Beşiktaş elbette bir kurumdur... Hiç bir kuruma asla önyargılı değiliz, olmamız da gazetecilik ilkeleriyle bağdaşmaz.Yazılı ve görsel medyada çıkan haberleri o kurum yalanlayabilir, buna da karşı değiliz.
Kaldı ki, yalanladıkları gazete MİLLİYET olunca, orada duracaksınız arkadaşlar!
Bizi bilen biliyor...
Bakın sevgili yöneticiler, o yalanlamayı kaleme alanlar (!), bizler istesek de yalan yazamayız... Çünkü yalan yazmak da bir sanattır (!)
Efendim, takım arkadaşım Serdar Sarıdağ’ın, Dany haberi üzerine ortalık ayağa kalktı, kulübün internet sitesinden bir yalanlama yayınlandı.
Açıklamada ‘dedikodu’ deniyor... Dedikodu üzerinden habercilik olmaz...Tek sütunluk haberi yazarken, kılı - kırk yararız. Araştırırız, konuşuruz, gazetecilik ilkelerinin tüm gereklerini yerine getiririz.
Bu biiirrrr....
Kartal’ın Erciyes karşısında üç puana kanat çırpması zirve yarışı adına elbette güzel, buna lafımız yok.
Ne var ki, bu galibiyeti abartmanın, Beşiktaş’a övgüler yağdırmanın doğruluğunu kim savunabilir?
Neden mi?
Çünkü Erciyes’in konumu ortada... Ateşe düşmüş, ligde tutunmanın hesaplarını yapıyor. Artı konuk takım ara transferde benzetme yerindeyse ‘sıfır’ çekmiş! Hikmet Karaman’ın, transfer yapılması için çalmadığı kapı kalmadı. Hatta Antalya’daki hazırlık kampında gitti - geldi, haklıydı! O da takımın eksiğini- gediğini biliyordu. Karaman’ın bu göreve devam etmesi bir cesaret örneğidir. Çünkü Erciyes’in işi bir hayli zor.
Bu tabloda Erciyes’in Beşiktaş’ı yenmesi, ya da puan alması sürprizlerin en büyüğü olurdu. İlk yarıda iyi bir direniş gösterdiler, bitime iki dakika kala Fernandes’in golüyle yıkıldılar. Gökhan Töre ve ardından Oğuzhan’ın harika golüyle moral motivasyon açısından çöktüler. Ancaak futbolda hiçbir skorun garantisi yoktur, bunun örneğini dün bir kez daha gördük. Erciyes, farka karşın, pes etmedi, Mangane ve Vleminckx farkı bire indirdi.
Üç farkı koruyamayan, kalesinde iki gol gören Beşiktaş’ın iyi futbol oynadığını söylersek ayıp olmaz mı?
Erciyes’in
Trabzonsporlu taraftarların, bir süre önce annesini kaybeden Tolga’ya sahip çıkmaları, acısına ortak olmaları örnek bir davranış biçimidir. Tribün doluluğunun zorlu ikinci yarıda bordo-mavili ekibe artı motivasyon olacağı da tartışılmaz. Nitekim bu doluluk dünkü maça da yansımadı değil.
Taraftarın yeniden tribünlere dönüşü, bordo-mavili ekibi zorluk derecesi yüksek mücadelede ateşleyen en büyük faktör oldu. Futbolcular bu desteği karşılıksız bırakmadılar, ilk çeyrekte Beşiktaş’a nefes alacak fırsat bırakmadılar. Olcan’la sağ kanatı iyi kullanan ev sahibi baskılı ve de iştahlı oyununu ilk yarıda Emre’nin şık golüyle taçlandırdı. Emre, ortaya koyduğu futbolla da Akçay’ın güvenini boşa çıkarmadı.
Trabzonspor belli ki kampta sıkı çalışmış, yan gelip yatmamış. Ortaya koydukları oyun ve ürettikleri, atamadıkları fırsatlar bunun en büyük göstergesidir bizce.
Beşiktaş mı, ya da Bilic mi?
Değişen bir şey yok ilk yarıda bıraktığımız gibi!
Sanırsınız ki, Antalya’da tatile gitmişler!
Tamam Sivok yok. Necip’i alternatif olarak o bölgeye çekerseniz, ne kadar başarılı olur tartışılır. Emre’nin attığı golde ya da rakibin kaçırdığı fırsatlara bakın yeter! Atiba’nın sürekli kademeye
Sürgün yemedik, rotasyona uğradık! Kırk yıldır Beşiktaş’la haşır - neşir olduk, ilk kez ayrı düştük! Olsun, neticede gazeteciyiz, hangi takım olursa, olsun farketmez.
Bu hafta torbadan Fenerbahçe çıktı... Doğrusu, Ersun Yanal’dan Fenerbahçe’nin kapısını aralarken, pek umutlu değildim.
Niye mi?
Çünkü büyük takımlar da böylesi görevler üstlenmek, mangal gibi yürek, bilgi-birikim ister. Hele hele yerliyseniz vay halinize! İki-üç kötü sonuçta mazallah ipe çekerler bizim ülkemizde de ondan!
Neyse ki, Yanal hoca, tüm olumsuz düşünceleri alt - üst etti, Fenerbahçe’yi zirveye taşıdı, kolay kolay pes edeceğe de benzemiyor.
Kadrosu çok geniş, bol alternatifli... Böylesi tabloda Yanal hocanın hata yapma payı sıfır gibi gözüküyor. Kadro tercihlerinde çok ciddi hatalar yapmadığı taktirde uzun soluklu kulvarda, avantaj şimdilik ondan yana...
Açıkcası, hangi takım olursa, olsun, yerli hocaların başarısı bizim penceremizden çok önemli. Yabancı düşmanı değiliz, ancak bizim kantarımızda hep yerli ağır basmıştır.
