Bazı eserler vardır; kitap olur, albüm olur, film ya da dizi olur, size çok heyecan verir ve tam da bu yüzden bir türlü başlayamazsınız. Hakkını verebileceğiniz anı beklersiniz, çabuk tükenmesin, biraz daha sizinle kalsın istersiniz.
Memleketin en eğlenceli müzik yazılarını ve kitaplarını yazan Murat Meriç’in “Hayat Dudaklarda Mey” kitabı öyle oldu benim için. Yirmi yıla yakın ahbaplığımız var, her zaman dinlediği, çaldığı şarkıların hikâyelerini araştıran, anlatan, paylaşan biriydi, şimdi bu yılların birikiminden bir kitap daha çıkmış. Hem de iki ciltlik.
Bu kitapta “İnce sazdan fasıla nasıl geldik?” sorusunun peşine düşmüş, gide gide olayı “muhabbet sırasında dinlenecek şarkılar” listesine dönüştürmüş ve her birinin hikâyelerini anlattığı bu şarkıları beş ana türe ayırarak önümüze koymuş: Alaturka, pop, arabesk, halk müziği ve rock. Toplam 213 şarkılık bir Murat Meriç seçkisi. Herkese genelde bir şarkılık hak tanınırken Müzeyyen Senar, Sezen Aksu, Müslüm Gürses, Neşet Ertaş ve Erkin Koray’a iltimas geçerek beşer şarkıyla anmış isimlerini. Zeki Müren’in ise kategoriler dışı, 10 şarkılık bir yeri var kitapta.
Overteam Yayınları’ndan (Yayın yönetmeni dostumuz Metin Solmaz’a selamlar olsun) çıkan kitapta müthiş bir emek, titizlik ve özen var. Farklı çizerlerin elinden çıkan illüstrasyonlarla iyice şenleniyor sayfalar. Bir şahane yanı daha var ayrıca, kitabın dinleme listesi Spotify’da mevcut. Dilerseniz açıp muhabbet-lerinize eşlikçi kılabilirsiniz. Ama daha da güzeli, her şarkının sayfasına geldiğinizde ilk satırdaki ‘karekodu’ okutarak o şarkıyı dinleyebilirsiniz. Daha dört başı mamur bir okuma deneyimi olabilir mi? Tam yılbaşı hediyesi almalık, toplanıp toplanıp dinlemelik, şarkılardan fal tutmalık bir kitap.
“Hayat Dudaklarda Mey”, bir aya yakındır raflarda ama ondan bugün söz ediyor oluşumun bir sebebi daha var; kitap bu hafta Çiçek Pasajı’nda çok eğlenceli bir geceyle yolculuğunu taçlandırdı. Kitapta yer alan şarkıların bazılarını Ceylan Ertem’den, Ozbi’den, Gaye Su Akyol’dan ve Can Bonomo’dan dinledik. Cenk Erdoğan’ın şahane orkestrası eşliğinde Gaye Su Akyol’un “Haydar Haydar”ıyla Müzeyyen Senar’ı anmak, Can Bonomo’nun “Arapsaçı”nı ilk kez söyleyişine tanık olmak, Ozbi’nin “Sensiz Olmaz”ına şapka çıkarmak, “Kalbim Ege’de Kaldı” diyen Ceylan Ertem ile karşı sahile selam göndermek gibi fırsatlarımız oldu.
Yetmedi, Zeki Müren’in 88. doğum gününü On’lar A Capella topluluğunun seslendirdiği “Alkışlarla Yaşıyorum” ile kutladık. Her şeyden önemlisi, kederiyle, neşesiyle bu kadar çok renkli, çok sesli bir kültürün çocukları olduğumuz için şükrettik. Bu şarkılar hepimizin hayatına bir yaşta, bir yerinden sızmış, bir hikâyesine izini bırakmış, bir duygusuna tercüman olmuştu illa ki. Ve biz tam da o ortak noktadan değmekteydik, tutunmaktaydık birbirimize bir şekilde.