EVLİLİK yıldönümlerini unutmakla övünürler değil mi? Yaş gününüz belli bir zamandan sonra son anda akıllarına gelir. Özel günleri hatırlamaktan nefret ederler. Hatta unuttukları için gururlanırlar. Sevgi gösterisi de nedir ki? Yapılır mı böyle çocukça hareketler?
“Akşam bir yere gidelim” deseniz, sizin programınızsa, kırk tane bahane uydururlar. Organizasyon olmasın diye kırk takla atarlar. Bunlara rağmen yapabildiyseniz o programı, ya geç gelirler, ya ağırdan alırlar.
Lig Fikstürü’nü ezbere bilirler. Hangi hafta, kiminle, saat kaçta maç var? Hiç tereddütsüz söylerler; özel günlerin tarihlerini unutmalarına inat.
Beşiktaş’ın kupa maçı, Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi maçı, Galatasaray’ın derbileri... Hepsi ezberlerindedir.
Sizin en yakın arkadaşlarınızın ismini hatırlamazlar. Tuttuğu takımın masörüne kadar unutmazlar.
Yeni aldığınız elbise hiç dikkatlerini çekmez de, bu senenin formaları üzerine modacıları geride bırakan yorumlar yaparlar.
Yıllar önceki bir anıdan açılır söz. Sanki o gün hiç yaşanmamış gibi, tek bir ayrıntı akıllarına gelmez. Çocukluklarında izledikleri maçların uzatma dakikalarına kadar anımsarlar. Yıllar öncesinin maçlarını saniye saniye anlatırlar.
Kalabalık içinde dokunmak, bakmak, herhangi bir temas fazla gelir de, koca stadın, kalabalık bir barın ya da işte maç izledikleri herhangi bir mekanın içinde birbirlerine sarılmaları normaldir.
Bir bakarsınız koca koca adamlar çığlık çığlığa birbirlerinin boynuna atlar, öpüşür, koklaşır, sarılır, yumak olur.
Ayrıca onların bu futbol tutkularını anlamamanız da başka bir derttir. Garip gelen bu saplantı yüzünden topu topu bir topun peşinde koşturmaktan ibaret olan bu sporu anlamamakla da eleştirilirsiniz.
Kısacası dünya üzerinde Afrika’dan İngiltere’ye tüm erkekler, futbol konusu geldiğinde ortak hassasiyete, davranış biçimlerine sahip.
Bir Türk’le İngiliz erkek, hayatlarında ilk kez bir araya gelse bile yapılan espri aynıdır: Tarihten örneklerle maç skorları!
Erkeklerin bu futbol tutkusu, bizimse ıstırabımız zaman zaman geliyor işte aklıma.
Yine nereden mi geldi? Cuma akşamından başlarsak eğer...
Cuma akşamı, iş çıkışı... Gazeteden Alsancak’a ulaşmak mümkün değil. Trafik allak bullak. Herkesin sinirleri tepesinde. Ne kural dinleyen var artık o saatten sonra, ne birbirine yol veren. Biri sağdan geçiyor, öteki soldan. Korna sesleri, bağırışlarla birbirine karışıyor. 5 dakikalık yolu 45 dakikada gidiyorum. Dura, bekleye, sinir ola giderken hep, gözüme koşuşturan adamlar takılıyor. Sanki bir film sahnesi. Trafik felç olmuş ağır ilerlerken, bazı adamlar bir yerlerde olay varmış gibi, oraya koşuşturuyor.
Anlıyorum... Trafiğin felç olma nedeni de o; Alsancak Stadı’nda oyanan Bucaspor -Eskişehir maçı. Yakınacak değilim; az mı bekledik Süper Lig’e takımımız çıksın diye. Benim o akşam takıldığım ve trafikte aslında eğlendiğim; erkeklerin maça koşarkenki halleri.
Eminim hiç bir kadın için bu kadar koşmazlar(!)