Her gün çok sayıda köpek sahiplendirmeye çalışıyoruz. Bunun için ayrı WhatsApp gruplarımız bile var. Sosyal medya hesaplarımızdan duyurduklarımız ayrı, ben ve benim gibi bir sürü hayvan dostunun oluşturduğu ağla çevremize sahiplendirmeye çalıştıklarımız ayrı... Genellikle sahipleri tarafından ciddi rakamlar ödenerek alınmış safkan cinsler ama bir süre sonra hep ‘aniden gelişen’ benzer bahanelerle evden gönderilmek istenen canlar. Öyle de güzel ve tatlılar ki...
Evcil hayvanlar ya kışın depresif yalnızlığında eve alınır, sonra sanki sürprizmiş gibi, yaz, beraberinde tatilleri getirince “Aa ben şimdi bunu n’apıcam!” diyenlerce, tam da şu vakitler terk edilir. Ya da baharda çocuğuna karne hediyesi alanlar tarafından yazlık dönüşü, yani eylülde terk edilir. Bahane de genellikle ‘aniden gelişen bir alerji’ sorunudur. Sonbaharla birlikte Bodrum sokakları adeta cins ırklar satan bir açık hava ‘petshop’una dönüşür.
O aile bilip karşılıksız sevdiklerince terk edilmiş köpeklerin hali, her yaz sonu
Üniversite heyecanı dorukta... Öğrencilerin sınav sonuç puanları bu perşembe açıklanıyor. Peki ama ya sonra? Gençler, geleceğe yönelik mesleklerine adım atacakları üniversite bölümlerini nasıl seçmeli, aileler çocuklarını nasıl desteklemeli, iyi bir gelecek ve kariyer planı için nelere dikkat etmeli?
- Geleceğin iş dallarına göre adım atmak. Farklı alanlara geçişe destek veren bölümler ve üniversiteleri tercih etmek, bu noktada avantaj olarak karşımıza çıkıyor.10 yıl önce hayatımızda olmayan mesleklerin bugün çok önemli olduğu ve gelecekte de bugün bilmediğimiz pek çok iş dalı olacağı aşikar.
- Ülkemizde işsizlik en çok üniversite mezunları arasında var. ‘Tabela Üniversiteleri’ çoğaldıkça da, bu oran artacağa benzer. Apartmanlara kıstırılan dersliklere ‘üniversite’ tabelası konması, mezunlarını ‘üniversiteli’ vasıflarıyla donatmaya yetmiyor ne yazık ki! Bu tuzağa da en çok kendi üniversite mezunu olmayan ve çocuğunun üniversiteli olması hayalini kuran aileler düşüyor. Hem paralar boşa gidiyor hem de işsiz ama vasıfsız gençlik artıyor. Üniversite eğitimi almayı kutsamak ve bu konuda ısrar etmek yerine, gençleri meslek sahibi olmaya teşvik etmek ve erkenden akademik başarısını
Kızmayın hemen bana, “Dur Berna, çocuklar bir rahat nefes alsın, yazın da mı ders çalışacaklar?” dediğinizi duyar gibiyim... Elbette, onlar için dinlenmek ve eğlenmek belki de her şeyden daha fazla yararlı. Ama, uzun yaz tatilini bomboş geçirenler, ciddi bir gerileme yaşıyor. Bunu ben değil; dünya genelinde eğitim araştırmacıları söylüyor. Bizdeki kadar uzun yaz tatilinin hiçbir ülkede olmadığını hesaba katın bir de... MEB’in yeni planladığı düzende tek seferde upuzun bir tatil yerine, ara tatillerle bölünen bir eğitim programı var artık ve emin olun, öğrenciler için çok daha verimli bir uygulama bu... Ülkemizin çoğu bölgesindeki sıcaklardan sebep, uzun yaz tatili bizim için olmazsa olmaz! O halde bu dönemi verimli geçirmenin yollarına bakmalı. Elbette test çözdürmeyi filan önermiyorum. Ama eğitimde geri kalmaya devam etmek istemiyorsak, hem ülkece hem de bireysel olarak, yaz tatillerinde çocuklarımıza katkı sağlamak zorundayız.
