Cep telefonuyla ilişkimizin ucu nereye varacak, cidden merak ediyorum. Bazen diyorum ki kabul et, kurtul, bu cihaz bütün duyu organlarının işlevini görür vaziyette. Artık hiçbir şeye çıplak gözünle bakamayacaksın, illa bir çerçeveye ihtiyaç duyacaksın. O anın tadını çıkarmak bitti, onu görsel olarak ‘ölümsüzleştirmek’ aldı yerini. Bu çok lezzetli bir yemek yerken de böyle, insanın aklını başından alan bir manzaraya bakarken de, konser - film - oyun izlerken de. Bakmak yetmiyor, illa telefon arkasından tanık olacağız gördüklerimize.
Ama işte o gösteriyi tek başımıza izlemediğimiz, sağımızda solumuzda başka seyirciler, karşımızda da kanlı canlı insanlar olduğu için onların da onayı gerekiyor karanlık salonda ışığımızı açıp görüntü alabilmemiz için. Onlar da pek sıcak bakmıyor olmalı ki cep telefonu anonslarına her gün yeni direktifler ekleniyor: “Oyunumuz başlamak üzeredir. Lütfen cep telefonlarınızı kapatınız, ses kaydı almayınız, görüntü - fotoğraf çekmeyiniz”lere son dönemde “Işığınız diğer seyircileri rahatsız edebileceği için oyun süresince cep telefonunuza bakmayınız” da eklendi. Herhalde sonunda civardaki baz istasyonlarını söktürecekler. Ya da Fırat Tanış’ın Milliyet Sanat için yaptığımız röportajda dile getirdiği yönteme başvuracaklar. “Türk tiyatrosunun en büyük problemi cep telefonu” demişti Tanış, “Sizi açıp oradan izleyen seyirci büyük problem. Video çekiyor, fotoğraf çekiyor, açıyor telefonunu konuşuyor...” Bulduğu çare de yurt dışında örnekleri görülen lazer uygulamasıydı: “Telefonu açtığı zaman telefonun objektifine lazer tutuyorsun, çekemiyor.”
“Çekmeyiniz” uyarıları sinema yazarlarına yapılan basın gösterimlerine kadar uzanınca canları sıkılan yazar arkadaşlarım olduğunu biliyorum, “Gerek var mı bunu bize söylemeye yani?” diye. Öte yandan hafta sonu Uniq’te izlediğim Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu yapımı “Amadeus”ta önümde oturan meslek büyüğümüz Ertuğrul Özkök’ün neredeyse bütün oyunu kare kare görüntülediğini görünce “Muhakkak ki biz yanılıyoruz” dedim, “Doğrusu bu olmalı”. Anonsları elden geçirmekte fayda var.
Erkekler ‘huzurunda’ spor
Bu da artık gelenek haline geldi. Kadın sporcularımız başarılı olduğu anda, hemen bir köşeden onlara kılık kıyafet ayarı vermeye kalkan bir erkek çıkıyor. O insanı sevindirmesi gereken tabloya bakıp sadece ‘vücut hattı’ görüyorlar.
A Milli Kadın Voleybol Takımı Almanya’yı yenmiş, Tokyo’daki olimpiyatlara katılma hakkını elde etmiş, iki dakika sevinelim, bir gurur duyalım, yok. Düzce Kaynaşlı ilçesinin MHP’li Belediye Başkanı Birol Şahin sosyal medya hesabından yazıyor: “Allahu Teala’nın ‘Örtünün, vücut hatlarınız belli olmasın’ emrine karşı çıkarak açılıp saçılacaksın, kendini teşhir edeceksin, sonra da ‘Tokyo’ya gidiyoruz’ diye sevineceksin. Dünya şampiyonu olsan ne yazar?”
Öyle ya, otur evinde. Spor mu yapacaksın? Hobi olarak yap. Kuralları yine Şahin’den öğreniyoruz: “Dinimize göre kadınlar kendi aralarında spor yapabilirler, erkekler huzurunda açık saçık olarak değil”. Evet, “huzurunda”. Her bir erkek padişah mertebesinde olduğu için.
Bütün bu köstek denemelerine rağmen ısrarla ve azimle dünya ülkeleri arasında sivrilen, söze gelince çok kıymet verilen Türk bayrağını dalgalandıran sporcularımızı ne kadar kutlasak az. MHP Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz’ın “Filenin Sultanları hakkında yapmış olduğu çirkin paylaşımı nedeniyle Kaynaşlı Belediye Başkanı Birol Şahin, belediye başkanları listemizden düşürülmüştür” açıklaması da bir tesellidir.