Samet hocayla hafta içinde sohbet ettik, Beşiktaş’ın eksiğini - gediğini, sezona nasıl baktığını sorduk... Ses tonu müthiş özgüven doluydu... ‘Daha iyi olacağız, ağabey’ diyor, başka bir şey söylemiyordu. Aybaba, güven duygusunu Kartal’a da yansıtmış, sezon başı öngörüleri tersine çeviriyor, en azından Kartal’ı zirve yarışında tutuyor şimdilik.
Öyle mazeretlere de sığınmıyor Aybaba hoca... Onca ekonomik krize karşın, Beşiktaş’ın bugünkü tablosu başarıdır bizce... Kaldı ki, Aybaba takım ve oyuncularına güveniyor, haklı da. İster sahasında, ister deplasmanda olsun, Beşiktaş çok koşuyor, bol poziyon üretiyor, attığı kadar da kaçırıyor, bu da Aybaba’yı gelecek adına umutlandırıyor. İlk yarıda Beşiktaş, rakibini sahasına kapattı, ancak farkı açacak, üç puanı getirecek fırsatları gole çevirecek Olcay hariç, kramponları bulamadı! Hikmet Karaman hocanın bilgi - birikimine lafımız yok, hele hele hırsı inanılmaz, kaybetmeyi asla sevmiyor... Ne var ki hocam, takım alınan kötü sonuçlar nedeniyle müthiş özgüven erozyonuna uğramış, ayağa kaldırmak pek de kolay değil. Nitekim, ikinci yarıda Gaziantep, iki kez geri düştüğü maçta, güçlü rakibi karşısında asla pes etmedi, çeneyi bıraktılar,
MİLLİ Takımımız Romanya maçını da Şükrü Saracoğlu Stadı'nda oynayacak...
Ne var bunda diyeceksiniz?
Haklısınız...
Ancak bizi şaşırtan iki maçın da üst üstte aynı statta oynanması...
TT Arena var, İnönü var...
Kaldı ki, Şükrü Saracoğlu her yönüyle modern bir stat, asla lafımız yok.
Ne var ki, zeminden Fenerbahçeli futbolcular bile yakınıyor!
Forvette boylu poslu birini oynatıyorsanız, kanatlar tıkır tıkır işleyecek, ortalar gelecek, pozisyonlar üretilsin, gol ya da goller atılabilsin. Bunlardan yoksunsanız, o uzun adam (!) neye yarar hocam?
Hele hele biraz da ağırsa, kuvvetsizse, topa ayağını uzatacak mecali yoksa, yani Batuhan’dan goller beklemek biraz hayalcilik olmaz mı hocam?
Haaa bi de bu oyun sorumluluk ister. Tamam tek pas oynamak doğru, ama bazen de topla dripling yapacaksınız, rakip eksilteceksiniz. Ohhh ne güzel, bunların hiçbirini yapmayın verin Fernandes’e! Nasıl olsa o oyun kurar, rakipleri bir bir geçer, paslar atar, gol pozisyonları üretir, olmadı gol atar, vurduğu bazı şutlar direkten döner. Necip ve Sivok’un attığı gollerde Fernandes’in pasları ön plandaydı dün yine. Alın Fernandes’i dışarı, saha içinde koca Beşiktaş’ı sırtlayacak, sorumluluk alacak kaç kişiyi gösterebilirsiniz?
Ya ona nazar değer, ya da sakatlanırsa hocam?
Kartal ikinci yarıda farkı yakaladı, yakalamasına da ilk yarıda arkasında bir dizi soru işaretleri de bıraktı doğrusu... Kazanan haklıdır, ne desek yalan!
Ancak güneşi de balçıkla sıvamak bize yakışmaz ! Sivok’un Fauber’i indirmesi buz gibi penaltı... Eee Sivok’ta son
YOĞUN bir Milli maç trafiğini geride bıraktık... Hollanda'ya karşı üzüldük, Estonya galibiyetiyle biraz olsun teselli bulduk.
Elemelerden yüzümüzün akıyla çıkıp, Brezilya'ya kanat çırpar mıyız, yoksa yine Play - Off'mu, oynarız, ya da hayal kırıklığı mı yaşarız, bunu şimdiden kestirmek çok zor.
Bekleyeceğiz, göreceğiz...
Rotayı, yeniden iç hatlara çevirdik, lige döndük...
Etrafta ne var, ne yok, araştırdık, dostlarla sohbet ettik.
Uzun süredir Beşiktaş'ın başını ağırtan Quaresma sorunu hala tatlıya bağlanamadı, bağlanamadığı gibi gündemden de düşmüyor.
Futbol ilginç olduğu kadar, fırsatlar oyunudur. Yakaladığınız yüzde yüzlük fırsatı gole çeviremezseniz, hem takımı yakarsınız, hem de kendinizi! Kronometrenin beşinci dakikayı gösterdiği sırada Fernandes, Batuhan’ın da katkısıyla ayağına gelen şansı gole çevirdi, takımını da öne geçirdi.
Peki Shelton’a ne demeli? On dakika sonra, siyahi oyuncu, altı pas içinde, top Gregor’u geçmiş, ona sadece dokunmak kaldı. Dokundu, dokunmasına da, meşin yuvarlığı boş kale yerine direğe nişanladı, kendisi de şaşırdı, hocası da! Karabük adına kırılma noktasıydı. Nitekim, Uğur Boral farkı ikiye çıkardı. Bu da Beşiktaş adına kırılma noktasıydı, Uğur tecrübesini golle taçlandırırken, hem Karabük’ü moralmen çökertti, hem de olası bir puan kaybına set çekti.
