Samet Aybaba’nın Wolfsburg karşısına, yedek ağırlıklı kadro çıkarması doğru bir tercih... Bu tip hazırlık maçları yedek ve altyapıdan gelen oyuncular için bulunmaz fırsattır. Bunun içindir ki, bizler, skor tabelasından çok, hangi oyuncunun bu fırsatı nasıl kullandığına bakarız.
Örneğin Muhammed... Yetenekli olduğu kesin, ancak ufak - tefek, Batuhan ile birlikte oynadı, fazla etkili olamadı, ancak kendisine olan güveni, bizce onun en büyük artısı. Kuvvetlendiği taktirde, iyi bir alternatif oyuncu olur. Batuhan’ı anlatmaya gerek yok... İster inanın, ister inanmayın, henüz 21 yaşında... Ne var ki, ne yaşının, ne de yeteneğinin farkında, kafasına göre takılıyor!
Beşiktaş’ın forvet hattında öyle aman aman büyük sorunu yok...
Asıl sorun savunma bloğunda yatıyor... Hele hele dünkü hazırlık maçında yenilen gollere baktığımız zaman bu sorunun ne denli önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Samet hocanın kafasındaki reçete üç aşağı, beş yukarı belli... Gökhan Süzen’in takıma katılımıyla birlikte, bu sorun da kısmen aşılacak gibi görünüyor... Çünkü, Samet hoca, takım içinde özellikle sol kanatta bir takım değişimlere gidecek, yani taşları yerine oturtacak. Gökhan’ı savunmanın
Yıllardır bu mesleğin içindeyim, binlerce transfer haberine imza attım, tanıklık ettim, ama böylesini ne duydum, ne de yaşadım!
Siz hiç duydunuz mu, bir oyuncunun, bir başka takıma gidebilmek için cebinden para ödediğini!
Ben duymadım, yaşamadım, duyan varsa beri gelsin!
Haaa alacaklarını silip, başka takımlara giden oyuncular var, sayısı da fazladır. Ama cebinden para verip, gönlündeki takıma giden oyuncu bi tane var bu ülkede!
Kim mi?
Ömer Şişmanoğlu....
Medical Park Antalya'nın sezon başında Kayseri'den transfer edebilmek için gece-gündüz çalıştığı, ancak bir hayli zorlandığı 23 yaşındaki gurbetçi Ömer Şişmanoğlu, hem gönlündeki takıma, hem de bir ilke imza attı.
'Yerinden kalkma'
'Ben de kalkarsam, farklı bir durum olur'
'Otur yerine'
'Geç yerine'
'Haydi defol'
Neredeyse kırk yıldır bu işin içindeyim, bir Divan Başkanı'nın, bir Divan Kurulu üyesine, bu şekilde bağırdığını, ne duydum, ne de tanıklık ettim!
Seçim kongrelerinde, divan kurulu toplantılarında, kavgalar, itiş-kakışları, üyelerin birbirleri üstüne yürümeleri olmuştur, olmaya da devam edecektir.
Büyükşehir’in savunmaya çok adamla yaslanmasına kimse bir laf edemez... Çünkü, alınacak her puan onlar için ALTIN değerinde. Kasımpaşa gibi güçlü bir ekibi sahasında yenmek, hele hele ligde kritik bölgedeki bir takım için zorlukların en büyüğüdür.
Ne var ki, Kasımpaşa’nın da anlamsız bir şekilde ofansif oyundan çok savunma anlayışını öne çıkarmasına anlam veremedik! Eeee sahanda kabuğuna çekilirsen, asıl silahlarını yedek kulübesine mahkum edersen, hem beklenmedik bir yenilgi alırsınız, hem de taraftarın haklı tepkisini!
Ne zaman ki fark ikiye çıktı, teknik direktör Şota, uyandı, Ali Bilgin ve Adem Büyük’ü oyuna sürdü. Ancak, atı alan çoktaaan Üsküdar’ı geçmişti!
İlk yarıda iki takımın savunma ağırlıklı taktik anlayışı futbol kalitesini olumsuz etkileyen en büyük faktör idi. Buna karşın Kasımpaşa ilk yarıda Uche ile net bir pozisyon yakaladı, ancak atamadı. Bu pozisyon maçın kırılma noktasıydı. İkinci yarıda ise kazandığı topları çabuk adamlarıyla ofansa taşıyan konuk takım Webo’nun penaltı golüye önce geçti, ardından Holmen’le bir gol daha bularak, zorluk derecesi yüksek maçtan üç puanı hanesine yazdırdı. Şota’yı da kaderiyle baş başa bıraktı!
Tribünlerden bir hayli
Eğri oturacağız, doğru konuşacağız. Samet hocanın bir eli yağda, bir eli balda asla olmadı!
Tam tersi, yokluk içinde yokluk çekti!
Onca yokluğa karşın Samet Aybaba’nın, Beşiktaş’ı zirvede tutması, müthiş başarıdır.
Aslında Samet hoca, Kartal’a gelirken, büyük ‘risk’ aldı.
Cesaretinden dolayı, alkışı da çooktaaan hak etti.
