Birkaç hafta önce bir ihbarda bulunmuştum.
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nden Anadolu’ya gönderilen ve geri gelip gelmediği meçhul resimlerin nerede olduklarını soruyordum. Daha önce de birkaç kez sormuştum. Bu kez bir değişiklik yaparak bazılarının isimlerini açıklamıştım.
Ankara’dan sanat tarihçi Zeynep Yasa-Yaman ihbarımı değerlendirmiş sağolsun...
Güzel bir haber vererek... Listedeki Namık İsmail’in Son Mermi’si, Mihri Müşfik’in Natürmortu, Şeref Akdik’in Mektebe Kayıt’ı, Arif Kaptan’ın Havuz ve Sen Nehri, Nazmi Ziya’nin Tophane Nusretiye Camii, Hikmet Onat’ın Sonbahar’ı, Eşref Üren’in Ankara Fidanlığı, Cemal Tollu’nun İki Lüfer’i, Orhan Peker’in Çayırda’sı, Ankara Resim ve Heykel Müzesi teşhirinde gözüküyormuş.
Yasa-Yaman, diğerlerinin de bulunacağını düşünüyor.
Yasa-Yaman, ocak ayında piyasaya çıkan Ankara Resim ve Heykel Müzesi kitabının yazarı olarak müzenin deposunun dolu olduğunu fakat müzenin, teşhir, müzecilik ve yönetim anlayışının günümüz koşullarının çok gerisinde olduğunu dile getiriyor.
Bu kitap için müzede bol bol vakit geçirmesinin yanı sıra, gençlik yıllarında da müzede çalışmış. Hatta Dışişleri Bakanlığı Kültür İşleri Genel Müdürü olan bir diplomatın o dönemde nasıl yurtdışındaki elçilikler için müzeden eser seçtiğini anlattı.
Hatırladığı kadarıyla diplomatın seçtiği 120’ye yakın eserin karşısında şaşırdığını, “her kurum böyle resim alırsa müzeye ne olacak” diye sorduğundan da söz etti.
Diplomat, bu sorusu karşısında onu soğuk bakışlarla süzmüş, “ben bakanınızla konuştum” demiş.
Fakat o gün genç sanat tarihçi, tarihe karşı sorumluluğunu yerine getirmiş. Kimse ondan beklemediği halde, kendi kendine bir rapor tutmuş. Eserlerin listesini yapmış, tarih atmış. İlgili dosyaya koymuş.
İşte o dosya, Ankara’da kayıp eserlerle ilgili soruşturma açıldığında gündeme gelmiş. Ve onun tuttuğu raporlar sayesinde Bakanlık’ta başlatılan teftişte, soruşturma geçiren yetkililer bir bölüm kayıp eserin hesabını verebilmişler.
Yasa-Yaman, hem İstanbul hem de Ankara’daki kayıp eserlerle ilgili haberlerin çoğunun yetersiz bilgilere dayandığını düşünüyor. Öte yandan Bakanlık’ın kurduğu komisyonda sanat tarihçisi, müze uzmanı, restoratör, konservatör gibi uzmanların olup olmadığı konusunda da kuşkusu var.
Sanat tarihçi, ilginç bir noktaya daha dikkat çekiyor.
Müzeden Dışişleri Bakanlığı’na, Cumhurbaşkanlığı koleksiyonuna eserler gitmiş. Ama orada eserlerin günenilir sağlıklı bir envanteri bulunduğunu belirtiyor. Başka hangi kurumlarda ne tür eserlerin olduğu kayıt altına alınmış mıdır?
Bu komisyonların, benim yazımda ihbar ettiğim kayıp resimlerle igili herhangi bir kontrol yaptığına dair bilgimiz şu ana kadar yok.
Öte yandan çoğu evrak kayıp. Bir çoğu SEKA’ya gönderilmiş olabilir...
Cumhurbaşkanlığı da bu konuda kamuoyunu aydınlatmalı. Gerekirse İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nden Kültür Bakanlığı’na verilen ve sonra ne olduklarından haber alınamayan resimlerin bütün listesini iletebilirim kendilerine.
Zeynep Yasa Yaman’a ise koca bir teşekkür. Hepimiz adına, bürokrasinin değil de vicdanının sesini dinlediği için...