Batuhan, forvette tek oynamasına karşın, fena değildi. Henüz form grafiğini yakalayamamış, ne var ki, dün ofansta güzel işler yaptı, gol atamadı, ama goller attırdı.
Samet Aybaba, tüm handikaplarına karşın bu ekibe güveniyor, inanıyor. İnanmak başarının yarısı olduğuna göre, Aybaba, ‘laf olsun’ diye konuşmuyor, sonuçlar şimdilik onu haklı kılıyor.
Yılın ilk derbisinde Beşiktaş, ortaya koyduğu futbolla, Galatasaray'ı favori gösteren bir çok yorumcuyu terse yatırdı! Üç kez öne geçen Kartal, Burak Yılmaz'ın yarattığı (!) penaltı golüyle üç puana kanat çırpamazken, futboluyla teknik kadroyu, yönetimi ve de taraftarları gelecek adına umutlandırdı.
Adeta ateşten gömlek giyen teknik direktör Samet Aybaba, yardımcıları Ulvi Güveneroğlu ve Recep Çetin, savaşan bir ekip yaratmanın hesapları içindeler. Eldeki kadroyla en iyisini yapmaya çalışan Aybaba ve yardımcıları şu sıralarda, hayli üzgünler. Bir yanda kaçırılan üç puan, diğer yanda çarpraz bağları kopan Mustafa Pektemek'in bu sürpriz sakatlığı ve sahalardan uzun süre ayrı kalacak olması.
Teknik kadro, bu olumsuzlukları aşmanın hesaplarını yaparken, Quaresma olayı Ümraniye'de huzur bırakmadı!
Sohbet ettik hocalarla... Bir dokun, bin ah işit misaliler şu sıralar...
'Sıkıldık bu Quaresma olayından artık, biz de ne huzur bıraktı, ne de moral...Hiç bir futbolcu Beşiktaş'ın üzerinde olamaz, ne var ki, Quaresma kulübünde üzerine çıkmış!Takıma bir şeyler vermeye çalışıyoruz, elimizdeki kadroyu nasıl daha iyi hale getirmenin hesaplarını yapıyoruz, yapmasına da, şu Quaresma
Taksim’den taksiye bindik, İnönü’nün yolunu tuttuk. O kısacık mesafede kaptana parayı uzatırken, bizi tanıdı, başladı yorum yapmaya, maşallahı var, makineli tüfek gibi, bir yandan konuşuyor, diğer yandan cebinden çıkardığı İDDAA kuponunu gösteriyor.
Trabzonspor ve Beşiktaş’a galibiyet vermiş kaptan... Trabzonspor ‘tamam’ dedim, ama aynı kelimeyi maalesef Beşiktaş için kullanamadım. Sustum, çünkü Beşiktaş’la ilgili öyle kesin yorum yapmam çok zordu, kafamda cevap arayan o kadar çok soru vardı ki, derdimi kaptana o kısa mesafede anlatamazdım !
İlk yarıda pozisyon zenginliği Aslan’dan yanaydı. Hele hele Umut dört fırsat yakaladı, sadece birini atabildi! Ancaak, tüm handikaplarına karşın pes etmeyen, sürekli fırsatlar kovalayan bir Beşiktaş vardı sahada... Kazanma isteğini üst düzeye çıkaran, sahanın her yerinde rakiple, kora kor mücadele eden Beşiktaş’ı, kanatta oynamasına karşın sırtlayan Holosko vardı sahada... Hem oyunu rakip alana yıktı, hem de zorluk derecesi yüksek iki gole imzasını atarken, derbi de öne çıkan isim oldu. Oyunun son on dakikasında skor avantajıyla Kartal’ın savunmasına yaslanması, Aslan’ın iştahını kabarttı. Burak Yılmaz’ın oyuna girişiyle birlikte
Aybaba'nın son dakikada ilk maçta bu oyuncuyu tercih etmesi, hem şaşkınlık, hem de merak konusu oldu. Hasan Türk altyapıdan yukarı çekildi. Aybaba, Hasan'ın yetenekli yıldız adayı olduğunu söyledi. Tecrübeli hocayla diğer gençleri de konuştuk. Aybaba hem yarışmanın içinde olmayı, hem de zirveyi kovalamayı hesaplıyor. Öyle 'pes' etmek gibi bir niyeti yok. Aybaba, sadece yeniden yapılanmaya gittiklerini söylüyor.
Hasan gibi dört - beş oyuncuyu ana kadroya katmanın da hesaplarını yapıyor Aybaba. Milyon dolarların döndüğü futbol piyasasında Hasan Türk'ün kaç para aldığını merak ettik, biraz araştırdık, üç bin lira aylık aldığını öğrendik. Düşünün koca Beşiktaş'a, milyonlarca dolar alan futbolcuların arasında üç bin lira aylıkla yetinen genç bir yetenek, ilk onbirde sahaya çıkıyor. Onu sahaya sürmek de mangal gibi yürek ister, hele hele ilk maçta. Belli ki Samet Aybaba, gözünü karartmış, eleştirilere karşın, doğru bildiği yoldan gidecek. Ne diyelim, inşallah o haklı çıkar, üç bin lira aylık alan Hasan Türk'ü vitrine çıkarır, Beşiktaş'ın hizmetine sunar.
Quaresma olayı!
Efendim Quaresma olayı kolay kolay bitmez! Şu sıralarda taraftarlar, Quaresma'nın yeniden takıma