Yeri gelince yapmak zorunda kalıyoruz ama aslında “en”lerden korkarım. En sevdiğim film, en sevdiğim kitap ya da oyun gibi son derece kişisel bir şeye karar vermek bile imkânsız gelir, nerede kalmış “en iyi”yi seçmek. Ayrıca bilmem kaç yüz oyun içinden kaç tanesini görmüş olabilirim ki, belki “en iyi”si henüz izlemediğimizdir.
O yüzden, tıpkı t24’te sevgili Muammer Brav’ın programında da yaptığım gibi, bir yıl sonu dökümü niyetine, 2019’da sevdiğim oyunlardan sıralamasız, “en”siz söz etmek istedim. Belki yeni yıl ajandanızı hazırlarken faydalanırsınız.
İlk önerim, gönül rahatlığıyla “Kaldırım Serçesi”. Edith Piaf’ı nefes kesen Tülay Günal’ın oynadığı Altıdan Sonra Tiyatro müzikali. Yazan Başar Sabuncu, yöneten Yiğit Sertdemir.
Diğeri, Erdi Işık imzalı TOY oyunu “Hipokrat” hem vicdan kavramını masaya yatıran bir yerli metin olarak kıymetli hem beni çok etkileyen oyunculuk (Canan Ergüder Kenan Ece) performanslarına sahip. Özellikle Canan Ergüder mutlaka görülmeli.
Özen Yula’nın yazdıktan neredeyse yirmi sene sonra biriken tarafından sahnelenmesine izin verdiği “Sahibinden Kiralık” hem sokağın dili sahneye nasıl yansır konusunda bir ders niteliğinde hem de çok farklı bir reji anlayışı var, çok da iyi genç oyuncuları.
Pangea Yapım ve Tatlı Ekşi Tiyatro ortak yapımı “Aşk Geçmişim” sahnede izlediğim en eğlenceli romantik komedilerden. Tuğrul Tülek iyi bir oyuncu olduğu kadar parlak da bir yönetmen, onun sahnelediği oyunda Şebnem Bozoklu, Rıza Kocaoğlu ve Melisa Doğu kusursuz bir trio oluşturuyorlar.
Emrah Eren, “Bir Baba Hamlet”ten “Don Kişot’ım Ben”e kadar ismini gördüğüm her oyuna merakla gittiğim bir yönetmen. Bu sene Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda sahnelediği "Kazanova" çok başarılı.
Yine her işini merak ettiğim yönetmenlerden İbrahim Çiçek’in sahnelediği “Evlat”, ana baba çocuk şeytan üçgeni üzerine dokunaklı bir metin. Ama her şeyden önemlisi çok iyi oynanıyor; hele hele Onur Saylak ile Cem Yiğit Üzümoğlu baba oğul olarak seyircinin gözünde yaş bırakmıyorlar.
Dot’ta Sesin Resmi”, Oyun Atölyesi’nde “Araba Kullanmayı Nasıl Öğrendim”, ilginç metinleri ve iyi oyunculuklarıyla sezonun iyilerinden.
Henüz görmediğim ama herkesten duyduğum Studio Oyuncuları tragedyası “Io” ve Kadıköy Theatron oyunu “Dansöz” en çok merak ettiklerimden.
Ve başlayacak olanlar
Bütün bunlar olurken, ocak, şubat ayları gene prömiyer yapacak oyun haberleriyle dolu. Belli ki gene sahneden sahneye koşacağız. Zerrin Tekindor yeni bir tek kişilik metinle; Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun yazdığı “Toz” ile sahnede olacak. Yönetmen Hira Tekindor.
Bir diğer ilk kez seyirciyle buluşacak yeni metin, “Taksim Hold’em” filminin yönetmeni Michael Önder’in “Fanatik” adlı komedisi. Siyah Beyaz ve Renkli Tiyatro yapımı oyunu Çağrı Şensoy yönetiyor, Salih Bademci, Neslihan Arslan ve Nurhan Özenen oynuyor.
Ephraim Kishon’un “Tarla Kuşuydu Juliet”i İstanbul Şehir Tiyatroları’nın unutulmaz oyunlarından biridir. Yine Engin Alkan’ın rejisiyle Ezop Sahne’de hayata geçiriliyor olması şahane haber. Kavuşup evlenmiş Romeo-Juliet’i Deniz Çakır ve Engin Alkan oynuyor.
Uniq Hall’da Andrew Bovell imzalı “Anlaşılmaz Konuşmalar”da Neslihan Yeldan, Arda Aydın, Fatih Sönmez, Nilay Erdönmez’i izleyeceğiz. Yücel Erten “Keşanlı Ali Destanı” yapıyor; Birce Akalay, İlker Ayrık, Köksal Engür, Meral Çetinkaya’lı. Nevra Serezli yıllar sonra Tiyatrokare’de “Ağaçlar Ayakta Ölür” ile sahnede.
Özetle, beklenti çıtamızı yükselten tiyatro sezonu tüm hızıyla sürmekte. Takvimlerde yer açmaya başlayın.