Hayatımızda karşı çıktığımız, bizi isyanlara sürükleyen kötülükler, haksızlıklar karşısında takınabileceğimiz birkaç çeşit tutum var. Birincisi en yaygın ve kolaylarından olan “söylenmek”. Evde kendi kendinize, karşılıklı oturup kahve içtiğiniz arkadaşınıza, işyerinde beraber çalıştığınız insanlara ne kadar öfkeli olduğunuzu anlatabilir, içinizi döküp rahatlayabilirsiniz. Onların günü kararırken belki size geçici bir ferahlık gelebilir.
Twitter’a, instagram’a girebilir, orada sağa sola sövebilir, başka insanların duyarlılık barometreliğine soyunabilir, dünya fenalıklarla doluyken nasıl olup da çiçek böcekle alakadar oluyorlar diye onları azarlayabilir, “Günaydın” diyeni “sana aydın herhalde, bize kapkaranlık” diye susturabilirsiniz. Son kertede gene elinize geçecek sonuç, insanların paylaşım özgürlüğüne müdahale etmek ve günlerini karartmak olacaktır.
Bir de başka bir yolu seçenler var; elini taşın altına koymak diyebiliriz başlık olarak. Memnun olmadığı şeyleri değiştirmek için bir adım atmak yani. Mesela kadınla erkeği eşitsiz düzlemlere koyan düzene karşı “SES” çıkarmak.
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği 2019 sonbaharında kuruldu. Amaçları “toplumsal cinsiyet eşitliğini savunmak, BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmak üzere projeler üretmek ve bu sayede Türkiye’de ve dünyada eşitliğin, barışın hâkim olduğu bir dünya düzeni için dayanışmayı desteklemek” diye sıralanmakta.
Geçtiğimiz hafta kadın gazetecilere bir çağrıda bulunarak kendilerinden, hedeflerinden, projelerinden söz ettiler. Kurucu Başkan Gülseren Onanç, isimlerinde taşıdıkları ‘eşitlik’ ve ‘dayanışma’nın karşılığını şöyle özetledi: “Yıllardır devam eden serüvenimde demokrasinin ve gelişmişliğin özündeki en önemli değerin EŞİTLİK olduğuna inandım. Sorunlarımızın özüne baktığımızda görüyoruz ki insan türünün kendini diğer türlerin üstünde gördüğü bir dünya sürdürülebilir değil. Kadın ve erkek, beyaz ve zenci, Kürt ve Türk, Alevi ile Sünni eşit değilse o toplumda sürdürülebilir bir kalkınmadan söz edilemez. Öte yandan kutuplaşma toplumsal barışı yaralayan ve gelişmeyi engelleyen bir olgu. Kutuplaşmayı dayanışmayla yenebilir; eşitliğe dayanışmayla ulaşabiliriz. Bu nedenle savunduğumuz diğer olgu, DAYANIŞMA.”
Hâlihazırda toplumsal cinsiyet eşitliği, kadının hak ve adalet arayışı, kadın liderliği, siyaset, iş dünyası ve sanatta kadın temsiline ilişkin haberleri bir araya getiren ve özgün içerikler üreten bir dijital platformları var. (http://esitlikadaletkadin.org/) Hakikaten söyleyip durduğumuz “medyada dilin önemi” meselesini örneklerle anlamak için bire bir bir platform. Kadın haberleri deyince akla sadece cinayet taciz ve tecavüzün gelmemesi için de tabii.
SES Derneği, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için özel bir etkinlik hazırlığında. Kadın liderlerin deneyim ve bilgilerini daha az tecrübeli hemcinsleriyle paylaşacakları bir “Kadın Mentörlük Yürüyüşü”. Bu esasen dünyada kadın liderliğini desteklemek üzere kurulan Vital Voices Derneği’nin global projesinin Türkiye’deki ayağı olacak.
Liderlik deyince yaşamda bir mücadele sonucunda erişilen bir “varoluş”tan söz ediyoruz. Hani mesleğinizde, hayatınızda bir yere gelmişsinizdir, belki defalarca yeni zar atmış, belki hiç akla gelmedik kösteklerle karşılaşmışsınızdır. Sizin aştığınız yollardan geçecek daha genç arkadaşlarınıza (Menti deniyor onlara da) söyleyecekleriniz vardır. Onların da size soracakları. İşte bu yürüyüş, 8 Mart günü mentörlerle mentileri buluşturarak dayanışmanın ilk adımını atmış olacak.
Katılmak için yapmanız gereken https://sesdernegi.org/kadin-mentorluk-yuruyusu/ adresine girip başvuruda bulunmak. Kendi kendine söylenip bir kurtarıcı beklemekten daha kolay, daha etkili.