O da sıkıntıları biliyor, onlarla yatıp-kalkıyor!
Hele hele ekonomik sıkıntınız varsa ki, vaarrr, eliniz-kolunuz bağlı kalır, kaderinize razı olursunuz.
Kupaya Antalya’da havlu atan Beşiktaş’ın Süper Lig’de kalan haftalarda nasıl bir performans ortaya koyacağı, kısıtlı ve de sıkıntılı kadrosuyla ligi nerede bitireceğini doğrusu biz de merak ediyoruz.
O kadar soru işareti var ki, hangisi yazsak, şaşırdık!
Gözle görülür iki büyük sıkıntı var, biri Kartal’ın inanılmaz kötü goller yiyen savunması, diğeri ise girilen pozisyonların gole çevrilmemesi. Samet Aybaba da bu olumsuzlukların farkında... Dileriz, Kartal’daki bu kronikleşmiş basit gol yeme olayına bir an önce çözüm bulur, aksi taktirde, zirve yarışında sıkıntı çeker, makas giderek açılır!
Kulusiç’in attığı gol ortada... Duran bir toptan, o anlı- şanlı savunma bloğu gole nasıl vize verir, anlamak mümkün değil? Adam paylaşımı sıfırın altında sıfır! Nerede Uğur, nerede stoperler?
Olcay’ı Eskişehir maçında çok gol kaçırdığı için eleştirmiştim, haklıydım... Olcay’ın yeteneğine, lafım yok. Elbette, gol pozisyonuna girmesi önemli, ama girdiğiniz pozisyonların hepsini harcıyorsanız, eleştiriye de açık olacaksınız!
Ne var ki, dün Almeida’nın kaçırdıklarını gördükçe, Olcay’a biraz haksızlık etmişiz... Aynı Olcay, sol kulvarda oynamasına karşın, hem zorluk derecesi yüksek bir
Şifo Mehmet, teknik adamlıkta işe sıfırdan başladı. Çıraklık dönemine Malatya ile girdi, stajına Milli Takım’da devam etti, şimdi MP Antalya’da ‘ustalık’ dönemini yaşıyor. Dört yıldır Antalya’nın başında, geçtiğimiz sezon takımı ‘ipten’ aldı, aynı ekibi yarışmacı takım haline getirirken, zirve yarışına ortak ederek, hem dikkatleri üzerine çekti, hem de alkışı hak etti. Onca yıldır gösterdiği sabrın karşılığını apoletine ustalık unvanını ekleyerek aldı. Hele hele Beşiktaş’ı yenmeleri de sürpriz değildir. Tam tersi, Antalya attığı kadar da kaçırdı dersek, abartmış olmayız.
Bir Anadolu takımını, hem zirve yarışında tutacaksınız, hem de kupada sekiz takım arasına sokacaksınız, her baba yiğidin harcı değildir. Bu başarı bilgi birikimin bir sonucudur. Bunun içindir ki, bravo Şifo Mehmet’e... O artık usta olarak saygıyı fazlasıyla hak ediyor, yolun açık, herşey gönlüne göre olsun hocam.
***
Ve gelelim Beşiktaş’a... Valla, dostlar bana Beşiktaş’ı soruyorlar, dilimiz döndüğünce onca handikapına karşın, bugünkü konumunun büyük sürpriz olduğunu anlatıyorum. Eeee para pul yok, transfer yok. Bunca yokluğa karşın, takımı zirvede tutmak Samet hocanın şimdilik tutunacağı tek dal !
Ne
İki takımın da savunmadan çok, ofansif oyunu benimsemesi, özellikle ikinci yarıda futbol kalitesini artıran en büyük faktördü.
Kasımpaşa’nın ilk yarıda hucüma çıkarken yaptığı top kayıpları, İsaksson’a sıkıntı olarak geri döndü. Rakibin üç net pozisyonuna geçit vermeyen İsaksson, ikinci yarıda savunmanın yine gedikler yaşaması nedeniyle adeta teslim bayrağını çekti. İlk yarıda Adem yakaladığı net pozisyonu acemice harcarken, boyunun kısa olmasına karşın özellikle yüksek toplardaki başarısıyla dikkat çekti. Ne var ki aynı Adem, topu bıraktı, yan hakemle uğraştı! Adem’in yan hakeme el-kol haraketlerini orta hakem Abdullah Yılmaz’ın “es” geçmesine de anlam veremedik.
Jimmy ile öne geçen konuk takımın gol sevinci kısa dakika sürdü. 56’da Kalu Uche ile skoru eşitleyen Kasımpaşa yalnızca iki dakika sonra Lekiç’in golüne engel olamadı. Golden sonra tüm hatlarıyla risk alan ev sahibi lacivert-beyazlılar, çok adamlı bindirmelerde gol aradı. Özellikle Özer’in orta sahada oynamasına karşın, topla çıkışlarını, ortalarını ileri uç oyuncuları değerlendirmekte yeterli olamadı.
Uzatmalarda hücuma çıkan stoper Yalçın, kafayla topu uzak köşeye gönderirken, takımını yenilgiden kurtaran isim