Öğrenme kaybı riski
Araştırmalara göre bir yaz tatili boyunca öğrenciler, ortalama olarak matematik ve okuma-yazma gibi temel derslerde öğrendiklerinin yaklaşık 10’da birini, yani ortalama bir aylık bir müfredatı kaybediyor. Bu da tüm eğitim hayatı
Bu sene sanki yaz gelemedi... Hele ki İstanbullular’a... Seçimdi, tekrarıydı, mazbataydı, elden alınmasıydı ve iade edilmesiydi derken, haziran ayı ‘yok’ hükmünde geçti. Tabii bir de LGS, TYT ve AYT gibi en az 10 milyon insanı bağlayan lise ve üniversite sınavlarını da unutmayalım. Her yanımızın ve hatta çocuklarımızın ‘seçme ve seçilme’ ile abluka altına alındığı boğuk bir dönemden geçtik ve hatta geçiyoruz. Veliler hâlâ merkezi sınavla öğrenci alan özel okul kuyruklarında, devlet lisesi tercih edenler liste yapma telaşında... Yolda yürürken, yanımdan geçen üç kişiden birinden ‘yüzdelik dilim’ sözü çarpıyor kulağıma...
Elbette süreç uzun, daha 10 gün sonra açıklanacak üniversite sınav puanları var. Yine de temmuz, bitip tükenmez tüm işlere, kayıtlara, gelecek kaygısına ve hayat gailesini rağmen artık ağırlığını koymaya başladı. Ensemizde rehavet, ne kadar gayret edersek edelim, kolumuzu kıpırdatamadığımız ağır bir uyku gibi çökmeye başladı üzerimize... Yaz ruhu, ekonomik krize de, siyasetin çekişmesine de meydan okuyor. Emin olun, her zaman ‘yaz’ kazanır. Onun için hiç mücadele etmeyin, indirin yelkenleri ve salın endişeleri, “Her şey olacağına varır adam sen de” zamanı şimdi...
Bu hafta çocuğu liseye geçecek veliler için panik dönemi başladı. Bugün, ülke genelinde sayısı 15’i geçmeyen, en az 150 yıllık geçmişleriyle ‘ekol’ olarak adlandırılan her okulun önünde 500’den fazla anne-baba heyecan içinde kendisine sıra gelmesini bekliyor. Binlerce, on binlercesi de evde, bilgisayar başında, yeni açıklanacak listelere girebilmek için her akşam taban puan takip ediyor. Bu arada, devlet liselerini tercih edenler de ellerinde listeler danışacak birilerini bulabilmek için dershanelerin kapısında sıra bekliyor. Kısaca, 1 milyondan fazla öğrencinin bir de aileleri hesaba katıldığında, en az 5-6 milyon insan eli kalbinde, heyecan içinde, çocuğunun geleceğine gidecek en doğru yolu bulabilmek için ecel terleri döküyor. Her sene olduğu gibi bu yıl da yakından takip ettiğim bu sürece dair en taze yorumları elimden geldiğince satırlara not düşüyorum.
Allah hepinize kolaylık versin.
Öncelikle, şu anda kayıt alan ‘yabancı özel okullar’la ilgili anlık durumu ve izlenmesi gereken yolları paylaşıyorum.
Büyük ihtimalle, bu satırlar size ulaşana kadar, ekol okulların pek çoğunda tüm kontenjanlar dolmuş olacak. Ama bu her şey bitmiş demek değil.
Çocuklarınızın görevi,
Deneyler, laboratuvar ortamından çıktı artık. Sosyal medya deneyleri her yanımızı sardı. İnsanların algısını yönetmek demek, ülkelerin politikasını, ekonomisini yönetmek demek. Algı yönetimiyle iktidar kurulabilir, kahramanlar yaratılabilir, suçsuzlar hedef göstererek linç edilebilir ve hatta savaş çıkarılabilir. Algı her şeydir. Toplumları istediği gibi yönlendirmeyi başaranlar, gerçeklerin yerine istedikleri ‘sözde doğruları’ yerleştirip, kitleleri yönetebilirler. Bu tarih boyunca böyle olmuştur ama hiçbir dönemde günümüzdeki kadar çabuk ve değişken bir algı yönetimi ortamı da görülmemiştir. Eskiden güçlü bir algı yaratmak yılları alırdı ya da olumsuz algıyı düzeltmek için uzun yıllar gerekirdi. Sosyal medyayla birlikte artık dünyayı algı savaşları yönetecek. Bunu doğrulayan onlarca test yapılıyor her gün dijital mecralar üzerinden...
