Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hiç unutmuyorum, yıllar önce, İstiklal Caddesi’nde gecenin geç vaktiydi, itişip kakışan bir çifte rastlamıştık. Aslında doğru ifade duvara dayadığı genç bir kadını itip kakan bir adam görmüştük olmalı. Yanımdaki arkadaşımla kadının kafası duvara çarpıyor diye paniğe kapıldığımızı, gençliğin de verdiği gözü karalıkla hemen araya dalıp “Dur ne yapıyorsun?” dediğimizi hatırlıyorum. Ve üstüne yaşadığımız hayal kırıklığını.

Çünkü o itilip kakılan, duvara vurulan kadın “Sana ne lan”dan başladı, muhtelif cinsiyetçi küfürlerden geçerek erkek arkadaşıyla olan meselesinin bizi ilgilendirmeyeceğini ifade etti.

O gecenin bende kalan sonucu, emin değilsem ya da birisi benden açıkça yardım istemiyorsa araya girmeme eğilimi oldu. Gurur duyarak söylemiyorum bunu ama artık o kadar kolay ‘karışamıyorum’ gördüğüm şiddet manzaralarına.

Konya’da parkta bir kadını sevgilisinin dayağından kurtarmaya çalışırken yanlışlıkla katil olan yirmi yaşındaki Kadir Şeker’in başına gelenleri izlerken o olayı bir kez daha hatırladım tabii. Üniversiteye hazırlanan, tıp okumak isteyen gencecik bir delikanlı. Birçok insan benim gibi korkup ya da pek sevilen atasözlerimizden “Karı koca arasına girilmez”in verdiği bilgiye dayanarak kafasını çevirip geçerken bu genç adam gidip hesap sormuş Özgür Duran adlı kişiden. Kurtarmaya çalışmış kadını elinden. Karşılığında saldırıya uğramış ve Özgür Duran boğazını sıkarken kendisini korumak için çıkarttığı bıçakla adamın ölümüne sebep olmuş. Şu anda cezaevinde, içeri girer girmez ilk istediği şey olan kitaplarıyla üniversite sınavına hazırlanıyor. Bir kadına uygulanan şiddete razı olmamanın bedeli.

İşin acıklı tarafı, ilk anda “Özgür beni önce evde, sonra parkta dövdü, yanımıza gelen genç beni kurtarmaya çalıştı” diyen Ayşe D. adlı kadın şimdi “Aslında Özgür beni dövmüyordu, kameriyeyi yumrukluyordu, o çocuk öyle zannetmiş” diye ifade veriyor, bir de “Güzel bir birlikteliğimiz vardı. Özgür’le severek birlikte oldum, onun için üç çocuğumu bıraktım” diye bir aşk ve tutku hikâyesi anlatıyor.

Hatta “Üniversiteye hazırlanan çocuğun üzerinde bıçağın ne işi var?” diye de Kadir’den hesap soruyor.Bu arada ölen kişinin kasten adam yaralama, hırsızlık, yağma ve uyuşturucu ticareti gibi suçlardan 19 adet sabıkası olduğunu da ekleyelim ki “Kadir’in üzerinde bıçağın ne işi varmış?” sorusu daha da anlam kazansın. “Herhalde kendisini gırtlağını sıkacak sabıkalılardan korumak için taşıyordu” diyesi geliyor insanın ama anlaşılan aslında meyve soymak için kullanıyormuş.

Herhalde Ayşe D’nin ifadelerini görünce pişman olmuştur araya girdiğine gireceğine.Şimdi bıçağın saplanış şeklini belirleyecek otopsi raporu bekleniyor. Sosyal medyada “Kadir Şeker için adalet” kampanyaları sürüyor. Umarım canını kurtarmak uğruna hayatını ateşe atığı kadının ifadelerine rağmen adalet yerini bulur.

Bir sefer de o atasözleri haklı çıkmaz. “İyilikten maraz doğmaz”. Sokak ortasında dövülen, çığlıklarına kimse gelmediği için öldürülen kadınlar gördüğümüzde “İnsanlık öldü mü?” diyebilmemiz için, o çığlıklara koşanların pişman olmaması gerekiyor çünkü.