Banu Şen

Banu Şen

banu.sen@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“HÂLÂ özenle sakladığımız çekmecelerden çıkarıp, balkonlarımıza, dükkanlarımıza asabiliyoruz bayraklarımızı, ne güzel!” dedim içimden; sahil yolundan geçerken ve Kordon’a doğru yol alırken... Cumhuriyetin nazlı çiçeği gibi görünüyordu İzmir dün.
Ulusal bayramlarda, toplumsal tepkilerde ilk hareket İzmir’den gelir hep. Nereye giderseniz gidin, hiçbir şehirde İzmir gibi süslenmez sokaklar bayraklarla bayramlarda...
Sanki kulaktan kulağa yayılmış gibi, toplumsal bir tepki; bayrak asarak, kendiliğinden büyür İzmir’de bazen de...
Yani gerçekten de; böyle gavurluk görülmemiştir hiçbir yerde!!
Kendisine dayatılanı reddetmek genlerinde vardır İzmir’in. Tarihsel birikiminde de vardır aynı reddetme, haksızlığa tahammül edememe...
15 Mayıs 1919’da emperyalizme karşı ilk kurşunun sıkıldığı, özgürlük ve bağımsızlık için 20’nci Yüzyıl’da bu toprakların gördüğü en anlamlı savaşın “Türk’ün ateşle imtihanı” nın ilk kıvılcımının yakıldığı, işgaliyle birlikte bütün Anadolu’yu birleştiren çağdaş Türkiye’nin öncü, kentidir İzmir.
9 Eylül 1922’yle birlikte Mustafa Kemal’in “Güzel İzmir”i olmuş, cumhuriyetin sembollerinden biridir de...

“Bayrakları 9 Eylül’e kadar indirmeyelim”


İzmir’in işgalden kurtuluşu Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın nihai hedefi haline gelmişti. 9 Eylül 1922’de Türk birlikleri İzmir’e girdiklerinde Mustafa Kemal o geceyi Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü ile birlikte Nif’te (Kemalpaşa) geçirmişlerdi. Mustafa Kemal Paşa, burada zafer sevincinden hareketsiz kalan arkadaşlarını “Yahu, İzmir’e girdiğimiz akşamdır bu! Bu kadar sessiz mi geçecek? Haydi bari biz kendimiz şarkı söyleyelim” sözleriyle coşturmuş ve hep birlikte daha Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcında Samsun’dan Anadolu içlerine giderken söyledikleri “Dağ Başını Duman Almış” marşını söylemişlerdi.
İzmir’e doğru bakan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın ağzından şu cümleler dökülmüştü: “Eğer, bu güzel şehre bir şey olsaydı çok üzülürdüm.”
10 Eylül 1922 günü, Mustafa Kemal Paşa İzmir Kordon’unda arabasıyla ilerlerken; “Bir rüya görmüş gibiyim!” diye mırıldanmış ve İzmir Valiliği önünde yaptığı konuşmasını şöyle bitirmişti:
“Başarı benim değil, milletindir.”
Mustafa Kemal Atatürk bütün ilerici mesajlarını hep İzmir’den vermiş, tek evliliğini İzmirli Latife Hanım’la yapmış, annesini İzmir’e emanet etmişti... Mustafa Kemal’in bu İzmir sevdasının ne kadar haklı olduğu sanırım şimdi gün gibi ortada...
* * *
Şimdi yine sıra İzmir’de... İzmir’i Sevenler Platformu ve Ulusal Birlik Platformu öncülüğünde 128 dernek ve vakıf bir çağrıda bulundu... “30 Ağustos’ta astığımız bayraklarımızı, 9 Eylül’e kadar indirmeyelim!” Kulak misafiri olduğum çoğu İzmirli, “Ne güzel! İndirmeyelim” diyor. Ben de evime astığım bayrağımı indirmeyeceğim...
İzmir’i Sevenler Platformu Başkanı Sancar Maruflu bakın neler diyor:
“30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi, milli mücadelenin son noktasıdır. 30 Ağustos’tan itibaren 10 günde, 9 Eylül’e varılmıştır. Büyük bir mücadeleyle varıldı. Türk ordusu emperyalist güçleri, pençe pençe kaçırdı. Ve Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin hazırlıklarına başladı. Bu 10 günlük süre bizim için çok önemlidir. Bu yüzden de İzmirlilerin bayrak asmasını arzu ediyoruz. Her zamankinden daha fazla bayrak asıldığını görüyoruz. Bundan mutluluk duyuyoruz. Amaç; Mustafa Kemal’e ve ordumuza bağlılığımızı, saygımızı göstermek.”