Başkan Fikret Orman evinde, mazeretini bilmiyoruz! İkinci başkan Ahmet Nur Cebi’yle devre arasında konuştum, uğur olsun diye maça gelmemiş... Valla Ahmet beyin uğuru tuttu, Kartal dört attı. Böyle giderse Cebi’yi sezon sonuna kadar maçlarda göremeyeceğiz galiba!
Tribünlerde büyük boşluklar! Taraftar isyanda... ‘Adam gibi oynayın, sabrımızı taşırmayın’... Devre arasında çay sohbetlerinde, ‘O golü biz bile yemeyiz’... Yani herkes Beşiktaş’tan umudunu kesmiş, artık işi gırgıra vuruyorlar, çaresizler! Valla bizler sezon başından bu yana yazıyoruz, uyarıyoruz, derdimizi kimseye anlatamıyoruz!
Taraftarın isyanına, uyarılarına kulak verin artık eyy yöneticiler! Şu kronikleşmiş Fernandes olayına neşteri vurun artık. Ya gönderin, ya da oynatın! Beşiktaş’ın onun gibi yetenekli bir oyuncuyu harcama lüksü yoktur. Haaa olmuyorsa, ara transferde bu takıma yıldız oyuncu şart, aksi taktirde koca Beşiktaş sıradan takım olur, tribünlerde seyirci kalabalığını mumla ararsınız!
Elazığspor karşısına çıkan onbire bakıyorum; Sivok ve Holosko’yu saymazsak, çoğunluk yerli. Hatalı gol de yeseler, kazanma hırsı üst düzeyde idi, alkışlıyoruz. Zaman zaman oyun disiplininden kopsalar da,
Barış Şimşek... Yılların deneyimli hocası üstelik FIFA kokartlı... İlk yarı boyunca o kadar gereksiz düdük çaldı ki, sanırsınız trafik polisi! Yalan - yanlış fauller, avantajları es geçmeler!
Hepsi bi tarafa, Donk, yaklaşık on beş saniye ikinci topu elinde bekletiyor, baktı gol olacak, bu kez centilmenliğe aykırı olarak Almeida’nın önündeki topa çarptırarak, net gollük pozisyonu engelliyor; kurnazlık yapıyor. Açıkcası Donk, kötü niyetli, hakem bunu maalesef iyi süzemedi!
Kurallar çok açık ve net... Yani, sarı kart ve penaltı... Ne var ki, Şimşek, sadece Donk’a sarıyı gösterdi, hakem atışıyla oyunu başlattı. Ortalık da yangın yerine döndü! Bu pozisyon sadece Şimşek’in başını derde sokmadı Merkez Hakem Komitesi’ni de yaktı! Her kafadan bir ses çıkıyor, kimi kararın doğruluğunu savunuyor, kimi hakemin kural hatası yaptığını söylüyor. Bizce de kural hatası, yani maçın tekrar edilmesi gerekiyor.
***
Maç mı? Ne siz sorun, ne biz söyleyelim... Beşiktaş bildiğiniz gibi! Her maçta öne geçiyor, goller kaçırıyor, farkı açamıyor, açamadığı gibi goller yiyor, yönetimini, hocasını, taraftarını bunalıma sokuyor!
Kasımpaşa elbette boş takım değil... Ligde bulunduğu konum da bunun en
Sakat ve cezalı oyuncular nedeniyle takımın iskeletinde yapılan rotasyonlara gıkımız çıkmaz, eyvallah.
Nitekim, Bilic, Sivok’un yerine Necip Uysal’ı monte etmiş. Puan maçında Necip’i bu alanda ilk kez gördük, ‘acaba?’ dedik, orada sırıtır mı, hata yapar mı, diye aklımızdan geçti. Ne var ki, Necip, ilk yarıda bir pozisyon dışında ‘sıfır’ hatayla oynadı. Hem bizi, hem de hocasını mahçup etmedi. Bizce iyi bir alternatif olduğunu kanıtladı Necip, aferin.
***
Bu oyunun asla şakası yoktur! Fark beklersiniz, bir de bakmışsınız ki, hayal kırıklığına yelken açmışsınız, üç puanlık hevesinizi kursağınıza tıkarlar!
Beşiktaş, oyuna müthiş bir baskıyla başladı... Sahanın her yerinde rakibine pres yapan, adeta nefes aldırmayan Kartal, Almeida ile gol perdesini açtı. Topa daha çok sahip olan Beşiktaş, orta sahada Atiba’nın müthiş oyunu, Gökhan Töre’nin çabukluğu ile pozisyonları da buldu. Ancak gelin görün ki, bu fırsatlar bir türlü gole dönüşemedi. Almeida, bir attı, bir kaçırdı. Olcay iki net pozisyonu golle taçlandıramadı. Eeee atamazsanız, rakibin iştahını açarsınız... Nitekim, ofansif bir oyun şablonuyla sahaya çıkan Sivasspor, asla pes etmedi, Utaka’nın bir şutu direkten
Bilic diyor ki, ‘Aman rakibi küçümsemeyelim’... Diyor demesine de çıkardığı kadroya bakarsanız, söylemiyle hiç de örtüşmüyor!
Asıl rakibi ciddiye almayan ta kendisi!
Baksanıza, iskelet kadrodan Serdar Kurtuluş, Oğuzhan ve Atiba’nın dışında kimse yok.
Eeee sen rakibi küçümsersen, o takımdan tur atlamasını nasıl beklersin Bilic efendi!
Adam takıma ne inanıyor, ne de güveniyor!
Atı alan Üsküdar’ı geçmiş, Gökhan Töre Motta ve Ömer Şişmanoğlu’nu oyuna sürüyor...
Sevsinler senin gibi hocayı!