Banu Şen

Banu Şen

banu.sen@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BU aralar ya çok ilginç şeyler oluyor ya da ilginç şeyler hep beni buluyor. “Hayatımı yazsam roman olur” derler yaa... Benim de şu son birkaç haftadır yaşadıklarımı yazsam tefrika olur... Zaten bir kısmını yazıyorum da...
Önceki gece yine tam filmlik bir olay yaşadık! İzmir’in sıcağı başladı malum. O gece de camı pencereyi açtık, kızımla uykuya daldık. Birden kızımın sesiyle yataktan irkildim: “Anne kalk! Sesi duyuyor musun?” Büyük bir patlamaya benzer gürültü, ardından da takılı kalan bir klakson. Gecenin 3’ünde ortalık inim inim klakson sesiyle inliyor. Balkona koştuk. Gördüklerimize inanamadık. “Rüya olmasın bu?” diyerek kızımla birbirimizi dürttük.
Metalik renkte bir araba, belli ki takla atıp yan düşüp, sürüklenmiş. Karşımızdaki Turizm Meslek Lisesi’nin önünde durmuş. Üç-beş adam etrafında toplanmış. Araba yan yatınca üstte kalan sağ camdan çıkmaya çalışan bir kadını kurtarmaya çalışıyorlar. Kadın, “Beni çabuk çıkarın” diye yalvarır gibi bağırıyor. Ama takılı kalan klakson da gecenin sessizliğinde kâbus gibi ötmeye devam ediyor. Yaklaşık bir 10 dakika uğraştıktan sonra kadını çıkarttılar. Ancak klakson sesini durduramadılar. En sonunda biri ayağıyla bir yerlere basıp o fena sesi kesti.

Yaşanmış bir hikaye

Klakson sesi kesilince, konuşmaları rahat rahat duyduk biz de. Kadıncağız, “Ben öğretmenim, hepinizden özür diliyorum” diyordu ama... Konuşmaları da pek normal değildi. Önce travma geçiriyor zannettik sonra ise alkol olduğuna karar verdik. Zaten herkese “Ben hallederim. Siz zahmet etmeyin. Arkadaşımı arayacağım” dedikten sonra, aradığı arkadaşına kaza yaptığını ancak polis çağrılmasını istemediğini, bir şeyler içtiğini anlatıyordu... Tam telefonu kapattıktan sonra, etraftakilerin çağırdığı 112 Acil ambulansı geldi. Herkesle konuşurken kollarını sık sık ovuşturması dikkatimizi çeken kazazede hanım, ambulanstakilere iyi olduğunu, hiçbir şeyi olmadığını anlattı. Ambulans 3-5 dakika içinde hareket etti.
Ambulansın hemen ardından ise peş peşe iki polis ekibi geldi. Çevredekilerden durumla ilgili bilgi alırken, bizim kazazede hanım çaktırmadan gecenin karanlığına doğru ilerliyordu. Polisler kadının arkadaşıyla yaya olarak karanlıkta tüymeye çalıştığını anlayınca, peşlerinden gidip kadını ve arkadaşını aldılar. Önce kadını sakinleştirdiler, alkol testi yapıp, işlemlerini yürüttüler. Bu arada gelen çekiciler de aracı götürdü. Ancak kadının polisleri kandırmaya çalışması da tam bir filmdi. “Nereden geliyordunuz hanımefendi?” diye olayı anlattıran polis memuruna panik atak hastası olduğunu, geceleri bu saatlerde kendisini dışarıya attığını, ilaçlarını çıkmadan önce içtiği için böyle bir hoş olduğunu anlatıyordu. Ama polisler buna kanar mı? İşlemleri süratle bitirip, kazazede hanımı arkadaşıyla evine yolcu ettiler.
O gece polislerin kadını incitmeden alkol kontrolü için ikna etmesini, titiz çalışmasını, olay yerindeki hassasiyetini balkondan hayranlıkla izledim. Ancak 112 Servisi’nin, arabanın o halini görüp, içinden çıkan kadının “Ben iyiyim, gidebilirsiniz” sözüne uyup uzaklaşmasına hâlâ akıl-sır erdiremiyorum. Araba uçmuş, takla atmış, yan yatıp sürüklenmiş, camları patlamış. Ve o haldeki arabadan çıkan kadın iyi görünüyor, müdahale istemiyor diye 112 uzaklaşıyor. Benim aklım almıyor, bu nasıl oluyor?