Son dönemlerin bir argümanı var. Birisi sizin katılmadığınız bir şey söylediğinde, diyelim bir haksızlığa isyan ettiğinde, bir konuya hassasiyet gösterdiğinde hemen o kartı çekiyorsunuz ve karşınızdakini köşeye sıkıştırıyorsunuz: “Gündeme gelmesi gereken onca konu varken bunu söylemekteki amacınız ne?”
Karşıdaki genellikle “Mesela neler onlar?” diye sormuyor, belki sorsa hazırda vardır bir iki konu başlığı. Ama hiçbir zaman o an o konunun gündeme gelmesi için doğru zaman olmuyor. Daha onca konu var, hele onlar bir gelsin gündeme muhtemelen uzaylılar getirecek onları ondan sonra bu senin uğraştığın önemsiz konuya da gelir sıra.
Şu anda mesela gündeme gelmesi gereken onca konu varken ‘abesle iştigal edenler topluluğu’ kısa süre önce bir kadını yaralama, tehdit ve hakaretten suçlu bulunmuş, ertelenmiş olsa da ceza almış bir oyuncunun bunların hiçbiri olmamış gibi filminin pr’ını yapıyor olmasıyla, Ali İhsan Varol’un kendisini Kelime Oyunu yarışmasında ağırlayıp birikte neşeli pozlar vermeleriyle meşgul oluyor.
Ama tabii Varol’un da yakın geçmişinde benzeri bir hikâye var. 2018 yılında boşandığı eşi mahkemeye başvurarak kendisine yumruk attığı gerekçesiyle kocasından şikâyetçi olmuştu. Dolayısıyla o karede yan yana gelmelerinde o kadar şaşırılacak bir şey yok. Zamanında Varol “Sistem gerçekten şiddete uğrayan kadınların kurtarıcısıysa varsın bu çamurun izi bende kalsın” demiş. Görüldüğü gibi kimsede kalan bir iz yok, sistem de kadını kurtarmıyor.
Sosyal medya ahalisi de genel olarak kareden memnun. Kimse ortada sevdiği bir oyuncu varken bu konunu ‘uzamasından’ hoşlanmıyor. Yani bir insan birlikte olduğu kadını dövebilir, itip kakabilir, tehdit edebilir, ağzına gelen hakareti, küfrü sıralayabilir, bu onun karizmasından eksiltmez diye düşünüyorlar. Daha bir yıl geçmemiş mahkeme kararının üstünden, “Şimdi eski defterleri açmanın sırası mı?” diye soruyorlar.
Hayır, ne zaman eskidi bu defterler? Bir dayak olayının, pardon, avukatının altını çize çize belirttiği gibi ‘basit’ yaralama olayının - ki kendisi de bir kadındır, acaba bir erkek kendisini ‘basit’ yaralasa bu kadar hafife alır mıydı diye merak ediyor insan hükmü bir yıl sürmeyecekse kadına şiddet konusunda nasıl yol alınacak ki? Gündeme gelmesi gereken bunca konunun başında gelmiyor mu bu?
İşin ilginç yanı bu “Sırası mı şimdi?” sorusunu soranlar da genellikle kadınlar. Çoktan affetmişler, belki hiç kızmamışlar, belki hemcinslerinin ‘hak ettiğine’ inanmışlar ve konunun gündeme gelmeyi hal etmediği kanaatindeler. “Algı yaratmaya çalışıyorsunuz” gibi de tuhaf bir sığınma noktaları var.
Kimsenin kişisel hırsı yok Ahmet Kural’a karşı ama evet, bir kadını itip kakıp, tartaklayıp artık adına ne diyorsanız onu yapıp hiçbir şey olmamış gibi hayata devam edilmesinin doğru olmadığına dair bir algı yaratabilmek iyi olurdu. Bir vatandaş var, “Fazlasıyla abartılıyor bu konu, hele ki Türkiye’de yaşıyorsan” diye de haklılık zemini yaratmaya çalışıyor. Yani Türkiye’mizde bir iki yumruğun lafı mı olur? Ama zaten biz de Türkiye böyle bir yer olmasın diye uğraşıyoruz. Lafı olsun bir iki tokatın, küfrün, uygulanan şiddetin hükmü olsun bir zahmet, birkaç yıllık bari.