Geçtiğimiz günlerde sanat dünyası ilginç bir tartışmaya sahne oldu. 12 Eylül’de CAM Galeri’de açılacak Emre Zeytinoğlu küratörlüğündeki “Bunu Ben de Yaparım” sergisinin ismi özetle olay yarattı. Sanatçı Yeşim Ağaoğlu uzun bir açıklama yayınlayıp “ “bunu ben de yaparım” kavramı üzerine bir sanatçı ve şair olarak 10 yıldan fazla bir zaman içerisinde düşünmekte, çalışmakta ve işler üretmekte” olduğunu ifade etti. Yani bu isim bana ait hatta bunu benden aldınız, diyordu. Bunun üzerine küratör Emre Zeytinoğlu, bu tesadüften dolayı üzgün olduğunu belirterek özür diledi. Ayrıca ona referans vermeyi teklif etti. İsmi zaten küratör değil galeri sahibi bulmuştu. Sanat eleştirmeni Ali Şimşek, konuyu mizahla ele alarak asıl isim hakkının Ayrıntı Yayınları’nda yayınlanan bir kitabın yazarları olabileceğini iddia etti. Christian Saehrendt & Steen T. Kittl’in yazdıkları kitabın adı “Bunu Ben de Yaparım”dı. Şimşek yazısını her pisuarın Duchamp’a bu anlamda borçlu olduğunu belirterek bitirmiş. Komik gerçekten. Yeşim Ağaoğlu’nun başta Kenan Evren olmak üzere bütün dünyanın modern sanatı modern yapacak tipik ‘böbürlenmesi’ni bu kadar sahiplenmeye çalışması... Zaten anonim bir tavrı bireyselleştirebileceğini düşünmesi öte yandan komikten ziyade gülünç değil mi?
Pardon sırtınızdaki hangi ressamın dövmesi?
Çocukluk arkadaşım Bayan A. büyük dövme tutkunudur.
Ortaokulun birinci sınıfında yaptırdığı dövmesinin yarasını üfleye üfleye geldiği gün, bunun ilk olduğunu ama son dövmesi olmayacağını biliyorduk. Bayan A.’nın yolu İstanbul Tattoo Convention 2013’e, dövme fuarına düşmüş. Merak ettim sordum. En çok hangi sanatçının resimleri dövme olarak yapılıyor diye... Ülkemizde en çok Salvador Dali’nin resimlerinin dövmeleri yapılıyormuş. Bir de Leonardo Da Vinci’nin Vitrivius adamı. Ayrıca son dönemde dövme sanatçıları daha önce suluboya ve yağlıboya yaptıkları resimleri dövme olarak tekrar üretiyorlarmış. Bayan A., bunun resmini evin yerine vücuduna asmaya benzediğini söylüyor. Hokusaivari bir resmi, önümüzdeki günlerde yaptırmaya hazırlanıyor. İzleyicinin dalgaların tadını çıkarmasını istediği için manzara resmini boynuna yaptıracakmış. Bedenimiz ne kadar bizi ne kadar başkalarını ilgilendirir? Bayan A.’nın manzara resmini boynuna asacak olması en çok bunu düşündürüyor. Bir de, sahilde genç bir kadının bileğinde gördüğüm şu dövme... Evin içinde yazısı... Sokak ile mahrem arasındaki gerilimi vurgulamasıyla aklımdan çıkmıyor.
Bugün onun doğum günü
İnsan kendi yaptığı kitabı yazar mı? Kurduğum yayınevim Sanatatak’ın ilk kitabı Ömer Uluç’un sanat macerasını baştan sona sergilemeye soyunduysa ve üstelik onun ağzıyla bunu yapmayı deniyorsa, evet...
Hele Ömer Uluç’un bugün (yani dün) doğum günüyse... Bu ona en sevdiklerinden koca bir doğum günü hediyesiyse... İyi ki doğdun Ömer Uluç. Ve eşi Vivet Kanetti’nin dediği gibi “iyi ki umut burnundan dolaştın” ve bizi de hala dolaştırıyorsun.
İşte kitaptan, Umut Burnundan Dolaşarak’tan en sevdiğim bölüm...
“Korumaya çalıştığımız, tehlikede olan öznellik nedir? Bu bizim ruhumuz açıkça. Sanatçılar bunun korunmasından çok bunun yok olduğunun ya da olduğunun gösterilmesi ile ilgileniyorlar. Hepimiz ayrıca bunun bir tarafındayız. İnsan öznelliği son nefesler gibi, kısa sürebilen başkaldırmalar yapıyor. Çağın sonuna doğru, benzer elbiseler giymiş, aynı boyda sanatçıların bulunduğu sponsor kampları kurulacak.”
Önemli not: Sanatçının doğum gününü kutlamak isteyenler için en doğru adres eşi Vivet Kanetti’nin sürekli farklı fotoğraflarla güncellediği www.omerluc.com.