para, pul işlerinden hiç anlamam, hatta cebimdeki parayı sayamam!
Hani limit olayı var, nihayet açıklandı, gelin görün ki, mutlu olan pek yok!
Kasasında parası olan kulüp sayısı bir elin parmaklarını geçmez, biliyoruz!
Diyeceksiniz ki, ‘Para, pul işlerinden anlamıyorsanız, niye ahkam kesiyorsunuz?’
Haklı olabilirsiniz...
Ne var ki, habercilik yanımız var, doğru adreslere gideriz, sorar, soruştururuz, doğrular üzerine ahkam keseriz.
Örneğin Beşiktaş Kulübü, yani uzmanlık alanım... Başkan Ahmet Nur Çebi’yi aradım, “Limit açıklandı, ne diyorsunuz?” sorusunu yönelttim.