Hayali bir gerçek yaratmak ve çok kısa zamanda bunun kabul gördüğüne şahit olmak mümkün. Bu da demek oluyor ki, sürü psikolojisiyle hareket etmemek, biat etmemek, akılla mantığı her an aktif tutmak ve söyleyebilme cesaretinden önce kralın çıplak olduğunu görebilmek çok önemli günümüzde. Sosyal medya deneyleri de bu noktada devreye giriyor ve ne
Liseler için yerleştirme dönemi bugün başlıyor. Uzun yıllardır olduğu gibi bu sene de önce merkezi sınavla öğrenci alan özel okullarla başlıyor yerleştirme dönemi. Bugün itibaryla yabancı dilde eğitim veren ve ‘ekol okullar’ adıyla bilinen, çoğu 150 yıldan eski özel liselere kayıtlar başladı. Kıran kırana bir kayıt sürecinin yaşandığı bu okulların kapısında,
heyecan dorukta bu hafta...
Ekol okullara yerleşme
dönemi için ipuçları
Sabah-akşam istek listenizde olan okulların internet sitelerini kontrol edin. Bugün başlayan dönemde önce taban puanı tutan okullara internet üzerinden ön kayıt yapılacak. Kesin kayıt için, internet sitesinde yazan gün ve saatte okulda olmanız gerekli. Bu konuda çok katı kurallar var. Asil listeden giren az sayıdaki öğrenci için belli bir gün ve saat aralığı verilir ve o süre içinde, sırasına bakmaksızın asil listedeki öğrenciler beklenir. Asil listedekilerin kayıt hakkı kesindir ama yedeklerin garantisi yoktur, sıra gelirse kayıt yaptırabilir. Açıklanan saat itibarıyla yedek listeye geçilir. Okul bahçesinde bulunanlara sırayla kayıt hakkı verilir. Okulun verdiği zamandan bir dakika geç gelenler içeri bile alınmaz ve ön kayıt listesinde olduğu halde,
Hafta sonu, üniversite sınavının iki etabı birden yapıldı. Yine iptalle gelen hatalı soru tartışmaları, sınavın ve eğitimin kalitesi ve uygulama biçimi hakkında şikayetler... Liseye Geçiş Sınavı, ardından Üniversite Sınavı derken, karnelerle birlikte ülkece sürekli deneyip, sürekli yanıldığımız bir eğitim yılının daha sonuna geldik. Önümüzdeki yıl “Gelen gideni aratmasın” diyerek, 2019 YKS’ye dair bir özet yapalım.
- Öğrencilerin çoğu, birinci basamak olan TYT sınavında vakit sorunu yaşadı. Çünkü bu sorular, ‘yeni nesil’ olarak adlandırılan türdeydi. Elbette bizim için yeni olan soru anlayışı dünyada uzun süredir SAT gibi sınavlarda ya da PISA testlerinde uygulanıyor. Bu soruları hızla çözebilmek için iki şartı yerine getirmek gerekli, çok kitap okumak ve okullarda bu tip sorulara göre eğitim almak. İkisi de şu an ülkemizde yaygın olmadığından, gençler zorlandı. Yine kaliteli eğitim için para harcayabilen kesim avantajdaydı.
Yurt dışı eğitim için mesela SAT gibi sınavlara hazırlananlar, AP dersleri alanlar bu tip sorulara alışıktı. Ama liselerimizde henüz öğretmenler bile yeni nesil sorulara ve yoruma alışık değilken, öğrencileri sınamak ne kadar doğru,
işte bu tartışılmalı.